Darbe komisyonu medyaya 28 Şubat'ı soracak

Darbe komisyonu medyaya 28 Şubat'ı soracak

Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş, aralarında iş dünyası, medya, üniversite öğretim üyelerinin de bulunduğu yaklaşık 300 ismi dinlemek için davetiye gönderdiklerini söyledi. Baş, Yaşar Büyükanıt'ın da Komisyon'da mutlaka dinleneceğini bildirdi.

Baş bu açıklamaları Elif Çakır'ın sunduğu, 24 TV'de yayınlanan Söz Bitmeden adlı programda yaptı. İşte Baş'ın açıklamaları:

 

İlk darbeyle ne zaman karşılaştınız?

İlk darbeyle 1980 yılında 15 yaşımdaykem karşılaştım. Aslında komisyon başkanı olmasaydım yaşadıklarımı anlatırdım, şu an yanlı davranmamak adına bunları anlatmıyorum. Ben size Komisyonu'nun işleyişi hakkında bilgi vereyim. Araştırma komisyonlarının rapolarının sonuçsuz kalması söz konusu değildir. Komisyonların amacı Meclis'teki milletvekillerinin bilgi edinmek için sordukları sorularla ilgili bilgi toplamak ve toplanan bilgileri Genel Kurul'la paylaşmaktır. Meclis 1 Temmuz'un başında ara verdiği için bizim komisyonumuz şu an çalışamıyor. 1 Ekim gibi raporumuzu Meclis Genel Kurulu'yla paylaşacağız. Yaptığımız çalışmaları zaten kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Komisyon üyeleri kimlerden oluşuyor? Onlarda zamanında darbelerden mağdur olmuşlardır.

Komisyon üyelerimizin bir çoğu 80 öncesinde işkenceden geçmişler, cezaevinde yatmışlar. Komisyonda birbirimizi tanıtırken, şu okulları bitirdimden çok şu cezaevinde yattım şöyle işkence gördüm gibi şeyler anlattı arkadaşlarımız. Bense "Üniversite mezunuyum, ve bir anneyim" diyebildim sadece onlara.

Siz Süleyman Demirel'i dinlediniz, Hakkı Karadayı'yı dinlediniz. Karadayı diyor ki "Gulu gulu dansı dediler korktuk". Bunları dinlerken şunu demiyor musunuz ya bırakın bunları bize doğruları anlatın demediniz mi?

Biz objektif olmaya çalışıyoruz. Bizim görevimiz o şekilde düzeltmeler yapmak değil.

Konuşturmak için özel taktikler kullanıyor musunuz?

Biz doğruları arıyoruz. Biz kimseye yargısız infaz yapmıyoruz. Bu açıklamalar tarihe geçiyor. İçinde gerçek olmayanlar varsa raporumuzu bitirdiğimiz de "Bunlar gerçek değildir" diyeceğiz.

Kendilerini sanık gibi hissediyorlar mı?

Hayır, böyle bir şey söz konusu değil.

Pişmanlıklar görüyor musunuz?

Herkes yaptığından çok emin. Hiçbir şekilde bu darbe değildi diyorlar. "Anayasal bir kurum Milli Güvenlik Kurulu, biz burada herhangi bir baskı yapmadık" şeklinde anlatıyorlar. "Demokrasiyi askıya almak gibi yöntemler uygulamadık" şeklinde konuşuyorlar. "İyi ama yargıçlara birifing vermişsiniz", diyorsunuz onlar "Bundan haberimiz yok" diyorlar. Eğer bunlar bilmiyorsanız, ordu gibi sıkı kurallara tabi bir kurum için daha da vahim bir durum bu.

Bundan sonra kimleri dinleyecesiniz?

Şimdi bunlardan bahsedemem. 300'e yakın isme davetiye gidecek.

Ben mevcut tablodan memnun değilim. Sürekli askerler içeri alınıyor ve yargılanıyorlar. Bu herhalde sadece onlarla ilgili değil

Bu bizim görevimiz değil, biz kimseye suç isnat edemeyiz, bu yargının işi. Biz dönemin STK'ları, üniversitenin yöneticileri, işadamları ve medyadan bazı isimleri dinleyeceğiz. Bunlara bakmadan dönem okuması yapamazsınız. Geçenlerde bir isim açıkladım o isim beni arayarak, neden benim adımı açıkladınız, sadece ben mi varım dedi. O nedenle isim açıklamam olmaz.  

Bu dinleceğiniz isimler içerisinde üniversite öğretim görevlileri, STK'lar, işadamları, medyanın ileri gelenleri  olacak değil mi?

Biz iç ve dış etkenleri araştırıyoruz. Bu dönemde sermaye nasıl el değiştirmiş gibi konuları da araştırıyoruz. Aslında sermayenin el değiştirmesine kim yardım eder, buna medya yardım edebilir. 28 Şubat döneminde bunların etki altına alıp askerden rol çaldıklarını görüyoruz.

Ortaya bir rapor çıkacak, bu ortaya çıkan rapor savcıları harekete geçirir mi?

Zaten iki tane dava devam ediyor. Bizim elimize yargının elinde olmayan bir bilgi veya belge geçtiğinde biz yargıya ulaştırırız.

Meclis'te böyle bir komisyonun olmasından halk ne anlayacak? Şunu söyleyecek misiniz, "Bu Meclis'te darbeler olmuştur" gibi bir bildiri açıklayacak mısınız?

Yasal çerçeveler sınırında ilerlemeye çalışıyoruz. Meclis darbe dönemlerinde kendi iradesine sahıp çıkmakta zorlanmıştır. 28 Şubat sürecinde Meclis'ten güç alabilseydi dönemin başbakanı belkide bunların yaşanmasına izin vermeyecekti.

Size darbe mağdurlarından başvurular oluyor değil mi?

1960'ta ordudan atılandan tutun, gözaltına alınan işkence gören, bir şekilde malvarlığına el konulan, vatandaşlıktan atılanlar gibi çok sayıda insan bize başvurdu.

28 Şubat mağdurlarından Salih Mirzabeyoğlu'yla görüşecek misiniz?

Tek tek isimlerden gitmeyelim. Belki bunu ilk kez sizin programınızda açıklıyorum. Adalet Bakanlığı'na yazı gönderiyoruz. Bir şekilde terörden suçlanan ve cezasını infaz kurumunda çekenlerle ilgili bir çalışma başlattık. Bu davalar kesin hüküm teşkil ettiği için, ceza usul kanununun değişmesi lazım. Sadece bunlar değil, hala 12 Eylül'den içerde yatan insanlar da var. Biz bu yargılamaları ele almak zorundayız. Bu isimlere bir defaya mahsus yeniden yargılanma yolu açılabilir.

27 Nisan e-muhtırası verildiğinde ne hissetmiştiniz?

Bu zamanda hala mı darbe dedim. O dönemde hükümet olarak kimse endişelenmedi. Bu siyasi irade temsil ettiği halkın değerlerini herhangi bir can korkusu altında yaşamadan çalışan bir liderin şemsiyesi altında çatıştı.

Yaşar Büyükanıt'ı dinleyecek misiniz? "Muhtırayı bizzet kaleme aldım" demişti.

Yaşar Büyükanıt'ı dinleyeceğiz. Şu anda alınmış bir karar yok, ama dinlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çok defalar televizyona çıkıp bu konuyla ilgili açıklama yaptı.