Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunda 187 sayfa sır olacak

Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunda 187 sayfa sır olacak

 

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş, komisyon çalışmalarını Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan'a anlattı. Söyleşinin bir bölümü şöyle;
 
Dinleme süreci nasıl geçti? Hedeflediğiniz ölçüde sonuç elde edebildiniz mi?
 
- Biz yakın tarihle çok yüzleşemeyen bir toplum olduğumuz gibi, aslında yakın tarih eğitim kitaplarında da okutulmuyordu yakın zamana kadar. Mesela 1980 darbesinin okullarda okutulmamış olması ne kadar manidardır. 80 darbesinde 15 yaşındaydım. 28 Şubat’ta yetişkin bir avukattım. Ama benim çocuğum 28 Şubat dahil hiçbir şey bilmiyor. Niye bilmesinler? Demokrasi ve insan hakları hassasiyetini geliştireceksek bunları bilmeleri gerekiyor.
 
Hakikat komisyonu gibi çalıştığınızı söyleyebilir misiniz?
 
- Çok önemli meselelerin üzerine büyük bir cesaretle gittiğimizi söyleyebilirim. Daha farklı ve bu alanda ilerlemeyi sağlayacak başka araştırma komisyonlarının kurulmasını önerebiliriz. Bazı konuları çekip bunu önerebiliriz. Çünkü daha detaylı araştırılmalı dediğimiz konular var. Faili meçhuller gibi. Hakikat komisyonları da böyle çalışmış bütün dünyada. Hemen bu yasama döneminde olabilir.
 
 
 
Kaç sayfa döküman birikti?
 
- 4 bin küsur sayfa tutanak. Ama gelen bilgi ve belgeler çok fazla. Çok önemli belgeler var. Ve biz komisyon çalışmalarını sansasyonel yürütmemek adına paylaşmadık. Şimdi bütün bunlar toplumun bilgisine açılacak raporla birlikte. Sadece gizli ibareli 187 sayfalık özel niteliği olan belgeleri saklayacağız. Onlar da Meclis arşivine girdi.
 
Tüm kamu kurumlarından istediğiniz bütün belgeleri istisnasız alabildiniz mi?
 
- Hayır. MGK’dan yasanın sınırladığı alanlar dışındakileri aldık. Genelkurmay Başkanlığı’ndan MİT’ten bazı belgeler gelmedi. “Devlet sırrı kapsamında” dediler.
 
28 Şubat’a daha çok önem verdiğiniz iddia edildi.
 
- Ben bütün darbelere kategorik olarak karşıyım. Raci Tetik’le (Mamak Cezaevi Komutanı) Sırrı Süreyya Önder (BDP), Atila Kaya (MHP) yüzleşmesine de ben başkanlık ettim. Komisyonda ilk toplantımızda üyelerin hepsi, “3 yıl yattım, 12 yıl yattım, 4 yıl işkence gördüm” diye özgeçmişlerini anlattılar. Sıra bana geldiğinde, “Sizden farklı olarak hiç yatmadım” dedim. Mesela bu süreci çalışırken hiç bilmediğim bir şey ortaya çıktı. Benim bir danışmanım ‘ben de 12 Eylül’de gözaltına alındım ve dört gün işkence gördüm’ dedi.
 
Görüşmek istediğiniz herkesle görüşemediniz. Örneğin Kenan Evren.
 
- Kendi anılarını içeren kitabı okumak 12 Eylül savcıları için yeterlidir aslında. Bir iddianameye gerek yok ayrıca. Yapılanlardan pişmanlık duymak ve nedamet duygusu çok önemli. Keşke bunu verebilseydi.
 
 
 
Büyükanıt görüşmesi çok önemliydi. Başbakan’la Dolmahçe’de yaptığı görüşmeye ilişkin sorulara ısrarla yanıt vermemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
- Cevap vermedi değil. Başbakan, resmi ofisinde Genelkurmay Başkanı ile görüşme yapıyor. Eğer bir iddiamız, bilgimiz varsa bunu ortaya koyarak savunmamız gerekir. Sadece bazı konuların sürekli kamuoyu ile paylaşılması gibi bir durum olamaz. AK Partili arkadaşlar da sordu. Her defasında aynı cevabı verdi. İçeriğini anlatmadı desek daha doğru olur. Çok daha açık sorular soruldu. “Başbakan sizin önünüze dosya mı koydu” diye soruldu. “Böyle böyle iddialar var” denildi. Belki başka bir zeminde sorulamazdı. Dava konusu olurdu. Ve dedi ki, “Nasıl böyle bir şey olabilir” dedi. “Ne demek şantaj veya tehdit” dedi. Şiddetle reddetti. Kamuoyunun merak ettiği bunlarsa böyle cevap aldık.
 
Başbakan’ın daveti...
 
- Dinlemelerimiz bitti. 28 Şubat sürecinde kendisi siyasi aktör olarak en önemli hedefti. Bizim 28 Şubat incelemelerimizde gördük ki o dönemde siyasi hedefler var. Bu siyasi hedeflerin baş aktörlerinden biri Sayın Başbakan o dönemde. Dinlediğimiz ve işkence gören ve bize mektupla başvuranlar ve milletvekilimiz, o dönem belediye başkanı olan Başbakan hakkında; ‘para topladıklarını, ona verdiklerini, kullandıklarını, eğer böyle bir itirafta bulunurlarsa, kendilerine hiçbir şey yapılmayacağını...’ Bunu ikrar ettirmek, böyle bir suçlamaya zemin oluşturmak için işkence gördüklerini söylediler. Bir siyasi kişilik yok edilmeye çalışılıyor. Devlet hedefine koyuyor. Biz Başbakan’ı bu yönüyle ele aldık.
 
Raporu 10-15 gün içerisinde teslim edeceksiniz. Bu rapordan Türkiye ne beklemeli?
 
- Şok edici, sarsıcı bir şeyler bekleniyor belki. Ama en şok edici, en sarsıcı konularda bile ‘hiç şaşırmadım evet gerçekten de ben bunu biliyordum’ diyecek çok fazla insan çıkar. En başında da basın gelir. Bilimsel olacak. Meclis’te bundan sonra kaynak arandığı zaman bundan sonraki nesillerin istifadesine sunulmuş bir rapor olacağını söyleyebilirim.