-DAVUTOĞLU BRÜKSEL TEMASLARINI DEĞERLENDİRDİ BRÜKSEL (A.A) - 04.03.2011 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'deki son gözaltılarla ilgili "yargı bağımsızlığı içinde herhangi bir uygulama yapıldığında bunu Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin uygulamasıymış gibi veya basına yönelik bir baskıymış gibi yansıtılması modern hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmaz" dedi. Brüksel temaslarının ardından açılışa hazırlanan Türkiye'nin yeni AB Daimi Temsilciliği binasında basın toplantısı düzenleyen Davutoğlu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanı sıfatıyla Avrupa Konseyi-Avrupa Birliği üst düzeyli diyalog toplantısında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland ve AB Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile görüş alışverişinde bulunduğunu ve bunun ardından Ashton'la çalışma yemeğinde bir araya geldiğini anlattı. Avrupa Konseyi-AB diyalog toplantısının uzun bir aradan sonra Türkiye'nin dönem başkanlığında yeniden gerçekleştirildiğine dikkati çeken Davutoğlu, "Avrupa Konseyi dönem başkanlığımızda yeni getirdiğimiz perspektifle Avrupa Konseyi'nde bir reform gerçekleştirme iradesinin belki de en doğrudan yansıması olarak Avrupa Konseyi-AB ilişkilerinde bir inisiyatif almış bulunuyoruz. Bu inisiyatifin Türkiye'nin dönem başkanlığında alınmış olması ve Avrupa Konseyi-AB ilişkilerini yeniden tanzim edecek adımların atılmış olması Türkiye açısından son derece önemli bir gelişme olarak değerlendirilmelidir" şeklinde konuştu. Avrupa Konseyi-AB toplantısının ardından Ashton'la çalışma yemeğinde Türkiye'nin AB üyelik süreci ve ortak stratejik konuları ele aldıklarını anlatan Davutoğlu, vize konusunda AB İçişleri Bakanlarının 24 Şubatta aldığı kararın kendilerinde yarattığı "hayal kırıklığını" da muhatabıyla paylaştığını bildirdi. Genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu AB Komiseri Stefan Füle'yle kapsamlı bir görüşme yaparak AB süreci ve vize sorunuyla Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki gelişmeleri tartıştıklarını kaydeden Davutoğlu, içişlerinden sorumlu AB Komiseri Cecilia Malmström'le görüşmesinde ise vize konusunu ayrıntılı ele aldıklarını belirtti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Belçikalı mevkidaşı Steven Vanackere ile ise ikili konular dışında, 9-13 Mayısta İstanbul'da düzenlenecek "En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı" hazırlıklarını değerlendirdiklerini anlattı. Söz konusu konferansın en son 2002 yılında Belçika tarafından düzenlendiğini ve aradan geçen sürede koordinatörlüğün bu ülke tarafından yapıldığını belirten Davutoğlu, bu nedenle Belçika'nın tecrübesinden istifade etmek adına önemli bir temasta bulunduğunu dile getirdi. Vanackere'e yasal sürecin henüz sonuçlanmaması gerekçesiyle yaklaşık 5 aydır morgda tutulan 2 Türk kardeşe ait cenazelerin ailelerine teslim edilmemesinden duyulan rahatsızlığı de aktardığını ve hukuki sürecin Türkiye'de devam etmesi dahil bu konuda her türlü katkıya hazır olduklarını ilettiğini belirten Davutoğlu, cenazelerin daha fazla gecikmeden ailelerine verilmesi için bu konuyu yakından takibini ve gerekli girişimleri sürdüreceklerini ifade etti. -İFADE VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ- Soruları da cevaplayan Davutoğlu, Türkiye'deki son gözaltıları sadece Genişleme Komiseri Füle'yle kısa bir süre konuştuklarını söyledi. Davutoğlu, "Şunu açık bir şekilde ifade etmek istiyorum: Tabi ki Türkiye AB'ye tam üyelik entegrasyonu sürecinde olan bir ülke. Dolayısıyla her konu AB zemininde tartışılabilir. Bunda herhangi bir olağanüstülük yok. Bazen biz AB'ye eleştiriler yöneltebiliriz, bazen onlar kanaat sorabilirler. Karşılıklı bu konuları ele almamızda bir olağanüstülük yok" dedi. Fikir özgürlüğü ve basın özgürlüğünün Türk hükümeti ve toplumunun değer verdiği çok önemli ilkeler olduğunu Füle'ye de aktardığını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti: "Bu konudaki kararlı tutumumuz sürecek. Hatta Avrupa Konseyi'nde bu konuda çok ciddi adımlar attık. Biliyorsunuz geçtiğimiz sene Sayın Başbakanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) talimatı, hükümetimizin tasvibiyle bakanlığımız tarafından, fikir özgürlüğü söz konusu olan (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki) davalarda savunma yapmama kararı bile aldık. Bu çerçevede fikir özgürlüğü bizim için önemli ve hiçbir zaman taviz vermediğimiz bir ilkedir. Bunu Füle'ye de ifade ettim. Ancak demokratik toplumlarda onun kadar taviz verilmemesi gereken bir ilke de yargı bağımsızlığıdır. Yargı bağımsızlığı söz konusu olduğunda, süregiden soruşturmalarla ilgili bağlayıcı hüküm vermek doğru değil. Dolayısıyla yargı bağımsızlığı içinde herhangi bir uygulama yapıldığında bunu Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin uygulamasıymış gibi veya basına yönelik bir baskıymış gibi yansıtılması da modern hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmaz. Sayın Başbakanımız dün de vurguladılar. Bütün bu süreç bağımsız yargının aldığı kararlar etrafında yürütülmektedir. Herhangi bir şekilde hükümetimizin müdahil olması teorik olarak da mümkün değildir, pratikte de söz konusu değildir. Dolayısıyla bizim bu konudaki hassasiyetimiz ve ayrıca sivil demokratik yönetim anlayışının devamlılığı konusundaki hassasiyetimiz aynı ölçüde önemli değerlerdir. Tabi nihai noktada yargının sürecine ve sonuçlarına saygı duymak gerekir." -VİZE SORUNU- Dışişleri Bakanı Davutoğlu, AB'nin vize kararıyla ilgili bir soru üzerine Türkiye'nin ilkesel tutumunu "verdiğimiz sözün arkasında dururuz, muhataplarımızdan da verdikleri sözlerin arkasında durmalarını bekleriz ve herhangi bir ülkeden başka uygulamaya tahammül göstermeyiz" şeklinde özetleyerek vize konusunda da AB'nin diğer ülkelere yaptığı muamelenin Türkiye'ye de yapılmasını beklediklerini vurguladı. Bakan Davutoğlu, "Biyometrik pasaport dendi, 6 ay gibi kısa bir sürede biyometrik pasaporta geçiş sağladık. Geri kabul anlaşmasının tamamlanması gerekir dendi, tamamlandı. Entegre sınır yönetimiyle ilgili bir sürecin başlanması lazım dendi, bunu da başlattık. Dolayısıyla şimdi bizim beklentimiz geri kabul anlaşması sürecine paralel olarak vize serbestliğiyle ilgili müzakerelerin başlatılması konusunda (AB İçişleri Komiseri) Sayın Malmström'ün yetkilendirilmesiydi. Maalesef son AB Konseyi toplantısında bu karar çıkmadı. Vize diyaloğunun devamı kararı çıktı. Zaten biz vize konusunda AB ile temas halindeydik, bundan sonra da temaslarımız devam edecek, bu yeni bir durum değil. Ancak eğer bizim geri kabul anlaşmasıyla ilgili bir adım atmamız bekleniyorsa, aynen diğer ülkelerde olduğu gibi biz de AB'den özellikle vize serbestliği müzakereleri için yetki verilmesi hususunda net bir adım atmasını bekleriz" diye konuştu. Türkiye'nin bu tutumunu bugün görüştüğü AB yetkililerine tekrar anlattığını kaydeden Davutoğlu, Malmström'ün üye ülkeleri ikna etmek için "son derece iyi niyetli şekilde olağanüstü bir çaba gösterdiğini" fakat bu çabaların" bazı üye ülkelerin maalesef kendi taahhütlerine sadık kalmamalarını engelleyemediğini" söyledi. AB'yle vize uygulamalarının iyileştirilmesi konusundaki diyaloğun eskiden olduğu gibi devam edebileceğini fakat bunu geri kabul anlaşmasına paralel bir süreç olarak düşünmemek gerektiğini dile getiren Davutoğlu, Malmström'ün 24 Şubattaki AB kararının ardından yaptığı, Türkiye'den davet beklediği şeklindeki açıklamasının hatırlatılması üzerine şöyle konuştu: "Türkiye'ye gelmek isteyen herkes gelebilir. Biz kimseye vize uygulamıyoruz, Sayın Malmström'e hiç uygulamayız. Ama geldiği zaman ne konuşacağımızın standartları, kriterleri, Avrupalı tabirle temel benchmarkları (kıstasları) bellidir. O kıstaslar etrafında her zaman konuşmaya hazırız, hiçbir zaman kapıyı kapatmayız." Davutoğlu, rekabet faslının açılması konusunda bir önceki Belçika dönem başkanlığı sırasında önemli mesafe alındığını hatırlatarak bu müzakere başlığının kısa sürede açılışa hazır olacağı umudunu taşıdıklarını dile getirdi. Bakan Davutoğlu, "Ama Türkiye'nin AB'ye üyelik süreciyle ilgili artık çok daha ciddi adımlar atma ve ciddi kararlar alma vakti geldi. Bu bakımdan AB'nin artık çok daha kapsamlı bir değerlendirme yapmasını bekliyoruz. Yoksa her dönem başkanlığında bir fasıl açıldı mı açılmadı mı diyerek biz bu yolu yürüyemeyiz. Biz bu yola, sonunu görmek için çıktık, sürekli yerimizde saymak ya da sürekli yürümek için değil" şeklinde konuştu.