Davutoğlu: Arap ülkelerinin bizi savunacağının garantisini kim verecek?

Davutoğlu: Arap ülkelerinin bizi savunacağının garantisini kim verecek?

Ankara saldırısının ardından sorumluların "hesabını vereceğini" söyleyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ne zaman ve nasıl olacağına biz karar vereceğiz" dedi. Davutoğlu, Suriye'ye askeri müdahale iddialarına ilişkin olarak, "Arap ülkelerinin bizi destekleyeceğinin garantisini kim verecek?" cevabını verdi.

Yeni Şafak'ta yer alan habere göre, Başbakan Davutoğlu, "Al Jazeera" kanalında gazeteci Cemal el Şayyal'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Ankara'daki terör saldırısının failinin 24 saat içinde belirlenmesine ilişkin bir soruya Davutoğlu, saldırının ardından soruşturma başlattıklarını ve intihar saldırısını yapan kişinin kimliğinin belirlendiğini anlattı.

Davutoğlu, "Bu YPG ve PKK'nın ortak teşebbüsüdür. Zaten YPG de PKK'nın bir uzantısı. Hiçbir şüphemiz yok" dedi.

"Hükümetin halkını koruyamadığı" eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bizi eleştirenler, Türkiye'nin çevresinde hükümetlerin topraklarının tümünü kontrol edemediği altı ülke olduğunu unutmamalı. Sadece Irak ve Suriye ile bin üç yüz kilometrelik sınırımız var ve Türkiye'nin etrafında bir yangın var. Bizi eleştirenler bu açıdan şunu da unutmamalı, Türkiye'de oldukça dinamik bir demokrasi var. Geçen yıl iki genel seçim vardı. 2014'te de iki seçim vardı ve ekonomimiz hala büyüyor. Fransa'da bir yılda iki saldırı oldu. Başka birçok ülkede terörizm tehdidi var ve biz de aynı zorlukla karşı karşıyayız. Türkiye'de daha fazla risk var çünkü diğer taraftan kontrol edilemeyen sınırlarımız var. Aynı zamanda Türkiye'de iki milyon altı yüz bin mülteci de var."

 

"Ancak ne zaman nasıl olduğuna biz karar vereceğiz"

 

Başbakan Davutoğlu, "Suçlu olarak silahlı Kürt grupları göstermenin yanı sıra bu grupların aslında rejim tarafından desteklendiğini ve suçlunun onlar olduğunu da söylediniz. Türkiye bunlara yanıt olarak hangi önlemleri almayı planlıyor?" şeklindeki bir soruyu, "Bu sadece bizim suçlamamız değil. Suriye'nin BM temsilcisi de YPG ile bağlantıları olduğunu söyledi. Yani bu açık bir bağlantı. YPG'yi rejim yarattı ve destekliyor. Bugün Rusya da YPG'yi destekliyor. Bu, rejim tarafından desteklenen bir terör saldırısıydı" şeklinde yanıtladı.

Saldırıyı yapanların hesap vereceklerini söyleyen Davutoğlu, "Ancak ne zaman nasıl olduğuna biz karar vereceğiz. Bu olduğu zaman herkes Türkiye'nin her saldırıya ve meydan okumaya yanıt verebileceğini görmüş olacak" ifadesini kullandı.

Davutoğlu, Rusya'nın bunun önünde bir engel olmadığını belirterek, şunları söyledi:

"Suriye halkının kalbi bizimle ve hiç kimse halkı yenemez. Bu başka ülkelerde de oldu. Azez'deki son saldırılarda bile angajman kurallarımızı ihlal ettiklerinde üç gün boyunca YPG mevzilerine yanıtımızı verdik. Türk sınırı tehdit edilirse her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Eğer daha da fazla mülteciyi Türkiye'ye gönderme girişimi olursa, elbette ki Türkiye mümkün olan her şeyi yapma hakkına sahiptir ve her türlü önlem alınacaktır"

Türk hava sahasını 24 Kasım 2015'te ihlal etttiği için düşürülen Rus savaş uçağının hatırlatılması üzerine Davutoğlu, angajman kurallarının Rusya'ya özel olmadığını söyledi. Davutoğlu, "Rusya, sadece sınırımızı ihlal etmiyordu, sınırın diğer tarafındaki sivilleri bombalıyordu. Suriye'de daha fazla kardeşimizi öldürmek için bizim hava sahamızı kullanamazlar. Tüm tanklara, gemilere, uçaklara, askerlere yönelik verilen bu talimat hala geçerli. Umarım hiç kimse başka bir hata yapmaz" diye konuştu. "Rusya ile anlaşmazlığı nasıl çözeceksiniz?" sorusu üzerine Davutoğlu, "Rusya ile ilişkilerimizi diğer ülkelerle olduğu gibi geliştirmek istiyoruz. Bu sebeple bu zamana kadar ilişkilere daha da fazla zarar vermemek için çok dikkatli olduk. Ancak maalesef Rusya tarafı gerilimi tırmandırdı. Sınırımızda, Azez'de, Halep'te, Tel Rıfat'ta ve birçok yerde insani trajediye yol açan, okulları ve hastaneleri de hedef alan daha ağır bombardıman yaptılar" ifadelerini kullandı. Başbakan Davutoğlu, ilişkilerin düzelmesinin Rusya'ya bağlı olduğunu vurgulayarak, "Söylediğim gibi biz konuşmaya hazırız ancak karşılığı ne olursa olsun sınırlarımızı koruyacağız" dedi.

Davutoğlu, Suriye'de ateşkesin sağlanıp sağlanamayacağına yönelik bir soruya "Elbette ki Suriye'de ateşkes ve barış istiyoruz. Bu konuda Türkiye kadar etkin başka bir ülke yok. Ama ne kadar iyimser olduğumu soruyorsanız; gerçekçi olmalıyız. Biz iyimser değiliz çünkü şu ana kadar bütün bu diplomatik müzakereler rejim, Rusya, İran ve sahadaki İranlı unsurlar tarafından daha fazla insanı öldürmek üzere suistimal ediliyor" yanıtını verdi.

Cenevre'deki son görüşmelerin Rusya'nın devam eden saldırıları sebebiyle dağıldığını anımsatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Hava saldırısı yapmamaya söz vermeleri, Suriye halkı ve sivillere yönelik tüm saldırıların durdurulması Suriye Ulusal Konseyi (SUK) ve Riyad Grubu'nun birinci haklı koşuluydu. İkinci koşul da muhalefetin SUK çatısı altında temsil edilmesiydi ve bu gerçekleşti. Ama ilk koşul gerçekleştirilmedi ve Madaya'da olduğu gibi insanların açlığa terk edilmesi gibi barbarca taktikler sona ermedi. Sonuç olarak Suriye ve müttefikleri son görüşmelerin devam etmemesinden sorumludur. Eğer aynı davranışı sürdürürlerse, yani bir tarafta zaman kazanmak için konuşurken diğer tarafta sivillere saldırmaya devam ederlerse, aynı şey yine olursa bu girişim başarılı olamaz. Eğer ciddilerse göreceğiz. Azez'de, Halep'te bombardıman olmazsa, bu onlar için bir turnusol testi olacak."

Davutoğlu, Türkiye'nin sınır kapılarını açık tuttuğunu ve sınırın diğer tarafına tüm lojistik ihtiyaçları karşıladıklarını vurgulayarak, "Halep'te ve çevresinde etnik temizlik yapma çabalarına yardımcı olmayacağız. Rus hava saldırılarının amacı açıktır. Etnik temizlik yapmak istiyorlar. Tüm rejim karşıtı grupları, tüm Sünnileri göndermek istiyorlar. Kürt, Türkmen, Arap olması onlar için önemli değil; rejime karşı olanların hepsi" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, Avrupa ülkelerinin Suriye'nin kuzeyinde bir güvenli bölge ihtiyacı olduğunu anladıklarını belirterek, "Bu bizim AB ile ortak pozisyonumuz. Hem onlar hem biz gayet iyi biliyoruz ki şu an uygulanan taktiklerin amacı AB'de ve Türkiye'de bir mülteci krizi yaratmaktır" dedi.

Suriye iç savaşının gidişatına ilişkin Davutoğlu, "Suriye rejimi ve destekçilerinin zafer kazanıyor olduğu algısı varsa, bu doğru değil" dedi.

Rusya'nın hava desteğine rağmen rejim güçlerinin başta İdlib ve Halep olmak üzere birçok şehir ve ilçeyi ele geçiremediğini belirten Davutoğlu, şunları söyledi:

"Eğer Suriye halkına Türk desteği yoksa kendilerini nasıl savundular? Halep'i savunabilirler miydi? Hayatta kalmaları mümkün olabilir miydi? Eğer bugün gerçek Suriye ılımlı muhalefeti varsa bu, Türkiye'nin desteği sayesindedir. Eğer bugün rejim ülkenin tüm topraklarını kontrol edemiyorsa, Türkiye'nin ve diğer bazı devletlerin desteği sayesindedir. Eğer geçen hafta Rusya'nın DAEŞ'i hedef almadan Tel Rıfat, Halep ve Azez'e 500 uçuşla yaptığı ağır bombardımana rağmen Suriye halkı hala oradaysa ve topraklarını savunuyorsa, bizim desteğimiz sayesindedir. Biz bu desteğe devam edeceğiz. Yani sadece kınamıyoruz, onları destekliyoruz."

 

"Arap ülkelerinin bizi savunacağının garantisini bize kim verecek"

 

Davutoğlu, "Hangi Arap ülkesi Türkiye'den daha fazlasını yaptı?" diyerek, şunları kaydetti:

"Peki neden Türkiye Musul'u özgürleştirmek, oraya destek olmak için Musul'a gittiğinde Arap Ligi Türkiye'yi kınadı ve geri çekilmemizi talep etti? Eğer Suriye'ye askeri müdahalede bulunursak Arap ülkelerinin bizi savunacağının ve destekleyeceğinin garantisini bize kim verecek?Türkiye, sınırlarını ve topraklarını korumak için her şeyi yapacaktır. Türkiye'ye yönelik bir tehdit olursa kimsenin iznini de istemeyeceğiz. İkinci olarak, Türkiye hiç kimseden destek talep etmeden Suriyeli kardeşleri için hem mülteciler hem de Suriye'nin kahraman halkı için her şeyi yapacaktır. Araplar, Türkmenler, Kürtler, Sünniler, Aleviler, Nusayriler, Müslümanlar ve Hristiyanlar… Rejimin, YPG ve DAEŞ gibi teröristlerin, bugün Suriye'yi istila eden Rusya ve İran gibi yabancı güçlerin saldırganlığına karşı sesini yükselten tüm Suriyelileri, sivil güçleri Türkiye destekleyecektir. Eminim ki günün sonunda Suriye'nin vatansever halkı kazanacaktır."