Danimarka Aarhus Üniversitesi'ndeki bir araştırma ekibi, sıkılmış hissetmenin sadist davranışı tetikleyen bir faktör olabileceğini gösteren kanıtlar buldu. Makaleyi değerlendiren Klinik Psikolog Dr. Hüseyin Ebadi, “Sadist kişiler sıkılmışlık hissi ile zamanla her şeyden nefret eder duruma gelir. Kendisi yaşamından mutsuz olduğundan kimselerin mutlu olduğunu kabullenemez” dedi.
Son yıllarda ülkemizde sayısı artmakta olan tacizler, kadına şiddet ve cinayetlerin sebeplerinden olan psikososyal ve ekonomik faktörlerin sıkılmış hissetmede etkili olduğunu söyleyen Beykent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Klinik Psikolog Dr. Hüseyin Ebadi, 'Journal of Personality and Social Psychology: Interpersonal Relations and Group Processes' dergisinde yayınlanan makaleye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Dr. Ebadi, bir kişiye veya çevredeki nesnelere fiziksel veya psikolojik zarar vermeye odaklı davranışlar sonucunda haz alma durumuna ‘sadizm’ denildiğini söyledi:
“Sadizm, herhangi bir insanın acı çekmesinden hoşlanmak ve bundan keyif almak anlamına gelmektedir. Sadistik davranışların temellerinin erken çocukluk dönemi yaşantılarına dayandığı bilinmektedir. Sadizm bozukluğunun pek çok sebebi bulunmakla beraber ilki anne-baba ile ilgili yaşantılar ve travmalar en başta gelmektedir. Bu bağlamda, çocukluk döneminde yaşanan fiziksel ve duygusal istismar ve ihmal deneyimleri sadistik davranışların temelini oluşturabilmektedir. İhmalkâr ya da istismar edici ebeveyne sahip çocuklar yeme, içme vb. gibi temel fiziksel ihtiyaçların yanında sevilme, takdir edilme, önemsenme, saygı duyulma, fark edilme, onaylanma, anlaşılma ve kabul görme gibi duygusal ihtiyaçlardan da mahrum kalarak büyüyebilirler. Bu bağlamda, bu çocukların yaşadıkları ve ruh sağlığını örseleyici nitelikte olan bu çevresel koşullar çocuğun kendisini anlaşılmamış hissetmesine, sıkılmışlık ve gerginlik hissetmesine sebep olabilmektedir.”
Sadizmin, günümüzde bir tür akıl hastalığı olarak bilindiğini söyleyen Dr. Ebadi, “Sadistik kişi, psikolojik ve fizyolojik şiddet uygulayarak partnerine zevk vermekte böylece muhatabının korkmasını ve boyun eğmesini sağlamaktadır. Sadist kişi, yaptığı işten zevk alma durumunu da içermektedir. Her türlü dayatma veya saldırgan davranış güdüsel olarak sadistik eğilimlerin bir tür biçim değiştirmiş veya yüceltilmiş olarak daha kapsamlı bir şekilde ele alınmaktadır. Sadistik davranışlarda sıkılmış hissetmenin başkalarına yönelik düşmanca yaklaşımı tepkisel zarar göreceğini düşünerek partnerlerini himaye altına alması ve kimsenin onun kadar ihtiyaçlarını karşılayamayacağı temasını işletmektedir” ifadelerini kullandı.
Dr. Ebadi konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sadist kişi, sıkılmış duygularının altında memnuniyetsizlik, hoşnutsuzluk ve öfke hisleri ile çoğu zaman hak ettiğini almadığından dolayı karşısındaki kişi kim olursa olsun zarar vermeyi, haddini bildirmeyi ve benzer davranışlarda bulunmak inancını taşımaktadır. Devamlı bir beklenti içinde olup ilgi odağı olmaktan zevk almakta ancak küçük düştüğünü hissettiğinde ya da çevresi tarafından görülmediğini ya da ilgi odağı olmadığını düşündüğünde saldırgan davranışlarda bulunabilmektedir.”
Dr. Ebadi, sadistik kişinin hep kendini haklı bulduğunu ve ego fonksiyonlarında çatışmalarla dolu mutsuz hayat sürdürdüğünü söyledi:
“Böylece karşısındaki insanları aşağılarken kendine olan küçümseme duygularını azaltacak diğer taraftan üstünlük duygusu kazanacaktır. Bunun yanında, sıkılmışlık hissi yaşayan kişi bir eylemde bulunmaya itilmiş hissetmektedir. Bir davranışta bulunmaya yönelik tercihlerimizin bizlerin geçmişinden etkilediği oldukça bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda, sıkılmışlık hisseden ve potansiyel olarak zarar verici eylemlerde bulunabilecek bireyler bu duyguyu hissettiklerinde, özellikle geçmişlerinde zarar verici davranışlarda bulunma konusunda pekiştirilmişlerse ve bu durumdan bir şekilde keyif almaya başlamışlarsa, sadistik davranışlar gösterebilmektedir. Dolayısıyla, sadistik kişi birilerini mağlup ederek böylece sıkılmış duygularını telafi ederek ve savunma mekanizmaları kullanarak duyduğu sıkıntıdan kurtulma yolunu tercih edecektir.”
Can sıkıntısının sadist davranışta önemli bir rol oynadığını ve sıkılmayla ilişkili olumsuz duyguları hafifletme girişimlerine bağlı olduğunu söyleyen Dr. Ebadi, “Özellikle, istismar ve ihmal gibi erken çocukluk deneyimi yaşamış ve davranış problemlerine sahip kişiler bu durumlarda zarar verici davranışlara yönelebilmektedir” dedi.
Dr. Ebadi konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Son yıllarda ülkemizde sayısı artmakta olan tacizler, kadına şiddet ve cinayetlerin sebeplerinden olan psikososyal ve ekonomik faktörler aynı zamanda koronofobi gibi huzursuzluğa neden olan olumsuz olgular sıkılmış hissetmede etkilidir. Sadist kişiler sıkılmışlık hissi ile zamanla her şeyden nefret eder duruma gelir ve yaşadığı duygulardan kurtulmak ister, kendisi yaşamından mutsuz olduğundan kimselerin mutlu olduğunu kabullenemez, bu durumda da zarar verici davranışlar göstererek zarar verme sureti ile pek çok ailenin canını acıtarak yaşam süreçlerini ellerinden almış olur.”