Birleşmiş Milletler'in 69. Genel Kurulu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM'nin Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de yaşananlar karşısında etkin rol oynayamadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;
“21 yüzyılda hala insanlar açlıktan, salgın hastalıklardan ölüyor. Çocuklar ve kadınlar savaşlarda katlediliyor. Dünyanın zengin ülkeleri refah içinde yaşarken fakir ülkelerde insanlar hastalıklarla boğuşuyor. İklim değişikliğinin etkileri insanlığın önünde önemli bir sınav olarak duruyor. Bu manzara insan onuruna yakışmamaktadır. Çocukların öldüğü ve öldürüldüğü bir dünyada hiç kimse masum değildir. Hiç kimsenin can güvenliği yoktur. Hiç kimse de sürdürülebilir refah ve barış içinde olamaz.
“Filistin’de çocukların, kadınların hatta engellilerin katledilmesine tepki gösterenleri susturmak için birtakım yaftaların kullanıldığını da görüyoruz. Anında teröre destek vermekle suçlanıyorlar. 'Basın özgürlüğü yok' diye seslenenlerin Filistin’de öldürülen gazetecileri görmezden gelmesi dikkatlerden kaçmıyor. Mazlumlara yönelik çifte standart, çocukların katledilmesine yönelik kayıtsızlık tüm dünyada teröre oksijen sağlamaktadır. Uluslararası kurumlardan, BM’den umudunu kesen kitleler çaresizlik içinde terörün tuzağına düşüyorlar.
Sadece geçtiğimiz yıl dünya genelinde 5 yaşın altında 6 milyon 300 bin çocuk hayatını kaybetti. Suriye'deki savaşta 17 bin çocuk hayatını kaybetti. Bu yıl içinde Gazze Şeridi'nde 490 çocuk katledildi. 3 bin çocuk yaralandı. Kameraların ve objektiflerin karşısında yani dünyanın gözü önünde, sahilde oynayan, okullara, camilere sığınan, annelerinin kucağına kıvrılan çocuklar acımasızca yok edildiler.
Çocukların öldürülmesine, masum kadınların katledilmesine, halkın oylarıyla gelen iktidarların darbe yoluyla sessiz kalanlar, bu insanlık suçuna ortak olmaktadır. Daha da önemlisi modern dünya tarafından sergilenen bu çifte stanrdart, halk yığınları nezdinde güvensizlik oluşturmaktadır.
Çatısı altında bulunduğumuz BM, vicdanlarda oluşan güvensizlik duygusu, adalet duygusunu zedelemektedir. Uluslararası terörün en temel beslenme kaynaklarından biri de bu güvensizlik duygusudur. Çocukların katledilmesine karşı sergilenen kayıtsızlık, teröre oksijen sağlamaktadır. BM'den umudunu kesen kitleler, çaresizlik ve umutsuzluk içinde terörün tuzağına düşüyorlar.
Irak'ta yaşanan kriz ülkem Türkiye başta olmak üzere bütün bölge ülkelerini tehdit eder hale gelmiştir. Barış, huzur ve istikrar için Türkiye, Irak halkının yanında olmaya devam edecektir. Suriye meselesi de aynı şekilde sınırları aşmaya başlamıştır. Filistin'de iki devletli çözümün derhal hayata geçirilmesi, Gazze'deki ablukanın kaldırılması, İsrail'in yanında bağımsız bir Filistin devletinin kurulması siyasi ve ahlaki bir zorunluluktur. Bir günde yüzlerce, binlerce insanın öldürüldüğü ortamda hala bunu konuşuyor olmaktan, BM'deki sorumluluk duygumuzun nerelere vardığını göstermesi bakımından tekrar soru işaretlerini beraberinde getirmektedir.
Dünya, 5’ten büyüktür. Güvenlik Konseyi’nin Birleşmiş Milletler’i etkisiz hale getirmesi küresel vicdanın kabul edebileceği bir şey değildir. Tüm alınan kararlar bir ülkenin iki dudağı arasındadır.
Filistin'de sadece birkaç ay içinde 2 binden fazla masum insan katledilirken, BM beklenen çözümü üretemedi. Suriye'de 4 yıldır 200 binden fazla insan katledilirken, BM yine etkili çözümler sunamamıştır. 2 bin kişi ölüyor kimyasal silahlarla, konvansiyel silahlarla 200 bin kişi ölüyor. 2 bin kişinin kimyasal silahlarla ölmesini suç telakki eden zihniyet, konvansiyenel silahlarla 200 bin kişinin ölmesini suç telakki etmiyor.
Eğer demokrasi diyorsak, sandığa saygı duyalım. Demokrasi değil de, darbeyle gelenleri savunacaksak, BM niye var merak ediyorum. Irak'ta yaşanan kontrolsüzlüğe karşı BM etkin rol oynayamıyor.
Din adına terör kavramını hiçbir şekilde onaylamıyorum. Barış anlamına gelen İslam kavramının terör ile yan yana kullanılmasına da şiddetle karşı çıkıyorum. İslam ile terörün yan yana kullanılması inciticidir. Değerli dostlar Türkiye olarak bölgemizde barış ve refahın tesis edilmesi için yoğun gayret içindeyiz. Hiçbir ülkenin iç işlerine karışmıyoruz."