Davutoğlu: Her yol Mardin'den geçecek

Davutoğlu: Her yol Mardin'den geçecek
T24 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ekibiyle birlikte Mardin'e gitti, "dünyanın yeni düzeni"ni anlattı.Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “İçselleştirici, katılımcı, sentezleyici ve eşitlikçi bir uluslararası düzene ihtiyacımız var” dedi ve ekledi: “Mardin’in ruhu, Türkiye’nin ruhudur, Türkiye’nin ruhu da gelecekte uluslararası düzenin ruhunu, merkezini teşkil edecek”.Vatan gazetesinin haberine göre Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, aralarında büyükelçilerin de bulunduğu 50 kişilik grupla, ’İkinci Büyükelçiler Konferansı’na katılmak üzere Mardin’e gitti. Gezinin amacı ise geçen hafta Ankara’da yapılan Türkiye’nin tüm dünyadaki büyükelçilerinin katıldığı toplantıda değerlendirmenin yapılması ve bunun sonucunu Anadolu’ya anlatmak. Bunun için de Mardin seçildi. Davutoğlu, bunun nedenini açıklarken, Mardin’in sadece Türkiye için değil Ortadoğu ve dünya için önemli kültür hazinesi bir şehir olduğunu söyledi. Ve “Tarihi dokuyu mahafaza etmek, geliştirmek ve gelecek nesillere aktarmak bizim elimizde, bunun için tarihi dönüşüm geliştirmek lazım. Dışişleri Bakanlığı olarak iyi bir tanıtım strateji belirtmemiz lazım. Mardin gibi ülkemizin kültür hazinesi şehrimizi dünyaya tanıtacağız” dedi.Davutoğlu, daha sonra Mardin Artuklu Üniversitesi’nde düzenlenen ’Kadim kültürden evrensel düzene’ve ’Türkiye Ortadoğu ve Dünya’ konulu panelde konuştu. Davutoğlu, dünyanın yeni bir düzene ihtiyacı olduğunu söyleyerek başladı, “İçselleştirici, katılımcı, harmanlayıcı ve eşitlikçi bir uluslararası düzene ihtiyacımız var. Böyle bir düzeni de ancak kültürlerin derinliklerinde bulabiliriz” dedi. Davutoğlu, şöyle konuştu:İÇSELLEŞTİRMEK: Yeni düzen, içselleştirici bir düzen olmak zorundadır. Dışlayıcı olmamalıdır. Hiçbir ülkeyi, hiçbir kıtayı, rengi, ırkı dışlamamalıdır. Güney-kuzey, doğu-batı denklemlerine dayanmamalı, aksine bu denklemlerin hepsini içinde barındırmalıdır. Biz BM Güvenlik Konseyi üyesiz. Herkes orada temsil edildiğini hissetmelidir. Hiçbir grup orada dışlanmamalıdır. Bunun en çarpıcı örneği Türkiye’dir. Arap, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya bağlantılarımızı da inkar etmeyeceğiz. AB, NATO üyeliği, Asya’daki, Ortadoğu’daki bağlantılarımız birbirine zıt değil tam bir bütünlük oluşturuyor. Türkiye’den beklenti var. Sistemin eşitsizliğinden yakınanlar bir sesin kendisine sahip çıkmasını istiyor. Bu ses isteyerek Türkiye’ye bakıyor.KATILIMCILIK: 20’nci yüzyıl, Atlantik merkezli oldu. Ama küreselleşmeyle birlikte önümüzdeki yüzyılda katılımcı düzen gerçekleşebilirse ancak o zaman uluslararası bir düzen sağlanır. Türkiye, G-20 ülkesidir. Uluslararası sistemin eşitsizliğinden yakınanlar dönüp Türkiye’ye bakıyorlar. Onun için geçen yıl Başbakanımızın Filistin için haklı çıkışı bütün Ortadoğu’da yankı buldu. Ortadoğu’da herkes herkesle gerginken, biz Irak ve Suriye ile entegrasyon ilişkisine geçiyoruz. Biz geçtiğimiz ay Suriye ile 51 anlaşma imzaladık. Hedefimiz Mardin, Urfa, Gaziantep sınır şehirleri gibi köşeden kalmış şehirler olmaktan çıksın.SENTEZCİLİK: Hedefimiz insanlığın birçok birikimini bir araya getiren, onları bir sentez, bir harman halinde gören, yeni bir felsefi yaklaşımın sözcüsü olmak ve bu felsefi yaklaşımı dış politika alanına yansıtmak.EŞİTLİK: Kadim kültürden alması gereken bir başka ders, insanoğlunun eşitliğine dayanan bir sistem olması. Herkese insan olması nedeniyle değer veren ve herkesin birbiriyle etkileşerek, ancak birbiri üzerine hükmetmeyecek. Biz, içinden geldiğimiz tarihe güveniyoruz. Mardin’in ruhuna güveniyoruz.Neden Mardin?Davutoğlu, Mardin’i “medeniyetlerin hülasası olan şehir” olarak nitelendirerek şöyle konuştu: “Kökü sığ olanın gölgesi de sığ olur. Niçin çınarı seçmiş atamalarız. Çünkü kökü derindir, kolay sökülmez. Gölgesi geniştir. Mezhep, ırk, din dil ayrımı gözetmez çınar ağaçlarımız. Mardin’in kökleri de derinde olduğu için aynen ülkemiz gibi geleceği parlak. İnsanlığı bölenler çıktı, ama birleştirenler de çıktı. Bunlar da şehirlerdir. Şehir kültürünü benimseyenler hiçbir şehri tek etnisiteli çaba içine girmezler. Mardin bugüne kadar gelmiş şekliyle kadimin timsalidir. (Kadimin anlamı, başlangıcı herhangi bir hesapla tespit edilemeycek kadar eski olan) Hedefimiz Mardin’i tekrar bölgenin merkezi şehri durumuna getirmektir. Yani her yol Mardin’den geçsin, her kültür Mardin’e uğrasın, Her ticaret Mardin ile temas etsin istiyoruz. Dış politikamızda da, komşu ülkelerler strateji içide Şanlıurfa gibi Mardin’in de bütün ’Ortadoğu’nun kalbi olsun’ istiyoruz. Mardin organik ve organik olduğu içinde hijyeniktir.”Bakanı, 2 metrelik Necmettin karşıladıDışişleri Bakanı Davutoğlu, Mardin’de sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle Artuklu Oteli’nde bir araya geldi. Davutoğlu otelin girişinde görevli 2 metre 10 santim boyundaki Necmettin Aktay’la hatıra fotoğrafı çekti. Türkiye Necmettin Aktay’ı, ünlü modacı Cemil İpekçi’yle tanıdı. İpekçi, 3 çocuğunu okutmak için ’Yemekteyiz’ programına katılan ve otelde belboyluk yapan Necmettin Aktay’a Mardin’deki evini açmıştı.Tan memleket hasreti giderdiMüsteşar Yardımcısı Namık Tan (ortada), Mardinli. Gezide memleket hasretini de gideren Tan, esnafla bol bol sohbet etti. ABD ve İsrail’le ilişkilerde uzmanlığı bilinen Tan, Büyükelçi Nabi Şensoy’un istifasının ardından Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği görevine getirildi.Elçi: 'Amca kaç eşin var?', yanıt: 'Şehirliyim, tek eşliyim'Büyükelçiler, Mardin turunda vatandaşlarla sohbet etti; ilginç diyaloglar yaşandı. En ilginç sohbet ise, Latifiye Camii’nde yaşandı. Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcıları Namık Tan ve Hakkı Akil camii külliyesi içinde yer alan küçük bir çay ocağına girdiler. Burada oturan camii cemaatiyle sohbet sırasında yaşlı bir amcaya sordular: “Amca kaç eşin var?” Amca, hal hatır sorulmasından sonra gelen bu soruya şaşırdı, hatta biraz kızdı. Soruyu soran Akil’e “Ben şehirliyim. Elbette bir tane karım var. O senin söylediğin çok eşlilik şehirde olmaz” dedi.Mardinli Tan pişti yaptı, kebabı kazandıEski çarşıyı gezerken bir kahvehaneye giren tüm müsteşar yardımcıları bu kez de Mardinli gençlerle piştiye oturdular. Kendisi de Mardinli olan Tan’ın karşısına bir Mardinli genç oturdu. Karşı takımı ise müsteşar yardımcıları Hakkı Akil ve Selim Yenel oluşturdu. Sıkı pişti müsabakasının galibi ise Mardinliler oldu. Mardinli genç ile Mardin doğumlu Tan’ın galibetiyle sonuçlanan müsabakanın bedeli ise diğer 2 müsteşar yardımcısına bir Cartlak Kebabı olarak geri döndü.Suriye, yurtdışı mı?Büyükelçi Namık Tan, 78 yaşındaki Mehmet Emin Turan’a “Hiç yurtdışına çıktın mı?” diye sordu. Turan cevabı, hemen “Hayır” oldu. Sohbete dışardan katılanlar, “Ne yani Suriye’yegitmedin mi” sorusunu yönelttiler. Yanıt ilginçti: “Tabii gittim, Suriye’ye, orası yurtdışı mıdır, onlar da bizdendir.”Sare Davutoğlu, 1400 yıllık kiliseyi gezdiDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun eşi Dr. Sare Davutoğlu, çocukları 14 yaşındaki Mehmet ve 9 yaşındaki Hacer Bike ile kentte tarihi ve turistik yerleri gezdi. Kent merkezinde bulunan 1400 yıllık tarihi Kırklar Kilisesi’ni ziyaret eden Sare Davutoğlu ve beraberindekilere başpapaz Gabriyel Akyüz’den kilise hakkında bilgi aldı. Hıristiyanlık inanç ve ibadetleri hakkında bakan eşi Sare Davutoğlu’na bilgi veren başpapaz Gabriyel Akyüz, yazdığı Süryanilerle ilgili yazdığı bir kitabı hediye etti. Kilisede çocuklar Hacer Bike ile Mehmet Davutoğlu, fotoğraf çekti. Sare Davutoğlu, dilek mumlarının yanında bulunan yardım kutusuna para da attı. Başpapaz’dan Süryaniler’le ilgili geniş bilgi edinmek istediğini belirten Davutoğlu, özellikle kilise ile manastır arasındaki farkın ne anlamı olduğunu öğretmen anlamı ne olduğunu öğrenmek istediğini söyledi. Akyüz bunun üzerine “Manastırda sadece din adamlarına kendini adamış kişiler burada ibadet ederler ve evlenmezler. Kilise ise yine Hıristiyanlar’ın ibadet ettiği yerdir. Ancak manastır herkesin girebileceği bir ibadet ve eğitim yeridir” dedi.