Ergenekon davasının 45. duruşmasında İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Davos'ta oturumu terk etmesini 'Türkiye'yi utandıracak bir hareket' olarak değerlendirdi. Doğu Perinçek, AKP'nin ayak oyunlarıyla indirilmesinin çözüm olmayacağını, halk hareketiyle olacağını söyledi ve "Bizim önerilerimiz dikkate alınsaydı, Davos'ta Türkiye'yi utandıracak hallere düşmeyecekti" dedi. Tutuklu sanıklardan gazeteci Hikmet Çiçek de öldürülen binbaşı Cem Ersever'in arşivinin 'hurafe' olduğunu söyledi. Perinçek'in savunmasının altıncı gününde çapraz sorgu devam etti. Savcı Nihat Taşkın'ın sorularından sonra diğer sanıklar Perinçek'e sorular sordu. Sanık Aydın Yüksek'in 'Hizbullah'ı emniyet görevlileri tarafından eğitildiğine dair kanıtınız var mı?" sorusuna, Perinçek, "2000'e Doğru dergisi Hizbullah'ın çevik kuvvet tarafından eğitildiğini haber yaptı. Bundan sonra da Diyarbakır ve Şırnak'ın 2000'e doğru dergisini temsilcileri öldürüldü. MİT müsteşarı Emre Taner 'Biz Hizbullah'ı kullandık' açıklaması haberi doğruladı. Silopi'deki kuyular açılsın deniliyor. Biz bunu 20 yıl önce söyledi." cevabını verdi. Öztürk: "Ben ajan değilim" Perinçek'in savunmasında kendisine karşı ağır ithamlarda bulunduğunu söyleyen Mehmet Zekeriya Öztürk, Perinçek'in iddialarına tek tek yanıt verdi. Öztürk, MİT veya başka bir devletin ajanı olmadığını, Eymür, PKK, 'gizli tanık 9', Tuncay Güney'le herhangi bir işbirliği içersinde olmadığını söyledi. Çiçek: "Ersever'in arşivi hurafe" Cem Ersever ile ilk gazeteci olduğunu söyleyen Hikmet Çiçek, Ersever'le görüşmesinden üç ay sonra Ersever'in öldürüldüğünü söyledi. Soner Yalçın'ın kendisinde sonra Ersever'le görüştüğünü belirten Çiçek, "Abdullah Çatlı'nın çantası gibi Ersever'in arşivi olduğu bir hurafedir. Ersever'in arşivi Veli Küçük'te çıktığı söyleniyor. Bu bir uydurmadır" dedi. Sanık sorularının ardından üye hakim Hasan Hüseyin Özese, Perinçek'e, Serhan Bolluk'la yaptığı bir konuşmanın içeriğini okuyarak ne demek istediğini sordu. Perinçek, ihtilal kelimesini, halka dayalı, yasal bir 'ihtilal' manasında kullandığını şöyle açıkladı: "İhtilal kelimesini severim ama konuşmalarımda genellikle kullanmam. 'İktidar' kelimesi belki yanlış deşifre edilmiştir. Ama öyle olsa bile kabul ediyorum. 2007 baharındaki eylemlerde 367 formülü tartışılıyordu. Cumhurbaşkanını istifaya davet ettim. AKP iktidarına son verilmesini, hukuka uygun halka dayalı bir ihtilal yapılmasını içeren bir konuşmaydı. Maksadım, AKP'nin ayak oyunlarıyla indirilmesinin çözüm olmayacağını, halk hareketiyle olacağını söyledim. Bizim önerilerimiz dikkate alınsaydı Davos'ta Türkiye'yi utandıracak hallere düşülmeyecekti." Mumcu: 'Mumcu'da çok çekti' Perinçek'in avukatı katledilen gazeteci Uğur Mumcu'nun ağabeyi Ceyhan Mumcu, Perinçek'in çapraz sorgusu boyunca utanılacak, sıkılacak, terleyecek bir duruma düşmediklerini söyledi. Barzani ve Talabani'ye silah gönderilmesi tartışmalarında tanıklığı olduğunu anlatan Mumcu, "Uğur Mumcu'nun katledilmesiyle ilgili bir rapor geldi. O dönem de Makine Kimya Endüstrisi (MKE) ve Genelkurmay bir silah çıkışının söz konusu olmadığını açıkladı. Sayın savcılar MKE ve Genelkurmay'ın açıklamalarına inanmıyor, bir tek Tuncay Güney'in beyanlarına inanıyor.' dedi. Mumcu, Perinçek'in bir telefon konuşmasında 'Türbanda bölünmeyelim' dediğini, Perinçek'in nasıl halka silahlı isyana tahrik edeceğini sordu. Mumcu, Perinçek'in de kardeşi Uğur Mumcu gibi yaşarken çok çektiğini söyleyerek, "Kardeşim belgesiyle ne yazsa, gazeteciler 'Tabi yazar, MİT'ten belge geliyor' diyordu. Uğur Mumcu PKK olayını her zaman yazmıştır. Uğur Mumcu, pek çok yazısında Aydınlık'ı ve Doğu Perinçek'i kaynak göstermiştir." dedi.