Davutoğlu: Suriye misillemeyi zihninden dahi geçirirse...

Davutoğlu: Suriye misillemeyi zihninden dahi geçirirse...
Davutoğlu, Suriye krizinin çözümü konusunda barışçı yöntemleri deneyen ilk ülkenin Türkiye olduğunu belirterek, aslında rejimin muhalefete imkan tanıması yönünde 10 yıla yakın çalıştıklarını, kriz başladıktan sonra da henüz hiçbir uluslararası girişim yokken hem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hem de kendisinin bir yıl boyunca Suriye rejimini ikna edip muhalefetle bir araya getirmeye çalıştığını söyledi.
'Arabuluculuk girişimlerinde irade çok önemlidir. Eğer bir tarafın iradesi barışa ulaşmak ya da karşı tarafla oturmak değil de karşı tarafı yok etmek, tasfiye etmek olduğu zaman arabuluculuk girişimlerinden fayda sağlanamıyor" diyen Davutoğlu, Esad rejiminin bütün hedefinin karşı tarafı yok etmek, sonra da belki göstermelik adımlar atmak olduğunu ifade etti.
 

Eli kana bulaşmamış kişilerle yeni Suriye'yi kurmak

 
Uluslararası toplumun Suriye rejimine karşı caydırıcı tavır sergilemesi halinde bir tür arabuluculuk imkanı oluşabileceğini söyleyen Davutoğlu, uluslararası toplumun baskısı sayesinde kimyasal silahların tasfiyesine yönelik anlaşmanın yapıldığını belirtti.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bugün de arabuluculuk konusunda eğer teşebbüsler olacaksa insanlık suçu mahiyetindeki bütün eylemlerin alanda durdurulması, füzelerle sivillerin öldürülmesi, kimyasal silahlarla öldürülmesinin engellenmesi, sonra insani koridorların açılması ve insani yardımın mutlaka ulaşması lazım. Daha sonra da Cenevre 2 konferansında veya benzer konferanslarda eli kana bulaşmamış Suriyeli yönetim mensuplarıyla meşru ve mutedil muhalefet arasında yeni Suriye'nin inşası yönünde bir arabuluculuk imkanı olur.
Ama eli kana bulaşmış, kimyasal silah kullananlarla bir arabuluculukla onların iktidarda kalmasını temin etmeye çalışmak aslında uluslararası hukukun başka yerlerde de ihlal edilmesine göz yummak anlamına gelir. Eli kana bulaşmamış şu anda yönetimde bulunanlarla Suriye Ulusal Koalisyonu arasında yeni Suriye'yi kurmak üzere yapılacak ve mutlaka halkın haklı taleplerine dayanacak bir arabuluculuk girişimi başarılı olabilir ve Türkiye buna katkı sağlar. Ama eli kana bulaşmış, kimyasal silahlarla elde edilebilecek bir çalışmanın başarıya ulaşacağına dair inancımız yoktur."
 

'Babel sınır kapısındaki patlama misilleme değil'

 
Suriye'nin Babel Hava Sınır Kapısı yakınlarındaki patlamanın, sınır ihlali yapan Suriye helikopterinin düşürülmesinin ardından Esad rejiminin Türkiye’ye yönelik bir misillemesi olabileceği yönündeki haberlere ilişkin değerlendirmesi sorulan Davutoğlu, geçen yıl bir Türk uçağının uluslararası hava sahasında mütecaviz bir saldırıya maruz kalmasından sonra tüm dünyaya ve Suriye yönetimine angajman kurallarının ilan edildiğini ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne tam yetki verildiğini hatırlattı.
Türk istihbarat ve güvenlik birimlerinin Babel Hava Sınır Kapısı'ndaki patlamaya ilişkin olarak gerekli çalışmaları yaptığını aktaran Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunun bir misilleme olduğu konusunda hemen bir yargıya varmamak gerekir. Böyle bir misilleme, Suriye sınırları içinde bize karşı bir misilleme düşünülemez. Herhangi bir şekilde de Suriye yönetiminin, bir misillemeyi zihninden dahi geçirmesinin sonuçlarına katlanacağını bilmesi lazım. Bunu bu anlamda bir misilleme olarak da telakki etmemek gerekir. Suriye içinde benzer patlamalar oluyor. Bunu zamanlama itibariyle ilişkilendirmenin doğru olmadığı kanaatindeyiz ama gerekli bütün çalışmaları da bu tür patlamalar ve sınırımıza yakın gelişmelerle ilgili çalışmaları da yürütüyoruz."
Davutoğlu, “Dolayısıyla, herhangi bir unsurun Türk hava sahasını 2 km derinliğine kadar ihlal etmesi, iki kere uyarılmasına rağmen, dönme imkanı varken dönmeden ihlal etmesi, tabii ki açık bir şekilde Türk sınırlarının ihlalidir ve angajman kuralları çerçevesinde de gerekli mukabelede bulunulmuştur“ diye konuştu.
Türkiye’nin bu konuda bütün uluslararası camiayı da bilgilendirdiğini kaydeden Davutoğlu, “Türkiye hiçbir şekilde sınırlarının yakınında cereyan eden bir savaşın ve halka karşı insafsızca sürdürülen bir savaşın Türkiye’ye sıçramasına izin vermez, bu konuda zaaf göstermez” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin, elinden gelen tüm diplomatik çabaları sarf edeceğini de dile getiren Dışişleri Bakanı, “Ancak, Türk sınırlarının ve ülkemizin güvenliği söz konusu olduğunda da bu konuda en kararlı tutumu almakta da tereddüt göstermeyiz” dedi.