Cumhuriyet'ten Erdoğan'a dünya basınından IŞİD yayınları ile tekzip

Cumhuriyet'ten Erdoğan'a dünya basınından IŞİD yayınları ile tekzip

Cumhuriyet gazetesi, dünkü (8 Nisan 2015) muhtarlar buluşmasında Adliye baskınında yaşamını yitiren savcı Mehmet Selim Kiraz'ın başına silah dayanmış fotoğraflarını yayımlayan basın kuruluşlarını hedef alarak "Teröre ortak oldular. Batı ülkelerinde böyle bir duruma asla şahit olamazsınız. Kapılarına anında hukuk eliyle kilit vurulur" açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a cevap verdi. IŞİD'in ABD'li gazeteci James Foley'in kafa kesme videosuna ilişkin boğazına bıçak dayalı fotoğraflarını yayımlayan Times ve Daily News gibi gazeteleri örnek gösteren Cumhuriyet, "Bu sayfalar, Cumhurbaşkanı’nı tekzip ediyor" dedi.

Erdoğan'ın açıklamalarına tepki gösteren Cumhuriyet yazarı *Ceyda Karan da, şunları söyledi:

"20 yılı aşkın süredir dünya medyasını izleyen bir dış haberci olarak söyleyebileceğim, dünyaya mal olmuş medya kuruluşları ve çalışanlarının bu sözlere sadece gülebilecekleri. Zira tam aksi söz konusu..."

Cumhuriyet'te yer alan haber şöyle:

Adliye’deki savcı fotoğrafının IŞİD versiyonunu, daha geçenlerde İngiliz gazeteleri, diğer Batı medyasıyla birlikte, birinci sayfadan verdi.

Oralarda hukuk, hükümetin emrinde olmadığı için de “anında kapılarına kilit” vuran olmadı.

“Teröriste terörist diyemeyen, teröristin ortağıdır” diyor Cumhurbaşkanı… Çifte standarttan yakınıyor.

Bunu söylerken, yukarıdaki fotoğrafta bıçağı masumların boynuna dayayanlara “terörist” diyemediği için aldığı eleştirileri unutuyor.

Türkiye’nin yüzü kapalı canilere silah, mühimmat, militan desteği verdiği için Batı’dan dışlandığını unutturuyor.

Soykırım suçundan bütün dünyada aranan Ömer El Beşir gibi liderlerle işbirliği yaptığını unuttuğumuzu sanıyor.

“Demokrasinin beşiği kabul edilen Batı ülkelerinde böyle bir duruma asla şahit olamazsınız.”

Çünkü oralarda teröriste silah yollamak, resmini basmaktan daha büyük suçtur.

Adliye baskınına gelince… Silahların o binaya girişine engel olamadıysanız, o beceriksiz kurtarma operasyonunda savcının öldürülmesine mani olamadıysanız, otopsi raporunu günler sonra bile açıklayamadıysanız ve bu vahim hataları örtbas etmek için basına yüklenmeye, sosyal medyayı sansürlemeye kalkıştıysanız, özgür basın elbette buna kanmayacak, cesaretle sorulması gerekeni sormaya devam edecektir.

Zaten Batı ülkelerinde böyle bir karartmaya asla şahit olamazsınız. Hükümetler bunu yapmaya kalktığında da hukuk, anında kapısına dayanır.

*Ceyda Karan'ın Cumhuriyet'te "Gazetecilikte dünya standartları..." başlığıyla yayımlanan (9 Nisan 2015) yazısı şöyle:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘dünya standartlarından’ ne denli bihaber olduğu dün yaptığı konuşmayla bir kez daha tescillendi. Erdoğan, tıpkı dünyanın saygın medya kuruluşları gibi ‘terör’ ve ‘terörizm’ kavramlarını kullanmaktan ‘kaçınma’ ilkesini benimsemiş gazetemizi hedef seçerken, “Batı ülkelerinde böyle bir duruma asla şahit olamazsınız” iddiasında bulundu. 20 yılı aşkın süredir dünya medyasını izleyen bir dış haberci olarak söyleyebileceğim, dünyaya mal olmuş medya kuruluşları ve çalışanlarının bu sözlere sadece gülebilecekleri. Zira tam aksi söz konusu...

Terörizmin onlarca tanımı var ama en geneli “dini, siyasi yahut ideolojik hedeflere ulaşmak için korku yaratmayı amaçlayan ve kasti olarak savaşçı olmayanları hedef alan yahut onların güvenliklerini dikkate almayan şiddet eylemleri”. Bu tanım uluslararası planda kabul görse de bağlayıcılığı yok. BM, ABD ve AB’nin ve pek çok devletin kendi ‘teröristleri’ ve ‘terör grupları’ var.

Mandela, IRA, FKÖ...

Konjonktürel olduklarından durum değişir durur. Güney Afrika’nın efsane lideri Nelson Mandela’ya ırkçı Apartheid rejimi yıkılıncaya dek ‘terörist’ diyenler çıkmıştır. Britanya’nın ‘terörist’ dediği IRA, ABD’nin listesine hiç girmemiştir. AB’nin listesinde bugün IRA’da FKÖ de yer almaz.

Lakin saygın medya kuruluşları, resmi yapıların emrinde olmadığı gibi onların bagajlarını taşımamaya özen gösterir. Bu tanımları sadece birilerine ‘atfen’ vermek genel kuraldır. “Terör” ve “terörizm” kavramları, 11 Eylül’de bile tartışma konusu oldu. Saygın medya kuruluşlarının ezici bir kısmı, terimin barındırdığı konjonktürellik, yerellik ve duygusallıktan ötürü çalışanlarına tek bir şeyi salık verdi: “Başka birinin ‘terörist’ sözünü aktarmak dışında bu terimi kullanmaktan kaçınınız.”

BBC’nin el kitabı

BBC’nin çalışanları için ‘rehberinin’ ‘Savaş, Terör ve Olağanüstü Hal’ başlıklı bölümünde ‘Dilin Kullanımı’ yer alır. Şöyle denilir: “Terörizm önemli siyasi arka anlamları olan çok zorlu ve duygusal bir meseledir ve değer yargıları taşıyan bir dil kullanımına karşı özen göstermek gerekir. Başka birinin ‘terörist’ sözünü aktarmak dışında bu terimi kullanmaktan kaçınmaya çalışınız.” BBC ‘terörist’ kelimesinin bir durumu anlamaya yardımcı olmaktan ziyade engel teşkil edeceğine işaret edip ekler: “Dinleyicilerimize bu eylemin tüm sonuçlarını, nelerin yaşandığını tam manasıyla aktarmalıyız. Spesifik olarak faili yaptığıyla, yani ‘bombacı’, ‘sadırgan’, ‘silahlı adam’, ‘suikastçı’, ‘rehin alan’, ‘isyancı’ gibi kelimelerle tanımlamalıyız. Başka insanların dilini kendi dilimiz olarak yansıtmamalıyız. Sorumluluğumuz izleyicilerimizin kimin ne yaptığına dair kendi hükümlerine varabilmesini sağlayacak şekilde objektif kalmaktır.” BBC 7 Temmuz 2005 Londra saldırılarında bile ‘bagajı daha az yüklü’ kelimeleri salık verirken “Faillerini ‘terörist’ diye nitelendirmeksizin terör eylemlerini tümüyle dehşetengiz ve insani sonuçlarıyla aktarmanın yolları vardır” demiştir.

IPI’den bir örnek

Bu duruş genel çerçeveyi sergiler. Uluslararası Gazetecilik Örgütü (IPI) örneğin İsrail-Filistin ihtilafını izleyen gazeteciler için ‘dikkatli kullanın’ ikazıyla ‘genel tanımlamadan’ kaçınarak spesifik ifadeleri salık verir: ‘İntihar saldırganı’, ‘bombacı’ gibi.. New York Times, Associated Press, CBS gibi kuruluşlar aynı şekilde. Evet El Kaide İkiz Kuleler’i vurduğunda AP ‘terörist’ kelimesini tercih etmiştir. Lakin aynı saldırıda 6 çalışanını yitirmiş Reuters bir iç duyuru ile “Başka birinden atıfla değilse ‘terörizm’ ve ‘özgürlük savaşçısı’ gibi kelimeleri kullanmıyoruz” demiştir. En son Al Jazeera International geçen ocakta çalışanlara ‘terörist’, ‘militan’, ‘İslamcı’ ve ‘cihat’ kelimelerini yasakladı.

Çağlayan saldırısına gelince... Olayı dünyadaki abonelerine duyuran haber ajanslarından Reuters, ‘aşırı solcu grup’, ‘sadırganlar’, ‘rehin alma’; AP ‘yasadışı solcu grup’, ‘saldrı’ ve ‘rehin alma’; AFP ‘radikal solcu militanlar’, ‘rehin alma’ kelimelerini kullandı. Dünya standartları dediğiniz işte böyle...