Danıştay 10. Dairesi, Halkevleri'nin kamu yararına dernek statüsünün kaldırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı ve bunun dayanağı Dernekler Yönetmeliği'nin ilgili maddelerinin iptaline hükmetti.
12 Mart sonrasında birçok şubesi kapatılan ve yöneticisi tutuklanan, 12 Eylül'de bir kez daha kapatılan Halkevleri 4 Nisan 2011 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla ‘Kamu Yararına Dernek’ statüsünden çıkarılmıştı. Halkevleri, bu kararın iptali istemiyle Danıştay'a dava açmıştı.
CNN Türk'ün haberine göre, Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığınca Danıştaya gönderilen savunmalarda, dava konusu Bakanlar Kurulu kararının İçişleri Bakanlığınca yapılan teftiş ve denetimler ile Maliye Bakanlığından alınan görüş doğrultusunda tesis edildiği belirtildi. Savunmada, teftiş ve denetimlerde, davacı derneğin yönetmelikteki mali şartları taşımadığı, ayrıca yönetmeliğe aykırı şekilde halkı sokak eylemlerine yönlendirerek, amacı dışında faaliyette bulunduğunun tespit edildiği, dava konusu karar ve dayanağın, yönetmelik hükümlerinin hukuka uygun olduğu kaydedildi. Danıştay 10. Dairesi, söz konusu Bakanlar Kurulu kararıyla Dernekler Yönetmeliği'nin ilgili hükümlerini iptal etti.
Dairenin gerekçesinde, Dernekler Kanunu'nun "Kamu yararına çalışan dernekler" başlıklı 27. maddesinin, "Bir derneğin kamu yararına çalışan derneklerden sayılabilmesi için, en az bir yıldan beri faaliyette bulunması ve derneğin amacı ve bunu gerçekleştirmek üzere giriştiği faaliyetlerin topluma yararlı sonuçlar verecek nitelik ve ölçüde olması şarttır. Kamu yararına çalışan dernek statüsünün kazanılması, kaybedilmesi ve gerekli belgeler ile diğer esas ve usuller yönetmelikte düzenlenir. Kamu yararına çalıştıklarına karar verilen dernekler, denetimler sonunda bu niteliklerini kaybettikleri tespit edilirse, kamu yararına çalışan derneklerden sayılma kararı kaldırılır" hükmünü içerdiği hatırlatıldı.
Dernekler Yönetmeliği'nin "Kamu yararına derneklerde aranacak şartlar" başlıklı 49. maddesinin ilgili bentlerinde "Amacı ve gerçekleştirdiği faaliyetlerin, üyelerinin dışında yerel veya ulusal düzeyde toplumun ihtiyaç ve sorunlarına yönelik çözümler üretecek ve toplumsal gelişmeye katkı sağlayacak nitelikte olması", "Yıl içinde elde ettiği gelirin en az yarısının bu amaçla harcanması" ve "Sahip olduğu mal varlığı ve yıllık gelirinin tüzüğünde belirtilen amacı gerçekleştirecek düzeyde olması gerekir" hükümlerinin yer aldığı belirtildi.
Davacı derneğe 12 Nisan 1961 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla kamuya yararlı dernek statüsü verildiği, 2006'da derneğin denetlenmeye başlandığı ifade edilen gerekçede, denetim sonucu 2008'de düzenlenen teftiş raporunda, derneğin yönetmeliğin 49. maddesinin ilgili fıkra ve bentlerindeki koşulları taşımadığı, bu nedenle kamuya yararlı dernek statüsünün kaldırılması kanaatine varıldığı vurgulandı. Daha sonra İçişleri Bakanlığınca yapılan denetim sonucunda 2010'da düzenlenen raporda ise derneğin, yönetmeliğin 49. maddesinin 1. fıkrasının ilgili bentlerindeki koşulları taşımaması nedeniyle kamuya yararlı dernek statüsünün kaldırılması kanaatine varıldığı kaydedildi. Gerekçede, bu raporlar doğrultusunda derneğin, yönetmeliğin 49. maddesindeki koşulları taşımadığı gerekçesiyle 2011'deki Bakanlar Kurulu kararıyla kamuya yararlı dernek statüsünün kaldırıldığı anlatıldı.
Dairenin gerekçesinde, derneklerin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulan tüzel kişiliğe sahip kişi topluluğu olduğu, bu niteliği gereği derneklerin amaçlarını gerçekleştirirken kar amacı gütmemesi gerektiğine işaret edildi. Dava konusu yönetmeliğin dayanağı Dernekler Kanunu'nun 27. maddesinin birinci fıkrasında, "Bir derneğin kamu yararına dernek sayılabilmesi için en az bir yıldan beri faaliyette bulunması ve derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek üzere giriştiği faaliyetlerin topluma yararlı sonuçlar verecek nitelik ve ölçüde olması" şartlarına yer verildiği hatırlatıldı.Yönetmelikte ise bu şartlara ilave olarak, "Yıl içinde elde ettiği gelirin en az yarısının bu amaçla harcanması ve sahip olduğu mal varlığı ve yıllık gelirinin tüzüğünde belirtilen amacı gerçekleştirecek düzeyde olması gerektiği" şartlarının getirildiği aktarılan gerekçede, şu tespitlerde bulunuldu:"Bakılan uyuşmazlıkta, yönetmeliğin dayanağı kanunda herhangi bir mali şarta yer verilmemesi, derneğin kazanç paylaşma amacının olmaması, kamu yararına çalışan derneklerde aranacak esas şartın 'topluma yararlı sonuçlar verecek nitelikte faaliyetlerde bulunmak' olması hususları dikkate alındığında, kamu yararına çalışan derneklerden sayılmak için dava konusu yönetmeliğin 49. maddesinin 1. fıkrasının (d) ve (e) bentleri ile getirilen mali şartların dayanağı kanunun amacı ve kamu yararına uygun olmadığı sonucuna varılmıştır. Dava konusu Bakanlar Kurulu kararının dayanağı Dernekler Yönetmeliği'nin 49. maddesinin 1. fıkrasının (d) ve (e) bentleri, dayanağı kanuna ve kamu yararına aykırı olduğundan, anılan hükümler uyarınca tesis edilen işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır."
Dernekle ilgili teftiş raporlarında özetle, "Derneğin toplumsal ve siyasi her konuda muhalif kaldığı, yaptığı faaliyetlerin siyasi ve günlük politikayla ilgili olduğu, üyelerinin sürekli gösteri ve eylem yaptıkları, bir siyasi partinin üyesiymiş gibi faaliyette bulundukları, amaçları arasında siyasi propaganda yapma ve siyasi parti desteklemenin olmadığı, dolayısıyla amaç dışı faaliyette bulunulduğu" görüşlerine yer verildiği bildirilen gerekçede, idarece bu görüş doğrultusunda dava konusu işlemin tesis edildiği anlatıldı.
Danıştay kararının gerekçesinde, "Olayda, teftiş raporlarında yer alan değerlendirmelerin somut ve objektif olmadığı, kişisel görüşlere dayalı olduğu, ileri sürülen iddialara yönelik herhangi bir tespit ya da belge olmadığı, davacı derneğin tüzüğünde belirtilen amaçların dışında faaliyet gösterdiği ya da mevzuatta yasak faaliyetlerde bulunduğu yönünde dernek yöneticileri hakkında açılmış bir ceza davası ve bu bağlamda derneğin kapatılması yönünde açılmış bir dava bulunmadığı görüldüğünden, dava konusu işlemin bu yönüyle de hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır" ifadesi kullanıldı.