DAVUTOĞLU: "KÖKLÜ GELENEK İÇİNDE ÇÖZÜME KAVUŞTURULMALI" BRÜKSEL (A.A)

-DAVUTOĞLU: "KÖKLÜ GELENEK İÇİNDE ÇÖZÜME KAVUŞTURULMALI" BRÜKSEL (A.A) - 19.04.2011 - Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'de çok köklü bir seçim geleneği bulunduğunu belirterek, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) dünkü kararının ortaya çıkardığı durumun, bu köklü gelenek içinde bir çözüme kavuşturulması gerektiğini söyledi. Davutoğlu ve Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye-AB Ortaklık Konseyi'nin 49'uncu toplantısının ardından, AB tarafını temsil eden AB Komisyonu'nun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu Üyesi Stefan Füle ve Dönem Başkanı Macaristan'ın Dışişleri Bakanı Janos Mortanyi ile ortak basın toplantısı düzenledi. Ahmet Davutoğlu, YSK'nın aldığı kararın Ortaklık Konseyi'nde tartışılmadığını bildirerek, "Türkiye'nin belki de en güçlü yanı, son 60 yıl içinde son derece şeffaf ve hür seçimlerin yapılmış olması ve bu seçimlerin işleyiç biçiminde herhangi bir tereddüt hasıl olmamasıdır. Türkiye'nin çok köklü bir seçim geleneği vardır. 1950 yılından bu güne kadar en zor şartlarda, üzerinde hiçbir tartışma olmayan seçim sonuçları olmuştur. Bu bizim gurur duyduğumuz bir husustur. Bütün bu süreçte, 60 yılda YSK yürütmeden tamamen bağımsız bir organ olarak çalışmıştır" dedi. İçişleri, adalet ve ulaştırma bakanlarının seçim öncesinde istifa etmeleri gibi birçok Avrupa ülkesinde olmayan bazı uygulamaların seçimlerin objektifliği için Türkiye'de uygulandığını hatırlatan Davutoğlu, "Dolayısıyla bu köklü gelenek içinde ben bu konunun da bir çözüme kavuşturulması gerektiğini düşünüyorum. Ama bu tamamıyla bağımsız olan YSK'nın bir tasarrufudur. Ümit ederiz ki bu köklü geleneğimiz içinde bu konu bir şekilde çözüme kavuşturulur" diye konuştu. -"KİMSE FASIL AÇILMADI DİYE BİZİ SUÇLAYAMAZ"- Bakan Davutoğlu, Türkiye'nin katılım müzakerelerinde yaşanan tıkanıklığın Türkiye'nin teknik hazırlıkları yapmamasından değil siyasi engellerden kaynaklandığını, ek protokol sorununun aşılması için özellikle geçen yılın ikinci yarısındaki Belçika dönem başkanlığı sırasında ciddi çaba gösterdiklerini ve birçok öneri sunduklarını, ancak yeterli karşılık bulamadıklarını ifade etti. Davutoğlu, Türkiye'de AB üyeliği konusunda bulunan stratejik siyasi iradenin bazı AB üyelerinde olmaması nedeniyle katılım müzakerelerinin ilerletilemediğini kaydederek, "Bence son 1 yılda tek fasıl açılaması nedeniyle kimse Türkiye'yi suçlayamaz" dedi. -"AB'NİN VİZE UYGULAMASININ HUKUKİ TEMELİ YOK"- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, toplantıda Türkiye'nin vize konusunu genişçe tartıştıklarını belirterek, AB'nin Türk vatandaşlarına vize talep etmesinin "gerçekten haksız ve hukuki taahhütler anlamında sağlam temellere dayanmayan bir uygulama olduğunu" söyledi. Gümrük Birliği kapsamında başlatılan süreç ve çeşitli Avrupa mahkemelerinden alınan aksi yöndeki kararlara rağmen Türkiye'ye vize uygulanmasını kabullenmelerinin mümkün olmadığını vurgulayan Bakan Davutoğlu, şöyle devam etti: "(AB tarafından) bize vize konusunda 3 şart gündeme getirildi. Biyometrik pasaportlara geçiş, geri kabul anlaşmasını tamamlama ve entegre sınır yönetimini başlatma. Bu üç konuda da kısa sürede ciddi aşamalar kaydettik. Biyometrik pasaporta geçtik, geri kabul anlaşması karşılıklı mutabakat halinde imzaya hazır hale geldi ve entegre sınır yönetimi konusunda önemli adımlar attık. Ancak hala AB tarafından vize muafiyeti görüşmeleri için yetkilendirilmiş bir muhatap bulamıyoruz."  Bu konuyu gündeme getirmeye devam edeceklerini bildiren Davutoğlu, "Çünkü biz bunu 74 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hukuki ve siyasi hakkı olarak görüyoruz. Farklı ülkelerle yürütülen uygulamalara baktığımızda AB'nin Türk vatandaşlarına karşı uyguladığı vize rejimini hakkaniyetten uzak olarak değerlendiriyoruz" diye konuştu. AB ile dış politika konularında siyasi diyaloğu da değerlendiren Davutoğlu, şunları kaydetti: "Kişisel yakınlıklar ve yoğun mesaiye rağmen Türkiye ile AB arasındaki stratejik diyalog mekanizmaları gerçek bir yapıya kavuşturulabilmiş değil. Özellikle son dönemde Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da ortaya çıkan gelişmeler ve diğer bölgelere de yansımaya başlayan değişim süreçleri, Türkiye-AB ilişkilerine yepyeni bir anlam katmaktadır. Tabiri caizse gün bugündür. Türkiye ve AB birlikte bir vizyon içinde uluslararası gelişmelere, bölgesel ve küresel gelişmelere bakmak durumundadır. Ama bunun için de AB'den diyalog mekanizmalarını yapısal olarak da güçlendirmelerini beklemek doğal hakkımızdır."