Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin çatışmaların yaşandığı Irak'ta Sincar dağlarına havadan malzeme yardımı yapıldığını açıkladı.
NTV canlı yayınına katılan Dışişleri Bakanı Davutoğlu Oğuz Haksever’in sorularını cevapladı. Gündeme ilişkin konuların yanı sıra, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Servet Yörük ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la durum değerlendirmesi yapmak için bugün dışişleri konutunda yaptıkları toplantı hakkında da konuştu. Toplantının olağanüstü bir yönünün olmadığını belirten Davutoğlu şunları söyledi:
“Yezidilerle ilgili çok büyük bir trajedi başladı. Dün itibarıyla Şırnak Valisiyle irtibat kurdum. Bazı Yezidilerin Türk sınırına doğru geldiği ve içeri alınmadığı yönünde istihbarat geldi. Aradım ama tek bir Yezidi kapıda bekletiliyor değil.”
“Irak’ta insani operasyon yürüten tek ülke Türkiye. Şincar dağlarına bizim verdiğimiz malzemeler havadan atıldı. Öyle bir hava yaratılıyor ki sanki Türkiye Yezidileri dışlıyor. Oysa tam tersi.
Şu ana kadar Türkmenlere 100 bin gıda paketini aşan yardım malzemesi gitti. Bu büyük bir organizasyon gerektiriyor. Çünkü bölgede her yer hareketli. Tek bir nokta değil.”
“IŞİD dediğimiz yapı radikal, terörize gibi bir yapı olarak görülebilir. Ama oraya katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar öfkeler büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu. Eğer Irak’ta Sünni Araplar dışlanmamış olsaydı böyle bir öfke birikmesi olmazdı. Eğer Beşar Esad’a “yüzde 12’lik bir etnik yapı ülkeyi yönetmesin bu ülke hepinizin” dediğimizde dinlenseydi bunlar yaşanmazdı. IŞİD öfkeyle büyüyen bir tehdit ama işin özünü unutmamak lazım.”
Irak ordusunun terk ettiği silahları görmeyip de Türkiye IŞİD’e yardım ediyor diyorlar. IŞİD Türkiye’den destek alıyor diyenler haindir. En büyük ihanet Türkiye’yi bu örgüt yapısıyla yan yana zikretmektir. Bu bir akıl tutulmasıdır. Feveran içerisindeyim. Hiçbir dönemde böyle bir muhalefet anlayışı olmadı Türkiye’de. Biz o rehinelerin tek bir saç telinin güvenliğini düşünürken nasıl bir sorumsuzluktur ki rehinelerimizin can güvenliğini tehdit edecek bir tartışmayı başlatabilirler.
“Önce dediler ki Ramazan bayramından önce rehineler bırakılacak. Sonra prestij olsun diye seçimden önce bırakılacak. Kılıçdaroğlu’nun buna aklı yetmez bunları başkaları ona söyletiyor.”
“Ben o konsolosu alnından öperek uğurladım. Ben uğurladım. Hiç kimse onların derdiyle benim kadar hemhal olmamıştır. Benim onların kaderleriyle aileleriyle nasıl ilgilendiğimi bilirler. Ben bazen rastgele bir odaya girer ara sorarım. Evlenmişse damatsa arar kızımıza nasıl davranıyorsun diye sorarım. Dışişleri bir aile. Bir aileyiz biz.”