Başbakan Ahmet Davutoğlu, Atatürk'ün geleceği gördüğünü ve tam bağımsızlık talep ettiğini belirterek, "Hiçbir şekilde manda yönetimine razı olmadı" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından ATO Congresium'da düzenlenen "Atatürk'ü Anma Töreni"nde yaptığı konuşmaya, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnet ve şükranla anarak başladı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyeti Devletini yeni bir Türkiye olarak inşa ederken öne çıkardığı üç ilkeye dikkat etmekte fayda olduğunu belirten Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Birincisi milli egemenlik ilkesi. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir ilkesi. Bu aslında yine tarihi doğru okumanın ve o tarihi evrenin içinde millet iradesine dayanmayan rejimlerin yok olacağına dair açık işaretleri görmenin sonucunda ortaya konmuş açık bir ilkedir.
O ilke, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla ortaya konduğu için, açık bir şekilde tanımlandığı için Cumhuriyetin temelleri Ankara'da Birinci Meclis'le oluşmuştur ve birinci meclisin kompozisyonu da tam da milli hakimiyeti yansıtacak şekilde milletin her kesimini temsil eden bir nitelikte dokunmuştur. Çok bilinçli bir tercihtir."
Birinci Meclis'te toplumun ve vatan topraklarının hiçbir kesiminin, hiçbir bölgesinin ihmal edilmediğini, dışlanmadığını ve ötelenmediğinin altını çizen Davutoğlu, Ankara'da mübarek bir günde ilan edilen bu Meclisin aynı zamanda milli iradenin temsilini üslendiğini ve kurtuluşun önünü açtığını söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti: "Yeni Türkiye'yi ortaya çıkaran ikinci önemli vasıf, yeni Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde duran iktisadi bağımsızlığına, bir anlamda ekonomik gücüne sahip olmasıdır. Nitekim Gazi Mustafa Kemal, daha Cumhuriyeti ilan etmeden İzmir İktisat Kongresi'ni toplayarak yeni bir devletin ancak güçlü bir ekonomiyle onurunu koruyabileceğinin işaretini vermiştir ve milli iktisadın, milli ekonominin önünü açmıştır."
Cumhuriyetin yüzüncü yılında dünyanın en büyük 10 ekonomik gücü arasına girme vizyonunu ortaya koyarken, aynen kurtuluş yoluna çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü birilerinin realist bulmaması gibi, birilerinin bu vizyonu realist bulmayabileceğini, birilerinin erken bulabileceğini belirten Davutoğlu, ancak kararlılıkla bu yolda yürümeye devam edeceklerini bildirdi.
İngiliz ve Fransız güçlerinin yükselen yapılarıyla sömürge güçler olarak telakki edildiğini söyleyen Davutoğlu, "O sebepledir ki birçok ülkede sömürge yapılarının doğacağına, yaygınlaşacağına dair kanaat vardı. Ama Gazi Mustafa Kemal, geleceği gördü ve sömürge imparatorluklarının da sonunun geleceğini idrak ederek, tam bağımsızlık talep etti. Hiç bir şekilde manda yönetimine razı olmadı" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Ulu Önder Atatürk'ün taşıdığı vasıflardan bir diğerinin de "hayal ettiği, geleceğe dönük olarak milletine vadetmeye çalıştığı vizyonla tarihi realite arasında irtibat kurma kabiliyeti" olduğunu dile getirdi. Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Çok güzel vizyonlar geliştirebilirsiniz tarihi realiteyle alakalı, o temelde değilse bu vizyonlar hayata geçmez. Ya da tarihi realiteyi çok iyi okuyabilirsiniz ama zihninizde yeni bir ülke kurmak, yeni bir devlet kurmak, yeni biri dünya kurmak vizyonu yoksa o tarihi realite sizi tarihin mahkumu, esiri ve nesnesi kılar. Aslında bugün de birçok tartışmaların temelinde bu ayrım vardır. Vizyoner liderler, realiteden vizyona doğru yürürler, realiteyi unutmazlar ama vizyonu zihinlerinde tutarlar. O günlerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk Samsun'a giderken, yeni bir ülkeyi, devleti Cumhuriyet idealiyle zihninde taşırken, onun çağdaşı olan, çok iyi okumuş, tarihi realiyeti çok iyi bildiğini düşünen birçok aydın Amerikan mandasını teklif ediyorlardı. Görünüşte de realisttiler. 'Kazanılacağı belli olmayan bir istiklalin yolunda gitmektense geçici bir dönem mandaya razı olalım' diyen aydınlar vardı. Aynen ve benzer şekilde bugün realiteleri bu ülkeye mahkum kılarak, nesne olmamızı tahayyül edenlerin olduğu gibi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu realiteleri gördü ama şunu da biliyordu; önüne liderlik olarak çıktığı millet, tarihte hiç bir zaman edilgen bir nesne olmamıştı. Hep etken hep önce hep özne olmuştu. Onun için azla yetinemezdi. 'Realite ne diyorsa onu kabul edelim' diyemezdi. 'Tam bağımsızlık, tam istiklal' dedi ve yola çıktı. Bütün bu yaklaşım içinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin zihni, siyasi ve o siyaseti teminat altına alacak olan İstiklal Ordusu teşekkül etti."
Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu: "Üçüncü temel prensip ise muasır medeniyet seviyesine ulaşmak. Bu aynı zamanda şudur; muasır medeniyet seviyesine ulaşmak, uluslararası toplumda hakedilen onurlu yere sahip olmaktır. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti Devleti kısa bir sürede bağımsız bir devlet olarak o dönemlerde, o yıllarda çok zor olan uluslararası itibarını tahkim etme gücünü göstermiştir.
Şimdi bizim hedefimiz, Türkiye'yi ve Türkiye cumhuriyeti devletini dünyanın her yerinde temsil edilen, dünyanın her meselesine çözüm getirebilen, çevre ve komşu havzalarda etkinliği artan ama küresel alanda da hürmetle anılan bir ülke haline getirmek. Bunun da çok güzel işaretleri görülmektedir. İnşallah 1 Alalık'ta G-20 zirvesinin dönem başkanlığını alacağız. Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin dönem başkanlığını 1 yıl Türkiye üslenecek."
Türkiye'de az gelişmiş ülkelere ilişkin de toplantılar yapılacağını bildiren Davutoğlu, "Bir anlamda Türkiye dünyanın en zenginleriyle en mağdurlarını birleştirme, bir zeminde buluşturma kudretini de gösterecek" dedi.
‘TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ PARLAKTIR’ Davutoğlu, şunları kaydetti: "Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına giderken önümüzdeki yıllar parlak yıllardır. Çevremizde ateş çemberi olabilir. Dünya ekonomik krize girmiş olabilir. Birçok yerden karamsar tabloları içeren görüntüler geliyor olabilir. Ama bütün bu ateş çemberinin içinde demokratik Cumhuriyeti inşa ederek milli egemenliği hakim kılmış olan Türkiye, bütün bu ateş çemberinin içinde, küresel krizler içinde ekonomisini 4 misli büyütebilmiş olan Türkiye, küresel kriz esnasında bu krizin etkilenen tarafı, edilgen tarafı değil, krizi yönetebilen, krizin ötesini görebilen bir ülke olarak Türkiye'nin geleceği parlaktır."
Davutoğlu, konuşmasının sonunda Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle andığını belirterek, "Onların bize emanet bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti Devletini parlak bir geleceğe yürütme konusundaki kararlılığımızı teyiden ifade ediyorum" dedi.