T24 - Cumhuriyet, gazetesindeki ayrışmada İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu cephesine karşı, Hasan Cemal'i destekleyen Emine Uşaklıgil, yıllar sonra tutumundan dolayı pişman olduğunu yazdı. Cumhuriyetin sahibi Nadi ve Uşaklıgil ailelerinin mensubu olan Emine Uşaklıgil 'muhasebe müdürü' olarak yöneticiliİk yaptığı Cumhuriyet hikayesini kendi açısından kaleme aldı. Uşaklıgil 'kuşak kavgası' olarak da yorumladığı gazetedeki bölünmeyi Sabah gazetesinden Olkan Özyurt'a anlattı..Cumhuriyet'te 20 yıl önce yaşanan kavgayı, Benim Cumhuriyet'im kitabında anlatan gazetenin eski yöneticisi Emine Uşaklıgil, "Yayın yönetmeni Hasan Cemal beni denetim altına almaya çalışacağına, yönetime odaklansaydı daha hayırlı olurdu" diyor Emine Uşaklıgil... Bir dedesi Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi, diğer dedesi edebiyatımızın çınarlarından Halid Ziya Uşaklıgil... Müessese müdürü olduğu dönemde, 1991'de Cumhuriyet gazetesinde yaşanan iktidar kavgasının tanığı... Daha önce gazetenin eski genel yayın yönetmeni Hasan Cemal, Cumhuriyet'teki iç savaşı, Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim!'te anlatmıştı. 1992'de gazeteyle yollarını ayıran Uşaklıgil ise sessiz kaldı. Ama büyük kavgadan 20 yıl sonra, 7 Mart'ta, Everest Yayınları'nda çıkacak olan Benim Cumhuriyet'im kitabıyla suskunluğunu bozuyor. 1991'de gazetenin sahibi Nadir Nadi'nin ölmesiyle ortaya çıkan gerginlik safların ayrılmasına yol açmıştı. Genel Yayın Yönetmeni Hasan Cemal, Yazı İşleri Müdürü Okay Gönensin ve Müessese Müdürü Emine Uşaklıgil bir tarafta, gazetenin ağır topu İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Ali Sirmen bir taraftaydı. Uşaklıgil'e göre, gazetede kılıçların çekilmesine neden olan yazıyı kaleme alan Osman Ulagay'ın siyaset yazılarına devam etmesi gerektiğini savunarak Selçuk'un karşısında yer alan ve konuyu yönetim kuruluna taşıyan Cemal'i desteklemesi, en büyük hatalarından biriydi. Yönetim kurulundaki oylamada ipler kopunca İlhan Selçuk ve ekibi gazeteden ayrılmış, ancak bir süre sonra yeniden işbaşına gelmişti. Uşaklıgıl bu kavga va ayrışmayı şöyle yorumluyor: "Cumhuriyet gazetesinde 1991 ve 1992'de yaşananları olayları bir yönetim sorunu olarak görmek söz konusu olamaz. Olayların siyasi içeriği ile iç içe geçmiş olarak hem bir kuşak kavgası, hem bir iktidar kavgası, hem de bir aile kavgası söz konusuydu. Dolayısıyla bir yönetim sorunu bambaşka boyutta bir depreme yol açtı. (...)Türkiye'de demokrasinin yolunun darbelerle döşeli olmasını gerekli, hatta zorunlu gören ekip Cumhuriyet gazetesine el koymuştu."