-DAVUTOĞLU: "PROTESTO KÜLTÜRÜNÜ GELİŞTİRMELİYİZ" ANKARA (A.A) - 10.12.2010 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, son dönemdeki öğrenci protestolarıyla ilgili olarak, Türkiye'de "Hem eleştirel kültürü hem eleştirel kültürün ötesine geçen protesto kültürünü geliştirme olgunluğuna erişmemiz lazım" dedi. Sheraton Oteli'nde, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi toplantısında konuşan Davutoğlu, Türkiye'nin, güvenlik ağırlıklı değil özgürlük ağırlıklı bir demokrasi inşa etmesi gerektiğini; Soğuk Savaş döneminde güvenliğin öncelikli olmasının kaçınılmaz olduğunu ancak bugün ulaşılması gereken şeyin "özgürlük-güvenlik dengesinin kurulması" olduğunu kaydetti. Davutoğlu, toplumu motive edecek en önemli unsurun siyasi meşruiyet olduğunu ve siyasi meşruiyetin sağlamlığının "ancak ve ancak devletin bireylere, 'ben sizlerin güvenliğini riske etmeden, size en geniş özgürlük alanlarını vereceğim' demesi ya da 'özgürlüklerinizi hiçbir şekilde feda etmeden özgürlük alanlarınızı genişleteceğim' demesi" olduğunu söyledi. Dışişleri Bakanı, "Hem güvenliğiniz olacak hem özgürlüğünüz, eğer özgürlük adına güvenlikten feragat edersek, kaos ve anarşi çıkar, 70'li yılların sonunda olduğu gibi, güvenlik adına özgürlükten feragat ettiğimizde otokratik rejimler çıkar, Türkiye gibi bir ülkenin böyle bir rejimi taşıma şansı yoktur" diye konuştu. Son Anayasa referandumunun ve Türkiye'deki demokratikleşme çabalarının bu çerçeveye oturtulmak zorunda olduğunu belirten Davutoğlu, Türkiye'nin "özgürlük alanının her noktada genişlediği, çoğulcu siyasi kültürün yerleştiği, katılımcı demokrasinin güçlendirildiği yeni bir siyasi restorasyon dönemi yaşanmasına ihtiyacı olduğunu" belirtti. "Onun için gelecek dönem seçimler sırasında yepyeni bir Anayasa ülke için kaçınılmazdır. Bu yeni Anayasa, Türkiye'nin güvenlik kaygılarını gözeten ama vatandaşların özgürlük alanlarını temel alan bir anlayışla yapılmak zorundadır" diyen Davutoğlu, şöyle konuştu: "Bu çerçevede, son dönemdeki öğrenci olayları da dahil olmak üzere, şu hususun altını çizmek istiyorum. Bizde eleştirel kültür gelişmedi. Ben sadece bir Dışişleri Bakanı olarak değil, akademisyen olarak da eleştirel kültürün olmadığı ortamlarda fikir üretilebildiğine inanmıyorum. Her noktayı değerlendirebilmeliyiz, hiçbir zihni süzgeç zihninizde yer etmemeli, yani bir otosansür olmamalı. Herşeyi rahatlıkla konuşabilmeliyiz. Protesto kültürü de bunun bir parçasıdır. Ama, protesto kültürü ile kamu vicdanı arasında, modern ve çağdaş bir topluma yakışır kalmak zorundayız. Öğrencilerimize, eleştirmek yanında dinlemeyi de öğretmek durumundayız. Hem eleştirel kültürü hem eleştirel kültürün ötesine geçen protesto kültürünü geliştirme olgunluğuna erişmemiz lazım."