ABD’ye giden Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’a liyakat nişanı takan ismin, 2003’teki çuval olayının baş aktörü ABD’li orgeneral Raymond Odierno olduğu ortaya çıktı.
Vatan Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Çelik’e göre, askeri kaynaklar, bu “tatsız tesadüf”ün nişanın önemine gölge düşürmemesi gerektiği görüşünde…
Murat Çelik'in Vatan gazetesinin bugünkü (30 Ocak 2015) nüshasında yayımlanan, "‘Nişanı takan isim tatsız bir tesadüf" başlıklı yazı şöyle:
‘Çuvalcı’ general tartışmasına askeri kaynakların bakışı:
ABD ziyaretleri sırasında Kara Kuvvetleri Komutanı Akar’a, 2003’teki ‘çuval’ skandalının baş aktörü olan Amerikalı generalin liyakat nişanı takması tartışma yarattı. Askeri kaynaklar ‘bu tatsız tesadüf’ün nişanın önemine gölge düşürmemesi gerektiği görüşünde...
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) resmi temaslarda bulunuyor. Akar’ın bugün yurda dönmesi bekleniyor. Ziyarete damgasını vuran, müstakbel genelkurmay başkanı Orgeneral Akar‘a ABD Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından ‘liyakat nişanı’ verilmesi oldu. ABD makamları, Orgeneral Hulusi Akar’a; “Suriye konusundaki tutumu ve Türkiye ile ABD askeri güçlerinin iş birliğine sağladığı katkıdan dolayı” verildiğini açıkladılar. Liyakat nişanının gündemde ilk sıraya çıkmasının sebebi; ne sunulmuş olması, ne gerekçesi, ne de Orgeneral Akar’ın Türkiye’nin 7 ay sonraki genelkurmay başkanı olmasıydı. Tartışma yaratan, o nişanı takdim eden komutanın ismiydi. Türk mevkidaşına liyakat nişanını tevcih eden ABD Kara Kuvvetleri Komutanı, Orgeneral Raymond Odierno’ydu. Yani Türkiye’nin ‘Çuvalcı general’ olarak tanıdığı Amerikalı komutan.
O komutan şimdi ABD Kara Kuvvetleri’nin başında. Olayın üzerinden 10 seneden fazla zaman geçti... Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde, 4 Temmuz 2003 tarihinde, Türk İrtibat Timi’nin uğradığı baskın sonucu göz altına alınması olayı hiç unutulmadı. O gün, Türk askerinin; başlarına çuval geçirilerek ve kelepçelenerek götürülmesi emrini veren ABD’li komutan Raymond Odierno’ydu. Odierno, o dönem Irak’taki ABD kuvvetlerinin başındaki General David Petraus’un emrinde, Irak’ın kuzeyindeki Amerikan Birlikleri’nin komutanı olarak görev yapıyordu. Petraus askeri kariyerinin ardından CIA Başkanlığı’na getirilmiş ve bu sıfatıyla Ankara’ya da resmi ziyarette bulunmuştu. O ziyaret sırasında, Petraus’a atfen basına yansıyan, “Türkiye’de, 4 Temmuz 2003 baskınında Türk askerinin başına çuval geçirilmesi emrini benim verdiğim yönünde bir düşünce var ancak bu yanlış. O emri veren General Odierno’ydu” cümlesi olmuştu. Orgeneral Odierno da, yaklaşık bir yıl önce, 7 Şubat 2014 tarihinde Ankara’ya gelmiş ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel tarafından da kabul edilmişti.
Orgeneral Akar’ın ABD programının bütün detaylarının, ziyaret öncesinde hükümet ile paylaşıldığının da altını çizen askeri kaynakların bu noktadaki değerlendirmeleri şöyle:
- Söz konusu olan planlı bir ziyaret ve Orgeneral Hulusi Akar’ın programı saat saat, ayrıntılarıyla belliydi. Liyakat nişanı tevcih töreni de ziyaret programında yer alıyordu. Yani bu, Kuvvet Komutanı’nın kararıyla olan ya da sürpriz bir durum değil. Siyasi iradenin de bilgisi ve onayı doğrultusunda yaşanan bir gelişme. Devlet ciddiyeti de zaten böyle olmasını gerektirir.
- Devlet geleneği gereği, komutanımızın programı ziyaret öncesinde hem Sayın Başbakan’ın hem de Sayın Dışişleri Bakanı’nın bilgisine sunulmuştur. Yani hükümetimizin, programdaki diğer detaylar gibi bu nişandan da haberi ve bilgisi vardır.
- Nişanı veren kişinin Türkiye açısından hassas ve rahatsız edici bir isim olması belki tatsız bir tesadüf olarak görülebilir ama sonuçta o isim bugün Akar Paşa’nın mevkidaşı.
- Kimilerinin dediği gibi protesto etmek, nişanı reddetmek gibi bir tavır düşünülebilir mi, böyle bir adım söz konusu olabilir mi? Sonuçta o komutan bugün o makamda oturuyor. Böyle bir tavır sergilense, bu sadece iki silahlı kuvvetler arasında değil, iki ülke ilişkilerine büyük zarar verecek sonuçlar doğurabilir.
- Tabii ki, bu madalyayı tevcih eden kişinin tesadüfen böyle bir geçmişi olması iyi bir tesadüf değil ancak sonuç olarak bu iki ülke ilişkileri açısından önemli ve olumlu bir gelişmedir.
- Unutulmamalıdır ki, devletler arası ilişkilerde duygulara yer yoktur.
Tartışma konusu olan ‘liyakat nişanı’ konusunda askeri kaynakların değerlendirmelerini şöyle özetlemek mümkün:
- IŞİD’e karşı yürütülen uluslararası mücadele ve bu bağlamda Türkiye - Suriye sınır hattının güvenliği ABD’nin özellikle hassasiyet gösterdiği bir konu.
- Türkiye ile ABD askeri yetkilileri arasındaki görüşmelerin ana gündem maddelerinden olan bu konuda TSK’nın altığı tedbirler son iki senedir, yani Orgeneral Akar’ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı döneminde, daha da çok sıkılaştı.
- Hulusi Akar, bu faaliyetleri düzenli olarak bizzat bölgeye giderek yerinde denetliyor. Çoğundan kamuoyunun bilgisi dahi olmuyor.
- Sınırda uygulanan güvenlik tedbirleri sayesinde yakalanan çok kişi oldu. Hudut hattında, iki taraflı olarak kaçak geçmeye çalışan çok sayıda IŞİD militanı da yakalandı.
- Bu yoğun çaba ve başarılı faaliyetten dolayı da ABD’nin büyük bir memnuniyeti olduğunu biliyoruz.
- Bunun yanı sıra, ABD ile Türkiye arasındaki ‘eğit - donat’ mekanizması çalışmalarında da çok verimli bir işbirliği var ve bu da iki ülke Özel Kuvvetler’i arasındaki ilişkileri çok iyi bir noktaya taşıdı.
- Elbette, hem sınır bölgesinde verilen katkının hem de ‘eğit-donat’ faaliyetinde sağlanan başarının en üst tabakasında, TSK adına Genelkurmay Başkanı var.
- Ancak tabii, sınırlardan sorumlu ve Özel Kuvvetler’in bağlı olduğu komutanlık Kara Kuvvetleri olduğu için böyle bir nişanın komutanımıza verildiği görülüyor.
- Ayrıca Hulusi Akar, şahsi olarak da ABD ve NATO nezdinde tanınırlığı üst seviyede olan bir komutan. Yurt dışında uzun süreli görevler yaptı. Albaylığı döneminde Bosna Hersek’teki tugay komutanlığında gösterdiği performans biliniyor. NATO ve ABD’de birçok meslektaşı ile yakın ilişkileri olan, yüksek kalitesi bilinen bir isim.
4 Temmuz 2003 günü Irak’ın Süleymaniye kentinde 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun başına, Irak’taki Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı’na bağlı askerlerce ve yanlarında peşmergelerin de bulunduğu bir ortamda, sürpriz bir baskın sonucu çuval geçirildi. Askerlerimiz 60 saat süresince alıkonulduktan sonra serbest bırakıldı.