Davutoğlu, seçim kampanyası sürerken hangi uçak, helikopter ve araçları kullanıyor?

Davutoğlu, seçim kampanyası sürerken hangi uçak, helikopter ve araçları kullanıyor?

Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçim kampanyasını devlet imkanlarına sahip olmanın sağladığı bir avantajla yürütüyor, bu sayede rakiplerine karşı önemli bir üstünlük sağlıyor. Davutoğlu, gideceği yerin yakınlığı ve havaalanı durumuna göre devletin zirvesi için tahsis edilmiş olan uçak ya da helikopter havuzundan yararlanıyor.

Hürriyet'te yer alan habere göre, uçaksa çoğunluk Gulfstream G550 tipi jet uçağını, yakın kentler arasındaki intikallerde ise Başbakanlığa tahsis edilmiş 14 kişilik Sikorsky S-92 tipi VIP helikopteri kullanıyor. Ayrıca gittiği ilin havaalanı merkezden uzaktaysa, kente intikalinde de bu helikopterleri kullanabiliyor.

Gittiği her kentte Davutoğlu’nu 0002 plakalı resmi bir Başbakanlık makam aracı, yine Başbakanlığa ait bir otobüs ve ayrıca partiye ait “AK” plakalı bir seçim otobüsü bekliyor. Duruma göre bunlardan yararlanıyor. Böylelikle bir gün içinde gerektiğinde üç ayrı kentte miting yapabiliyor.

Davutoğlu’nun seçim çalışmalarında vergi mükelleflerinin karşıladığı devlet imkanlarından nasıl yararlandığını gösterebilmek için Doğan Haber Ajansı’nın haberlerini esas alarak Başbakan’ın tek bir gününü örnek olarak büyüteç altına yatıralım.

 

1 günde 3 miting

 

Davutoğlu, 13 Mayıs Çarşamba günü NATO toplantısı için bulunduğu Antalya’dan saat 12.15’te resmi uçakla Afyonkarahisar-Kütahya arasındaki Zafer Havaalanı’na hareket etti, buraya 12.50’de indi. Başbakan, saat 13.00’te helikopterle Kütahya Dumlupınar Stadyumu’na doğru havalandı ve 10 dakika sonra futbol sahasına indi. Buradan seçim otobüsüyle miting alanına hareket etti ve 13.40’ta mitinge başladı. Davutoğlu, 14.12’de konuşmasını bitirip valiliğe hareket etti, 15.10’da valilikten çıkıp seçim otobüsüyle stadyuma döndü ve 15.30’da helikopterle Uşak’a hareket etti.

Davutoğlu’nu getiren helikopter saat 16.00’da Uşak’ın 1 Eylül Stadyumu’na indi. Uşak mitingi 16.15’te başladı ve 45 dakika sürdü. Bu ilde valilik ziyareti yapılmadı. Davutoğlu, seçim otobüsüyle Uşak Havaalanı’na geçti ve buradan helikopterle Denizli’ye hareket etti. Saat 18.35’te Denizli Doğan Seyfi Atlı Stadyumu’na indi Başbakan. Tam 10 dakika sonra Denizli miting başladı ve bir saate yakın sürdü. Burada da valiliğe gitmedi. Başbakan, daha sonra helikopterle Denizli’nin Çardak Havaalanı’na geçti ve saat 21.25’te de resmi uçakla İstanbul’a hareket etti.

Böylelikle bir güne üç miting sığdırabildi. Örneğin 21  Mayıs günü de Sinop, Tokat ve Amasya gezilerini bir güne sığdırabildi. Buna benzer sayısız örnek verilebilir geride bıraktığımız haftalardan.

 

Valiye ziyaret sırrı

 

Burada ilginç bir nokta var. Davutoğlu, bazı ziyaretlerinde valiliğe de uğrayarak ilin valisine makamında bir ziyaret yapıyor. Ancak bazı durumlarda valilik ziyaretine gitmediği de oluyor. Valilik ziyaretlerine gidişte genellikle resmi araçları kullanıyor Başbakan. Ama seçim meydanına gidişlerde muhakkak partinin taşıtlarına biniyor.

Valiliğe uğramak, o ile gidilmesine resmi bir çalışma ziyareti niteliği de kazandırmış oluyor. Peki bu şekilde bir başbakanın seçim çalışmaları için resmi uçak, helikopter ve makam aracı kullanması yasalara uygun mu? Bu, her seçim döneminde gündeme gelen, şikâyetlere yol açan, hukukçuları da bölen ezeli bir tartışma konusu.

 

Mevzuatta çelişkili tablo

 

Mevzuata baktığımızda şunu görüyoruz: Yüksek Seçim Kurulu’nun 3 Mart 2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 7 Haziran seçimlerinin esaslarına ilişkin kararı bu konuyu 298 sayılı Seçim Kanunu hükümleri çerçevesinde düzenliyor.

YSK, bu kararında önce yasanın 62’nci maddesinde sayılan görevlilerle ilgili sınırlamaları hatırlatıyor. İlgili yasanın 62’nci maddesinde sayılan görevliler şunlar: “Devlet, katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyelerle bunlara bağlı daire ve müesseselerde... diğer kamu tüzel kişiliklerinde memur ve hizmetli olarak çalışanlar...”

YSK daha sonra bu durumda olanların aynı yasanın 63’üncü maddesi çerçevesinde “her türlü araç, gereç ve imkanlarını siyasi bir partinin veya bağımsız bir adayın emrinde veya herhangi bir siyasi veya propaganda faaliyetinde çalıştırmalarının, kullanmalarının yasak olduğunu” hatırlatıyor. O zaman ilk bakışta hiçbir devlet memurunun seçim çalışmasında görev almaması gerekir, öyle değil mi?

Oysa aynı YSK kararı başka bir bölümünde, 28 Mayıs günü yani bundan 4 gün sonra başlayacak olan propaganda yasakları çerçevesinde yasanın 65’inci maddesini hatırlatıyor:

“...Başbakan ve bakanlarla, milletvekilleri, yurt içinde yapacakları seçim propagandası ile ilgili gezileri makam otomobilleri ve resmi hizmete tahsis edilen vasıtalarla yapamazlar.”

 

‘Etik açıdan eksik rekabet’

 

Bu durumda başbakan ve bakanlarla ilgili yasak 28 Mayıs sonrası başlatılmış oluyor. Ama bir görüşe göre, pekala yasanın 62 ve 63’üncü maddelerinden yola çıkıldığında son 10 günlük seçim yasakları dönemi öncesinde de memurlar açısından benzer yasakların, sınırlamaların geçerli olması gerekiyor.

Hukuken hangi görüş geçerli olursa olsun, etik açıdan bakıldığında uygulamanın iktidarda olanları rekabet koşulları açısından rakiplerine karşı her zaman ayrıcalıklı bir duruma getirdiği aşikar. Üstelik Başbakan Davutoğlu bu kampanyayı benzer imkanlara sahip olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da aktif katılımı ve desteğiyle yürütüyor. Yani, eksik rekabet koşulları, eşitsizlik daha da derinleşiyor...