T24 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, başından itibaren Mısır halkının demokratik taleplerini desteklediklerini belirterek, “Bugünkü yönetimle siyasi dönüşüm mümkün değil, mevcut yapı çağdaş taleplere yanıt veremiyor” dedi. Bakan’a göre Mısır’ın geleceği açısından halihazırda en önemli nokta, halk ile ordunun karşı karşıya gelmemesi. Radikal gazetesi yazarı Erdal Güven'in "Davutoğlu: Mısır'da 'en ileri, en net' pozisyonu Türkiye aldı" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Davutoğlu, daha ziyade ‘Mısır konuşmak üzere’ gittiği Katar dönüşü uçakta sorularımızı yanıtladı. Söyleşinin ağırlıklı bölümünü de ‘Mısır’ oluşturdu.
Bakan sözlerine medyaya sitemle başladı. Belli ki Mısır’da olanlar karşısında Türkiye’nin geç ve edilgen tutum aldığına ilişkin yorumlardan rahatsız olmuş; hem kendisine hem hükümete haksızlık edildiği kanısında: “Daha olayların başında çıkıp dedim ki, ‘Mısır halkının demokratik talepleri, en doğal haklarıdır.’ Sonra da demokrasi ve özgürlüğe vurgu yaptım. Mısır’da duyuldu sözlerim, Türkiye’de duyulmadı!”
Bakan, Başbakan Erdoğan’ın Mısır’a ilişkin kapsamlı değerlendirmeyi Meclis’te ve geçen salı günü yapmasının da rastlantı olmadığını söyledi. “Mekân ve zamana dikkatinizi çekerim. Başbakan, demokrasinin, halk iradesinin çatısı TBMM’den ve tam da 1 milyon insanın toplanacağı gün verdi mesajını. Gereken her şeyi söyledi. Bugüne kadar dünya genelinde alınmış en ileri, en net pozisyondu bu. Daha fazlası, diplomasi mantığına uymaz.”
Davutoğlu’na göre şu an Mısır için Türkiye dışında kılını kıpırdatan başka bir ülke de yok. “Herkes evinde oturdu. 10 gündür hiçbir bakan bir yere gitmedi. İstişare bile yok. Başbakanımız hariç hiçbir lider açıklama yapmadı. Şu an bile herkes önünü görmeye çalışıyor. Oysa Türkiye risk aldı. Ama ilkesel bir tavır aldığı için Mısır’da ne olursa olsun zor duruma düşmeyiz.”
Peki, Mısır’ın yakın geleceğini nasıl görüyor Davutoğlu? “Şiddete başvurulmadıkça sorun yok. Ama en önemlisi şu: Ordu ile halkın karşı karşıya gelmemesi lazım. İkincisi, kamu düzeni bozulmamalı, otorite boşluğu oluşmamalı. Dönüşüm yapalım derken kurumları tasfiye etmek suretiyle kargaşaya davetiye çıkarılmamalı. Irak’taki hata (ordunun ve bazı kurumların lağvedilmesi) tekrar edilmemeli. Zaten muhalefet de devrim değil, evrim istiyor. Tabii ki şu da var: Bu geçiş sürecinin sağlıklı biçimde yürütülebilmesi için halkın iradesi, yönetime yansımalı. Mesele tek bir kişiden ibaret değil. Bugünkü yönetimle, siyasi dönüşüm olmaz. Mevcut yapının çağdaş taleplere yanıt veremediği ortada. İnsanlık bir yöne giderken Arap halkları başka bir yöne gidemez. Kaldı ki bu dönüşüm Mısır’ı zayıflatmaz, güçlendirir.”
Davutoğlu, Mısır’da olup bitenlerin, tarihi bir fırsat da oluşturduğunu belirtiyor: “İki kötü sınav verildi daha önce. İlki 90’larda Cezayir’de. Doğu Avrupa’ya hak görülen demokrasi Kuzey Afrika’ya görülmedi. İkincisi 2005’te Filistin’de Hamas’a karşı. Adil bir seçimle işbaşına gelen Hamas’a şans tanınmadı. Şu anda üçüncü demokratik dalgayla karşı karşıyayız Ortadoğu’da. Bu kez fırsat kaçırılmamalı. Demokrasi sancılı bir süreçtir. Muhalif Arap siyasi grupların da basiretli davranması gerekiyor. Bunlar sağlanırsa halklar otoriter rejimler ile radikalizm arasında bir tercih yapmak zorunda kalmaz.”
Bu noktada Bakan’a, Muhammed el Baradey ve Müslüman Kardeşler’e dair görüşlerini sorduk.
El Baradey: Uluslararası saygınlığı var. Atom Enerjisi Kurumu Başkanı olarak iyi bir performans sergiledi. Ve şu süreçte üstüne düşeni yaptı. Doğru mesajlar veriyor. Kaybedecek bir şeyi yok, üç günlük iktidar peşinde değil. Bu kritik dönemde önemli bir rol oynayabilir.
Müslüman Kardeşler: Toplumsal tabanı çok güçlü. Ve şu an şiddeti siyasal yöntem olarak benimsemiş değil. Zaten seçimlere de katılıyorlar. Bir demokrasi pratikleri oluştu. Barışçıl çizgiyi sürdürmeleri lazım. Devlete, kurumlara ve demokrasiye sahip çıkmalılar.
Bakan, Mısır’da muhalefetin tek bir lider ya da partiye indirgenemeyecek kadar geniş tabana yayıldığına dikkat çekerek şunları ekledi: “Şimdi birlikte hareket etme zamanı.”
Batılılaşma, önce Mısır’da başladı
Birkaç develiden hareketle Mısır halkını hakir görenler var. Halbuki Osmanlı’da Batılılaşma Mısır’da başladı. Avrupa’ya giden ilk öğrenciler Kahire’dendi. Mısır’ın modernleşme tecrübesi ve İslam toplumları üzerindeki etkisi de çok güçlüdür. El Ezher’in sembolik gücü kıyaslanamaz. Ortadoğu’nun belkemiğidir Mısır. Ordusu ulusal kimliği olan ender ülkelerdendir. Bizdeki gibi halkın her kesiminden asker alır.
Karneyi seçimde halk verecek
Davutoğlu’na, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun kendisine verdiği ‘karne’yi nasıl bulduğunu da sorduk: “Bize karneyi sadece iki merci verebilir Millet ve tarih. Millet kısa vadede, seçimle; tarih ise uzun vadede, zamanın sınavından geçirerek... Milletin karnesi hazirandaki seçimle herkesin eline verilecek. Tarihin karnesine gelince… Herkes elini vicdanına koysun ve 9 yıl öncekiyle bugünkü Türkiye’yi kıyaslasın.”