Başbakan Ahmet Davutoğlu, olası seçim hükümetinde yer alacağını açıklayan HDP’nin yanı sıra bu hükümete katılmayacaklarını belirten MHP ve CHP’li vekillere de bakanlık teklifi götüreceğini açıkladı. "Partilerle ilgili olarak o partinin sayısal temsil oranlarıdır" diyen Davutoğlu, "O milletvekilleri, kendileri nasıl karar alırlar, partileri ile nasıl istişare ederler, o beni ilgilendiren bir husus değil. Ben en doğru adaylara, en doğru bakanlıkları teklif etmeyi bir sorumluluk olarak görürüm" ifadelerini kullandı.
Hürriyet'ten Rıza Özel'in haberine göre, Alevi Kültür Dernekleri’ni ziyareti sonrası Medya İhtisas Gazetecileri Federasyonu’nda basın toplantısı düzenleyen Davutoğlu şunları söyledi:
“Erken seçim hükümeti için bir görevlendirme Cumhurbaşkanı’nın takdiridir. Bana görev tevdi edilirse, Anayasa’nın ruhuna bakarım. Herkes Anayasamıza uyulması çağrısında bulunuyor, özellikle Cumhurbaşkanımıza hitaben bu çağrılar çok yapılıyor. Ben şu andaki sistem içerisinde Anayasa ne diyorsa onu yaparım. Anayasa’nın 114 ve 116’ncı maddelerinin uygulaması açıktır. Görevlendirilen başbakan adayı Meclis Başkanı’ndan oranlara göre bakanların sayılarını aldıktan sonra görevlendirme yapar ve kişisel olarak teklif eder. Orada parti grubuna teklif götürür diye bir şey yoktur. O kişiler teklifi kabul eder veya etmez. Bu millete 2 ay değil 2 dakika bile bakan olarak hizmet etmek büyük bir onurdur. Hele hele böyle kritik bir dönemde bakanlık görevi üstlenmek milli bir vazifedir. Kabul etmeleri kendileri için de bir şereftir. Etmemeleri halinde yerlerine ehliyetine güvendiğim ve hiçbir zaman da siyasi bir hesap yapmadan karar vereceğim bakanları atar ve Cumhurbaşkanımızın onayına sunarım. Burada hiçbir anayasa dışına çıkan husus yoktur. Umarım herkes bu ulvi ve milli görev için elini taşın altına koyar.
Bütün partilerin kendi iç işleyişlerine saygı duyarım. Onların iç işleyişlerine de karışmam. Ama Anayasa bunu söylüyorsa, her şeyden üstündür. Hepimiz varolan sistemi savunuyorsak. Bu sistem ne diyorsa, o olacak. O sistem gereği de muhattaplarımıza, muhattaplarımız burada tek tek milletvekilleridir. Partilerle ilgili olarak o partinin sayısal temsil oranlarıdır. O milletvekilleri, kendileri nasıl karar alırlar, partileri ile nasıl istişare ederler, o beni ilgilendiren bir husus değil. Ben en doğru adaylara, en doğru bakanlıkları teklif etmeyi bir sorumluluk olarak görürüm. Önümüdeki 2.5 ay kısa gibi görünüyor ama çok kritik bir dönem. Terörle mücadeledevam ediyor, dünya ekonomik olarak bunalımdan geçiyor. Böyle bir dönemde tek taraflı bakış açılasına izin vermem, doğru olan neyse onu yaparız. Dolayısıyla bütün partilere bana verilen oran doğrultusunda teklifte bulunurum. Evet veya hayır demek onlara kalmış.
(AK Parti’nin 3 dönem kuralıyle ilgili) Felsefi yaklaşım itibarıyla doğru bir ilke olduğunu hep kabullendik ama bu sefer özel bir durum hasıl oldu. Çok kısa bir sürede 2 ayda, 3-4 ayda bir dönem bitmiş oldu. Bunu dönem olarak saymak, bazı arkadaşların tam da siyasete girmiş ve 2 dönemdir tecrübe edinmiş arkadaşların birikimlerini kullanmak bakımından zorluklar doğurur. Dönem olarak saymamak da bu sefer 3 dönemi doldurmuş olan arkadaşların hakları bakımından yanlışlık olur. Bir heyet oluşturduk, bir tüzük heyeti, son MYK’da. Tüzük heyetinde bu konuda çalışma talimatı verdim. Sadece bu değil, başka değişikliklerin olmasını da planlıyoruz.
Sayın Kılıçdaroğlu’na görevin verilip verilmemesi hususu ise Cumhurbaşkanımızın takdiridir. Bana verilen görev bir hükümet kurmaktı, elimden geleni yaptım ve hiç vakit kaybetmeden de Cumhurbaşkanımıza görevi iade ettim. Ondan sonrası, Sayın Cumhurbaşkanımızın, diğer parti liderlerinin hükümet kurup kurmama imkanlarına göre yapacağı bir değerlendirmedir.