MEB'in ilköğretim okullarında öğrencilere ve öğretmenlere, ailelerinde konuşulan dil, cezaevinde yatan olup olmadığı, psikolojik sorun bulunup bulunmadığı gibi birçok özel hayata ilişkin soruyu içeren programının yürütmesi Danıştay tarafından durduruldu.
Kıvanç El'in Vatan gazetesinde yayımlanan haberine göre, Eğitim-İş'in davasını karara bağlayan Danıştay kararında, "Uygulama, kişinin aile ve özel hayatına ilişkin mahremiyeti koruma altına alan ve kişisel verilerin kişinin rızası dışında işlenmesini yasaklayan Anayasal düzenlemeler ve uluslararası sözleşmelere açık bir biçimde aykırıdır" denildi.
MEB'in "Aşamalı Devamsızlık Yönetimi" (ADEY) uygulaması kapsamında tüm ilköğretim okullarında gerçekleştirdiği ankette öğrenciler ve veliler hakkında pek çok kişisel ve özel bilgi talep edilmesi tartışma yaratmıştı.
30 Kasım 2011'de tüm ilköğretim okullarında yapılan "Risk Değerlendirme Formu" adlı ankette öğrencilere "Ailenin sana kötü davrandığını düşündüğün olur mu?", "Ailen tarafından dışlandığını hisseder misin?", "Fiziksel kavgalar aileniz içinde ne sıklıkta çıkar?" gibi sorular yöneltildi. Öğretmenlere de "Öğrencinin evinde konuşulan dil Türkçeden farklıysa ve Türkçeyi yeteri düzeyde anlamıyor ya da kendisini Türkçe yeterince ifade edemiyorsa dil sorunu olabilir mi?", "Ailede alkol ve sigara kullanan var mı?", "Öğrenci ailesinde suç işleyen ve cezaevinde olanlar var mı?", "Psikiyatrik sorunlu olanlar var mı?", "Öğrencinin yaşadığı ev kime ait, kaç oda ve kim tarafından büyütüldü?" gibi sorular soruldu. Birçok öğretmen de bu sorulara yanıt vermekten duyduğu rahatsızlığı iletti.
Ayrıca program kapsamında öğretmenlerin öğrencilerin evlerine ziyaret yapması bunu da "kanaat önderi", "din görevlisi", "toplum tarafından kabul gören kimseler" ile işbirliği yaparak yapması da istendi. Eğitim-İş Sendikası da anketin fişleme olduğunu, özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği, öğretmenlere de ek angarya yüklendiği iddiasıyla konuyu yargıya taşıdı.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, ADEY'e ilişkin yönetmelik ve genelgelerin yürütmesini oy çokluğu durdururken kararında da Milli Eğitim Temel Kanunu, Anayasa, Uluslarası Sözleşmelere atıfta bulunarak şu ifadelere yer verdi:
Tartışmasız müdahale: Kişinin özel hayatı ve aile yaşamına ilişkin gizliliği iç hukukumuzda anayasa düzeyinde ve bunun yanında uluslararası sözleşmelerde korunmaktadır. Uygulama içeriği itibariyle ilköğretim çağındaki öğrencilere bir takım soruların sorulmasını öngörmekle birlikte öğretmenin öğrenci hakkında toplayacağı bilgiler kapsamında bir takım verileri işlemesi öngürülmektedir. Sorulan sorular açık bir biçimde aile üyelerinin birbirleri ve çocukları ile olan ilişkilerini sorgulamakta ve aile üyelerinin psikolojik sorunlarına veya adli makamlara yansımış bir suç işleyip işlemediklerine ilişkin kişisel bilgilerin işlenmesini öngörmekte olup bu haliyle tartışmasız bir biçimde aile hayatının ve özel hayatın mahremiyetine müdahale etmektedir.
Açık ayrılık: Bu bağlamda uygulama, kişinin aile ve özel hayatına ilişkin mahremiyeti koruma altına alan ve kişisel verilerin kişinin rızası dışında işlenmesini yasaklayan Anayasal düzenlemeler ve uluslararası sözleşmelere açık bir biçimde aykırı düşmektedir. Çocuğun psikolojik durumunun değerlendirilmesini gerektirdiği dikkate alındığında bu uygulamanın alanında uzman kişilerden ayrdım alınarak yapılması gerektiği açıktır. Aksi düşünce her disiplinin ayrı bir uzmanlık eğitimi gerektireceği yönündeki yerleşik bilimsel ilkelerle bağdaşmayacaktır.
Amaçtan saptı: Uygulama alıntısı yapılan amaç kısmından da açıkça anlaşıldığı üzere okula devamsızlık gösteren öğrencilerin takibini ve okula devamlarının sağlanmasını öngörmekte olup bu haliyle okula devam noktasında problem yaşamayan öğrencileri kapsamamktadır. Ancak uygulama genelgesinde her öğrenci için doldurulması öngörülmektedir. Kılavuzun amacı dışında veya amacını aşan bir uygulama yapılamayacağı dikkate alındığında dolaylı olarak uygulamanın kapsamını belirleyen amaç maddesinde yapılan belirlemeye aykırı olarak takip formlarıın tüm öğrenciler için doldurulmasını öngören genelge hukuka uygun değildir.
Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir de karara ilişkin, "Kararla birlikte, milyonlarca öğrenci ile bu öğrencilerin ailelerinin psikolojisini bozan; özel hayatın gizliliğini ihlal ederek eğitim kurumları üzerinden yurttaşlarımızı fişleme hedefi güden; haksız ve hukuka aykırı olarak yüz binlerce eğitim çalışanının omuzlarına angarya yükleyen ADEY uygulaması bu aşamada hukuken ve fiilen uygulanamaz hale gelmiştir. Öğrencilerimize, ailelerine ve tüm eğitim camiasına hayırlı olsun" dedi.