Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "Bir seçim kazanmak için Kırmızı Bültenle aranan Osman Öcalan'ı TRT’ye çıkarmakta, terörist başı Abdullah Öcalan’dan mektup getirtmekte beis görmeyenlerin, terör iddiasıyla milyonlarca vatandaşın oylarına lanet okuyarak parti kapatmaya yönelmesi, terörle mücadele hedefinden daha çok siyaseti dizayn etme hedefine yöneliktir" diye konuştu
Davutoğlu, parti Genel Merkezi'nde haftalık gündemi değerlendirdiği basın toplantısı düzenledi. Meclis'e getirilen fezlekelere ilişkin "Siyasal hakların garantisi, seçim güvenliğinin garantisini gerektirmektedir. Seçim sandığının namusu korunmadıkça, siyasal hakların pratik bir değeri kalmayacaktır" dedi.
Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Nihayet insan hakları eylem planının samimi bir içerik taşıması için bu planda sivil ve siyasal hakların garanti edildiğini gösteren kesin taahhütlerin yer alması gerekir. Siyasal hakların garantisi, siyasi partilerin ifade ve örgütlenme hürriyetleri üzerindeki baskı ve sınırların ortadan kaldırılmasıyla mümkündür. Siyasi partiler üzerindeki en önemli baskı aracı, keyfi olarak harekete geçirilen parti kapatma yaptırımıdır. Bir seçim kazanmak için Kırmızı Bültenle aranan Osman Öcalan'ı TRT’ye çıkarmakta, terörist başı Abdullah Öcalan’dan mektup getirtmekte beis görmeyenlerin, terör iddiasıyla milyonlarca vatandaşın oylarına lanet okuyarak parti kapatmaya yönelmesi, terörle mücadele hedefinden daha çok siyaseti dizayn etme hedefine yöneliktir. Böylece güç sahipleri, kendi güçlerini pekiştirmek için ihtiyaç duydukları siyaset mühendisliğini parti kapatma yaptırımı aracılığıyla gerçekleştirmektedir.
Öte yandan siyasal hakların garantisi, dokunulmazlık güvencesinin de güç sahiplerinin bir silahı olmaktan çıkarılmasını gerektirir. Planda böyle bir taahhüdün yer alacağını beklemek, içinde bulunduğumuz şu günlerde pek mümkün değildir. Çünkü iktidar bloğu, Meclis kompozisyonunu değiştirmek amacıyla çok sayıda milletvekilinin dokunulmazlık güvencesini kaldırmaya hazırlanmaktadır. Nihayet siyasal hakların garantisi, seçim güvenliğinin garantisini gerektirmektedir. Seçim sandığının namusu korunmadıkça, siyasal hakların pratik bir değeri kalmayacaktır. Seçimlerin güvenliği, Yüksek Seçim Kurulu’nun bağımsız kılınmasıyla mümkün olabilir. Oysa Yüksek Seçim Kurulu da yargı organı gibi bağımsızlığını kaybetmiş bir organdır.
Bu bağlamda 2016-2018 yılları arasında bir disiplin soruşturması dahi geçirmeksizin hukuk devleti, anayasanın üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ilkeleriyle sanığın masuniyeti karinesi, savunma hakkı, hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakları ihlâl edilerek OHAL KHK'larıyla ihraç edilen kamu görevlilerine şu imkanlar sağlanmalıdır: Süratli bir biçimde adil yargılanma hakkı tanınmalıdır. Bu yargılamanın anlam ifade etmesi, yargının bağımsızlığının garantisiyle mümkün olacaktır. Bağımsız bir yargı kuruluşunda adil yargılanma hakkı teminat altına alınarak; yapılacak bir yargılama süreci neticesinde kamu görevinden ihraç edilenlere masumlarsa aklanma imkanı sunulmalıdır. Aklandıklarında tüm özlük hakları iade edilerek maddi ve manevi zararları tazmin edilmelidir. (ANKA)