DAVUTOĞLU: İSRAİL İLE BARIŞMA NİYETİMİZ VAR  İSTANBUL

-DAVUTOĞLU: İSRAİL İLE BARIŞMA NİYETİMİZ VAR  İSTANBUL - (A.A) - 25.12.2010 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''İsrail ile barışma niyetimiz var. Bütün ülkelerle barıştan yanayız'' dedi. Gazete köşe yazarlarıyla İstanbul'da bir araya gelen Davutoğlu, 2010 yılında diplomatik alanda meydana gelen gelişmeleri değerlendirdi. Davutoğlu, toplantıda ''Türkiye'nin İsrail ile barışmaya niyeti var mı? 26 Aralık Pazar günü İstanbul'a gelecek olan Mavi Marmara adlı gemiyi karşılayacak mısınız?'' sorusu üzerine şunları söyledi: ''İsrail ile barışma niyetimiz var. Bütün ülkelerle barıştan yanayız. Arabuluculuk yürüttüğümüz bir ülkeyle ilişkilerimizin kötü olmasını niye isteyelim. Karşıdan da aynı irade gelmeyince zorluk yaşıyoruz. Bizde irade var ama karşı tarafta irade oluşturmak çok zor. Yangın uçağı gönderme kararı iki dakika sürdü. İsrail'de benzer bir karar Türkiye'ye dönük alınması gerekseydi, koalisyon arasında günlerce tartışma çıkardı, tartışma basına sızardı, iş olmazdı. Herkesin sıkıntısı aynı. Öylesine bir koalisyon yapısı var ki, içlerindeki rekabet dışa karşı rekabetten daha çetin.  Uluslararası sularda Türk vatandaşları öldürüldü, bu gerçeği başka hiçbir şey örtemez. Türkiye'ye hiçbir suç yüklenemez.​​​'' Cenevre'deki görüşmelerin gizli kalması gerekirken iki saat içinde basına sızdığını dile getiren Davutoğlu, ''Niye yapıyoruz? Hem ilişkiyi korumak istiyoruz, hem de hakkımızı savunmak... Bu yardım sürecini fırsat bilerek yeni bir süreç başlattık, bir yere geldiğinizi düşünüyorsunuz, iki adım geri gidiyor. Eğer İsrail ile dostluğumuz sürecekse özür ve tazminattır bunun yolu.  Yarın İstanbul'a gelecek olan Mavi Marmara adlı gemiyi karşılamayacağını belirten Davutoğlu, gemiye yapılacak karşılama töreninin bir sivil toplum kuruluşu faaliyeti olduğunu ve o STK'nın bu faaliyeti özgürce yapabileceğini ifade etti. -''İRAN'IN NÜKLEER SİLAH SAHİBİ OLMASINI İSTEMİYORUZ'' Bugün köşe yazarlarıyla bir araya gelen Davutoğlu, ''Nükleer silah sahibi İran'a kesin olarak karşıyız'' diyerek şöyle devam etti:  ''Hiçbir ülkenin nükleer silahı olmamasını istiyoruz. Nükleer teknolojiye getirilen sınırlamaları ise güvenlik değil ekonomik sınırlama olarak görüyoruz. Nükleer silah güvenlik, nükleer teknoloji ekonomi meselesidir. İran'ın nükleer silah sahibi olmasını istemiyoruz, nükleer silaha sahip olacağı bahanesiyle başka ülkelerin nükleer teknolojilere sınırlama getirmelerine de karşıyız. Çünkü Türkiye ekonomisi büyüyor. 2 buçuk trilyon dolarlık GYSMH'yi hedefliyoruz ki ilk 10'a girelim. Bizde doğalgaz olmadığına göre, petrol de olmadığına göre geriye iki kaynak kalıyor. Yenilenebilir enerji ve nükleer enerji... Yenilenebilir enerjinin sınırı var. Nükleer enerji, teknolojiyi elde ettiyseniz en ucuz enerji.''  İran nükleer silah sahibi olacak diye nükleer teknolojiye ileri derecede sınırlamalar getirilmek istendiğine dikkati çeken Ahmet Davutoğlu, zaten gelişmiş ekonomiye sahip nükleer güçlerin bu alanda fiyatı kontrol altında tutarak, uluslararası ticarette haksız rekabeti de doğurabileceklerini kaydetti.   -''TÜRKİYE'Yİ, ULUSLARARASI SİSTEMİ RESTORE EDEN ÜLKELERDEN BİRİ HALİNE GETİRMEK İSTİYORUZ''  Davutoğlu, ''Bizim dış politikamızı Cumhuriyetin dış politikasına tepki olarak yorumlamak tarihi bilmemektir. Atatürk, Suriye ile Balkanlar'la, Azerbaycan'la paktlar teklif etmişti'' dedi. Tanzimat'tan bu yana Türkiye'nin restorasyon dönemleri yaşadığını, en son Soğuk Savaş başlarken güvenlik amaçlı restorasyon sonucu NATO'ya giren Türkiye'nin çok partili demokrasiye geçtiğini belirtti. ''Şimdi yaptığımız ise özgürlük ağırlıklı bir restorasyon ve AB referanslıdır'' diyen Davutoğlu, küresel siyasette görünür, etkin bir Türkiye için çalıştıklarını söyledi. Türkiye'yi uluslararası sistemi restore eden ülkelerden biri haline getirmek istediklerini belirterek ''Küresel uluslararası konjonktüre intibak sürecindedir, intibak etmekle yetinmeyip etkin bir Türkiye için çalışıyoruz'' diyen Davutoğlu, uluslararası restorasyonun merkezi ülkelerinden biri olmak istediklerini vurguladı. Davutoğlu, hem uluslararası kuruluşlarda artık çok sayıda Türkün yöneticilik yaptığını hatırlattı, hem de Türkiye'nin birçok önemli zirveye ev sahibi olmaya başladığını vurguladı. Davutoğlu, Türkiye'nin, Mayıs 2011'de "En Az Gelişmiş Ülkeler Zirvesi" düzenleyeceğini ve bunun BM Genel Kurulundan sonra dünyadaki en geniş katılımlı uluslararası toplantı olacağını bildirdi. Bakan Davutoğlu, grubun dönem başkanlığını seçimle kazanan Türkiye'nin düzenleyeceği zirvenin, dünyadaki eşitsizliğin, silahsızlanmaya ayrılan payların sorgulandığı, güneyin kuzeye karşı sesini yükselttiği bir toplantıya dönüşmesini amaçladıklarını kaydetti. -''BİZİM GELECEĞİMİZ AVRUPA'DA, AVRUPA'NIN GELECEĞİ BİZDE''- İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Soğuk Savaş döneminden devraldığı stratejik pozisyonları tahkim ettiklerini anlatan Davutoğlu, bunun başında Avrupa Birliği'nin (AB) geldiğini söyledi. AB üyelik müzakerelerinin ilerlememesinin vebalinin Türkiye'ye çıkarılmamasını isteyen Davutoğlu, bazı Avrupalı liderlerin engelleyici tutumuna işaret etti. Kıbrıs müzakerelerinde de son derece esnek tutum sergilemelerine rağmen, hem Rumların tutumundan hem de Avrupa'nın, Türkiye'nin dinamizmini gösterememesinden şikayet etti. Davutoğlu, ''Karşılıklı olmayınca dinamizm sonuç vermiyor. Yunanistan'la ilişki gelişiyor, Rusya ile gelişiyor, Suriye ile de hemen vizeyi kaldırıyorsunuz ama AB'de olmuyor bu ilerleme'' dedi. ''Toplumsal açıdan bıkkınlığımız olsa da kararlılığımızı sürdüreceğiz'' ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle devam etti: ''Bizim geleceğimiz Avrupa'da, Avrupa'nın geleceği bizde. Avrupa bizsiz, biz Avrupasız olamayız. Avrupa Konseyinde şu anda dönem başkanıyız. Avrupa Konseyi reform çalışmalarını tamamlayacağız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin reformu da buna dahil. En fazla dosya bizden, ama reformu da biz yürütüyoruz. AB'nin Avrupa Konseyinde bir üye olmasını istiyoruz.'' -''NATO'NUN CEPHE ÜLKESİ OLMAYIZ''- ''Eksen kayması'' tartışmalarına da değinen Ahmet Davutoğlu, NATO'da Türkiye'nin etkinliğinin on yıl öncesine göre daha fazla olduğunu, ama ''NATO'nun cephe ülkesi'' olmaya karşı çıktıklarını vurguladı.  NATO'nun hiçbir yerde ''cephe'' olmaması ve dünya barışını sürdürecek bir misyon üstlenmesi gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti: ''Bunu söyleyince niye eksen kaysın?'' diyen Davutoğlu, ''Bu ülkenin, birkaç yıl öncesine kadar, 60 yıl boyunca savunma harcamalarını eğitim harcamalarının üstünde tuttuğunu'' vurgulayarak, ''Tam NATO'dan kopmadan kendi ulusal çıkarlarınızı korumak için bir çabaya giriyorsunuz, birden iç kamuoyunda 'Türkiye sınavda' diye sözler ediliyor. Yorumların daha soğukkanlı olması gerek'' dedi. -ABD İLE İLİŞKİLER- ABD ile ilişkilerde 2011'de İran ve İsrail yüzünden türbülanslar yaşanabileceğini kaydeden Davutoğlu, müttefiklerle açık ve net konuşmaktan yana olduklarını ve Ankara-Washington arasında çok sayıda üst düzey temas gerçekleştiğini, en son ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile Washington'da yaptığı görüşmenin verimli ve dostça geçtiğini belirtti.  Dış politikanın restorasyonunda, çevre bölgelerdeki ilişkileri derinleştirmek ve kapsamını geliştirmeyi amaçladıklarını anlatan Davutoğlu, şimdiye kadar ilgilenilmeyen Afrika, Latin Amerika, Uzak Asya gibi bölgelere de yöneldiklerini belirtti. 2010'daki temas ve çalışmalarını özetlerken Davutoğlu, ''80 küsur dış ziyaret yaptım, 96 dışişleri bakanı ağırladım Türkiye'de. 81 dış ziyaretimin yüzde 56'sı Avrupa ve Kuzey Amerika'yadır. Yüzde 27'si Ortadoğu, yüzde 17'si Asya, yüzde 5 de Latin Amerika ve Kuzey Afrika'yadır. Türkiye'yi ziyaret edenlerin yüzde 31'i Asya, yüzde 28'i Avrupa ve Kuzey Amerika, yüzde 26'sı da Ortadoğu'dan gelen bakanlar." Türkiye'deki siyasi istikrarın dış politikadaki yoğun koordinasyon başarısında en büyük faktör olduğunu belirten Davutoğlu, ''Sayın Başbakanımızın sekiz yıldır bu görevde olması bir kültür oluşturmuştur. Dış politikayı ilgilendiren meselelerde, bakanlıklar arası çok yoğun bir koordinasyon var. Türk dış politikasının başarısı tam da buradadır, müthiş bir koordinasyon vardır. Diplomatlarımızın motivasyonu en üst düzeyde. Bir soru üzerine, ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerinin sızmasında ABD kaynaklı bir komplo görmediğini belirten Davutoğlu, ''Bir devletin görebileceği en büyük itibar kaybı budur'' diyerek, ABD'nin bunu yaptığına ihtimal vermediğini söyledi. İsrail'in suçlanması konusunda da ''Spekülasyon yapmak istemediğini'' belirten Davutoğlu, en fazla yazışmanın gerçekleştiği ikinci merkezin Ankara olduğunu, bunun da Türkiye'nin dünyadaki rolünü gösterdiğini kaydetti.