Dağlık Karabağ'da Rusya faktörü

Dağlık Karabağ'da Rusya faktörü

Azerbaycan askerleri ile Dağlık Karabağ'daki Ermeni güçler arasında çıkan çatışmada beş Azeri askeri hayatını kaybetti. Azerbaycan Savunma Bakanlığı'ndan perşembe günü yapılan açıklamada Hocavend ve Fizuli bölgelerinde cumartesi sabah saatlerinde çıkan çatışmada hayatını kaybeden beş Azeri askerin cesetlerinin pazartesi günü teslim alındığı bildirildi. Ermenistan destekli Karabağlı ayrılıkçılar ise çarşamba günü yaptıkları açıklamada bir askerlerinin çatışmada öldüğünü duyurdu.

Dağlık Karabağ'da 1994'te ilan edilen ve irili ufaklı çatışmalarla sürekli ihlal edilen ateşkes ortamında yeniden çatışma haberi gelmesi, bölgeyi yakından tanıyan uzmanları şaşırtmadı. 2016 Nisan ayında küçük çaplı bir savaşa dönüşen ve iki tarafın da onlarca kayıp verdiği şiddetli çatışmaların ardından bölgeye görece sessizlik hakim olmuştu. Uzmanlar, çatışmaların mevcut konjonktürde daha da şiddetlenebileceği öngörüsünde bulunarak, Rusya'nın bölgedeki rolüne ve korumak istediği güç dengelerine dikkat çekiyor.

Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi (UNEC) İktisat ve İşletme Bölümü öğretim görevlisi ve Azerbaycan merkezli Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin (QAFSAM) Başkanı Araz Aslanlı, son çatışmayı, 'Nisan 2016'da Azerbaycan lehine değişen dengelerin Rusya isteğiyle bozulması girişimi' olarak değerlendiriyor.

"Ermenistan ve Rusya rahatsız"

2016 Nisanındaki Azeri kazanımlarının Dağlık Karabağ sorununda önemli bir dönüm noktası olduğuna dikkat çeken Aslanlı, "Azerbaycan işgal altındaki topraklarının bir kısmını kurtardı. Ermenistan ve Azerbaycan'ın barış görüşmelerindeki konumları da değişti. 2016 Nisanına kadar Ermenistan savaşın ilk aşamasını kazanmış bir devlet olarak daha çok şartları dikte etmeye çalışan taraftı. Azerbaycan bunu 2016 Nisanında biraz değiştirdi ve bu değişiklikten Ermenistan da rahatsız oldu, bence Rusya da rahatsız oldu" diye konuştu.

Rusya'nın süregelen arabuluculuk girişimlerinde 2016 Nisanında oluşan psikolojik havanın sürmesini istemediğini ve Ermenilerin kayıplarının mümkün olduğunca telafi edilmesine yönelik öneriler getirdiğini kaydeden Aslanlı, son saldırıların üçlü görüşme sürecinin ortasına denk geldiğine dikkat çekti. Ermenistan Dışişleri Bakanı'nın Rusya ziyaretinin ardından Azerbaycan Dışişleri Bakanı da Moskova'da temaslarda bulunacak. İkili görüşmelerden sonra üçlü görüşme hedefleniyor.

"Rusya çözüm istemiyor"

Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi BİLGESAM'dan Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanı, dış politika ve güvenlik araştırmacısı Elnur İsmayıl da, özellikle 2008 Ağustosundan bu yana Kafkasya'daki çatışmalarda çözüm çabalarının Rus tekeline girdiğini, ancak Rusya'nın çözüm istemediğini söylüyor. İsmayıl, "Rusya'nın çıkarları belli. Bugün Dağlık Karabağ sorununun çözümlenmesi Rusya'ya fayda sağlamayacak. Gerçekçi olarak değerlendirmek gerekirse Rusya'nın jeostratejik çıkarları var. Azerbaycan'ı bir şekilde kendisine bağımlı tutması lazım. Nasıl tutabilir? Dağlık Karabağ üzerinden baskı yapıyor. Aynı şeyi Gürcistan, Abhazya ve Güney Osetya'da yaptığı gibi. Ermenistan'a bu kadar silah yardımı yapılmasının nedeni, aynı zamanda Azerbaycan'a da bir şekilde baskı yaparak silahlandırmaya mecbur etme düşüncesi" şeklinde konuşuyor.

"Ermeniler kullanıldı"

BİLGESAM'dan Elnur İsmayıl da, Dağlık Karabağ sorununun doğal değil, yapay olarak ortaya çıktığına işaret ederek, "Sovyetler Birliği'nin yıkıldığı dönemde Ruslar ayrılıkçı rejimlere destek vererek Azerbaycan gibi ülkelere baskı yapmak, kendi kontrolünde tutmak, Batı'ya entegrasyonunu engellemek, Rusya'ya daha fazla bağımlı yapmak politikası izledi. Ermeniler maalesef bu durumda kullanılmış oldu" diye konuştu.

Araz Aslanlı da Rusya'nın Dağlık Karabağ ile ilgili stratejisini 'çözümsüzlük' olarak nitelendiriyor ve ekliyor: "Rusya'nın bu aşamada da sorunu çözmekten ziyade mümkün olduğunca kontrolü altında tutmaya çalıştığını düşünüyorum" diyor.

"İskender füzeleri Azerbaycan'a gözdağı"

Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununa başka türlü çözüm bulunamaması durumunda askeri müdahalede bulunabileceği ve savaşı göze alabileceği mesajı veriyor. Uzmanlar, "Bu durumda Rusya'nın tepkisi ne olur?" sorusunu Gürcistan ve Ukrayna örneklerinden yola çıkarak "Rusya'nın kayıtsız kalmayacağı' şeklinde yanıtlıyor.

Elnur İsmayıl, 2016 Nisan ayındaki Azeri zaferinin ardından Rusya'nın Ermenistan'da İskender füzeleri konuşlandırmasını bu bağlamda "Azerbaycan'a gözdağı" olarak nitelendiriyor. Araz Aslanlı da Azerbaycan'ın askeri müdahalede bulunma olasılığının teorik olarak var olduğunu, ancak uygulamada bölgedeki stratejik dengelerin göz ardı edilemeyeceğini vurguluyor. Aslanlı, "Şunu biliyoruz ki, Rusya'ya rağmen uzun vadeli olarak tek askeri seçeneğin kullanılması zor. Ama askeri-diplomatik yöntemin bir parçası olarak kullanılabilir, bu olabilir. Ancak uzun süreli bir savaşa Rusya'nın şu anki koşular altında tamamen kayıtsız kalması mümkün değildir, bir şekilde müdahale etmeye çalışacaktır. Bunun mesajlarını da Rus yetkililer zaman zaman vermişlerdir" diye konuşuyor.

Rusya'nın sınırı

Ancak uzmanlara göre bölgedeki gücüne rağmen Rusya'nın da sınırları var. Rusya'nın çıkarlarının olduğu Ortadoğu, Baltık ülkeleri ve Ukrayna gibi bölgelerde çatışmalar ve silahlanmanın arttığına işaret eden İsmayıl, "Eş zamanlı olarak Dağlık Karabağ'da, Kafkaslar'da tekrar bir çatışmanın çıkması Rusya'yı zayıflatır, Rusya'nın çıkarına olmaz. Savaş patlak verir ve kontrolünden çıkarsa, bu durum Rusya için imaj kaybına neden olur" uyarısında bulunuyor.

Çatışmaların yeniden şiddetlenebileceği öngörüsünde bulunan Aslanlı da tek engelin, çatışmaların Rusya'nın çıkarlarına zarar verecek boyuta ulaşması olacağını belirtti. Aslanlı, "Küçük çaplı çatışmalar geçen Nisan ayında olduğu gibi birkaç günle sınırlı kalmaz daha uzun sürerse, bölgede istikrarsızlık Rusya'nın kendi güney bölgelerini, Kuzey Kafkasya'yı da istikrarsızlaştıracak bir sürece dönüşürse Rusya bu riski göze almak istemez. Bu da Rusya ve Ermenistan'ın daha uzun süreli saldırı ihtimalini zayıflatıyor" dedi.

Bölge yeni çatışmalara gebe

Elnur İsmayıl, Batı ülkelerinin son yıllarda Dağlık Karabağ konusunda geri planda kaldığına dikkat çekerek, "Minsk grubu ülkeleri kendi sorunlarıyla meşgul. ABD'de Trump yönetiminin şu aşamada Dağlık Karabağ sorununu çok da ciddiye aldığını tahmin etmiyorum. Durum zaten karışık. Nisan'a doğru ve ondan sonraki dönemde Dağlık Karabağ'da tekrar çatışmalar yaşanacağını tahmin ediyorum" diyor.

Peki son dönemde Türkiye ile Rusya arasında gözlenen siyasi yakınlaşmanın Dağlık Karabağ sorununa olumlu bir etkisi olabilir mi? Bölge uzmanı Elnur İsmayıl, bu yakınlaşmanın sorunun çözümüne değil, daha çok statükonun korunmasına yardımcı olabileceği görüşünde. Araz Aslanlı da bölgedeki anlaşmazlıkta 1800'lü yıllardan bu yana Türkiye ve Rusya arasındaki rekabetin önemli rol oynadığına dikkat çekerek, "Türk-Rus yakınlaşmasının Karabağ sorununa mutlak etkisi olacaktır" diyor. Aslanlı, "Şu an savaşın tarafları Azerbaycan ve Ermenistan olmasına rağmen arkalarındaki siyasi güçler olarak Türkiye ve Rusya tam olarak uzlaşırsa, ki bu kısa vadede olası görünmüyor, önemli konularda tam anlamıyla bir uzlaşma sağlarlarsa bu Karabağ sorununun kaderi açısından en önemli gelişme olur" şeklinde konuştu.

© Deutsche Welle Türkçe

Beklan Kulaksızoğlu