”Davutoğlu, 'Kız öğrencilere yatırım yapamıyoruz, ilerde evlenir, çoluk çocuğa karışır' demişti!..”

”Davutoğlu, 'Kız öğrencilere yatırım yapamıyoruz, ilerde evlenir, çoluk çocuğa karışır' demişti!..”

Reçel adlı blogda “Feyza” adı altında yayımlanan “Anlattığın Benim Hikâyem Değil” başlıklı yazıda, AKP’nin başörtülü seçim kampanyasını eleştirildi. Yazıda, “AKP reklamındaki o ‘uzun mücadelelerden sonra’ ifadesinin altını dolduramıyor. Zira başını DA örten kadınlar, sadece ikna odalarında mücadele vermediler. Biz üniversite kapısında bizi eve göndermek isteyen İslamcı erkeklere karşı da mücadele verdik” ifadesi kullanıldı.

İsim verilmeden ancak “şimdilerde başbakan olan bir akademisyen” ifadesiyle ima edilen Ahmet Davutoğlu ile geçen bir diyalog da şöyle aktarıldı:

“Ben üniversiteden sonra akademik kariyere devam etsem mi diye düşünürken, şimdilerde başbakan olan bir akademisyenin, ‘kız öğrencilere yatırım yapamıyoruz, ilerde evlenir, çoluk çocuğa karışır, verimli bir akademik çalışma yapamaz’ yorumlarına maruz kaldığımı dün gibi hatırlıyorum.” 

recel-blog.com adresinde yayımlanan yazısının bir kısmı şöyle: 

Anlattığın Benim Hikâyem Değil

AKP’nin 40 saniyelik reklam filminden bahsediyorum. Filmdeki oyuncu, 90’larda İmam Hatip’ten mezun olmuş bir kadını canlandırıyor. Kadın katsayı engeline rağmen başarılı olmuş, üniversiteyi kazanmış, lakin ikna odası engeline takılıp ‘evine’ dönmüş. Sonra ne mi olmuş? AKP, beyaz atıyla gelmiş, yasağı kaldırmış, hayat bayram olmuş. Onlar konuşmuş, AKP yapmış.

(...)

Başörtüsü yasağı, Şubat 97’de başlamadı, çok daha uzun bir tarihi var. Başını örten kadınların kızları olarak ve başını örten kadınlar olarak çok katmanlı ayrımcılıklar yaşadık. Hayatlarımız başımızdaki örtü üzerinden şekillendirildi, zamanımız daraltıldı, düz yolu bırakıp dar patikalardan dolaştık. Birçok kadın eğitim ve iş hayatından dışlandı, dünya düzeninin “bir şey yap ki bir şey ol” çağrısına karşılık veremediğini hissetti. Birçokları evlerinde ya da bulabildikleri başka alanlarda üretken olmaya çalıştılar. Ya da daha önce Huri’nin yazdığı gibi hayatları üniversite kapısında ikiye bölündü.

(…)

Elbette bu analizlerin hiçbiri, AKP reklamındaki o ‘uzun mücadelelerden sonra’ ifadesinin altını dolduramıyor. Zira başını DA örten kadınlar, sadece ikna odalarında mücadele vermediler. Biz üniversite kapısında bizi eve göndermek isteyen İslamcı erkeklere karşı da mücadele verdik. Ben üniversiteden sonra akademik kariyere devam etsem mi diye düşünürken, şimdilerde başbakan olan bir akademisyenin, ‘kız öğrencilere yatırım yapamıyoruz, ilerde evlenir, çoluk çocuğa karışır, verimli bir akademik çalışma yapamaz’ yorumlarına maruz kaldığımı dün gibi hatırlıyorum.

Yazının tamamını okumak için tıklayın