T24 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, KCK savcılarının MİT yöneticilerini ifade vermeye çağırmasıyla ilgili olarak, teşkilat ve PKK arasında yapılan görüşmelerin siyasi talimatlarla yapıldığı söyledi. Davutoğlu, Suriye'deki gelişmeleri önümüzdeki günlerde ABD'de Dışişleri Bakanı Hilary Clinton'la yapacağı görüşmede değerlendireceklerini belirterek, "Suriye’nin PKK kartını kullanması gücünün çok ötesindedir. Zabadani’yi kontol edemeyen bir ülkenin terör örgütü üzerinden hesap yapmasına izin vermeyiz. Böyle bir şeye sessiz kalmayız. Kamu otoritesine sağlayamayan bir yönetimin böyle bir kart oynaması mümkün değil" dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, NTV Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç’ın sorularını yanıtladı.
Hukuki süreçte netleşmemiş bir tablo olduğu için yorum yapmak istemediğini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her kurumun, vazifenin özelliklerinden kaynaklarından uslübu yöntemi vardır. Siyasi talimatlarla yapılmış gizli görüşmelerdir. MİT, istihbarat aldığı siyasi talimatlar doğrultusunda görev yürütürken üslubu vardır. İstihbarat teşkilatları en geniş davranış biçimlerini belirleyerek görev yaparlar. Sayın Müsteşarımız Hakan Fidan ve ekibi, etkin bir şekilde görev yapan bir ekiptir. Fidan ve ekibinin çalışmaları süreçten bağımsız olarak değerlendirilmelidir. Fidan ve ekibi doğru çalışmalar yapmıştır. İstihbarat teşkilatları, devletin ve halkın güvenliği için bütün yöntemleri kullanırlar."
Suriye'de yaşananlar
Suriye'de yaşananlar ve BM'deki Suriye oylamasıyla ilgili soruyla ise Esad yönetimiyle yürütülen görüşmeleri anlatarak yanıtladı:
"Suriye’yle 9 ay ikili temaslar sürdürdük. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’a verilen sözler bize de verildi, iki ay sabredin dendi. Sözler hep karşılıksız kaldı. Sözlerin hiçbirisi tutulmadı. İkili temaslar olmayınca bölgesel girişim başlattık. Türkiye ve Arap Ligi biraraya geldi. Yaklaşık 5 ay da Arap Ligi’yle birlikte uğraştık. Arap Ligi BM’ye taşıdı. Tasarıya Rusya ve Çin veto uyguladı. Veto anlaşılmaz bir tutum olmuştur. Suriye’de tıkanma var diye seyirci kalmayız. Suriye'yi kendi kaderine terk etmeyiz. Türkiye ve kaygı duyan ülkeler buna bir çözüm bulmak durumundayız. Başbakan Erdoğan Medvedev'le görüşecek."
Esad'ın görüşmelerde Türkiye'ye sözler verdiğini anlatan Davutoğlu, bir süre sonra Suriye Lideri'nin sözlerinin değerini yitirdiğini ifade etti:"Ağustos’ta ben konuştum, referandumun bir ayda, seçimin ise aralık ayına kadar yapılacağını söylemişti. Şubat ayına kadar seçim yapacağını söyledi. Halkına baskı uygularken seçim takvimini öteye atıyor. Zaman kazanma taktiğiyle halkın kanının dökülmesini kabul etmeyiz.
2004-2005 yılında Sayın Başbakanımız ‘Halkınla barış, dedi. Hama’dan kaçanları ülkene davet edin. İzolasyon çalışmalarına karşı Suriye’yi birleştiren bir lider ol’ dedi. 5 yıl Suriye’yle temaslarımız oldu. Bir gün demokrasiye geçmeyi düşünüyorsunuz muhalefetin oluşmasına izin verin. Muhalefetin Türkiye’de bir araya gelmesini isteriz. Sizin de Türkiye’de görüşme yapmanızı sağlarız dedik. O zaman reddediklerini şimdi nasıl kabul edecekler? Nisan ayında halkı Esad’a git demiyordu, reform istiyordu. Biz her türlü çabayı gösteririz ama kararı Suriye halkı verir. Esad Suriye halkının güvenini kazanması gerekir."
'Suriye, PKK kartını kullanamaz'
Askeri harekat konusundaki senaryoların hatırlatıldığı Dışişleri Bakanı, bu konuda şunları söyledi:
"Askeri operasyon konusunu konuşmak istemeyiz. Gece gündüz çalıştık. Umut ederiz ki bu sefer suriye gittikçe yalnızlaştığını, Kuzey Kore’den daha izole duruma geleceğini görür. Uluslararası platformda hem Esad yönetimi hem Suriye halkı, hem de destek veren ülkeler ders alsın.
Muhatabımız liderler değil, insanlığın genel vicdanı ve bölgede oluşan vicdan. İnsanlığın ve bölgenin vicdanından kopmamalıyız. Vicdanımızın rahat olduğunu söylüyorum, elimizden her geleni yaptık. Biz Libya konusunda benzer tartışmalar yapıyorduk. Bizi Kaddafi için suçluyorlardı. Kaddafi sözümüzü dinlemediği için halkın yanında olduk.
Suriye’nin PKK kartını kullanması gücünün çok ötesindedir. Zabadani’yi kontol edemeyen bir ülkenin terör örgütü üzerinden hesap yapmasına izin vermeyiz. Böyle bir şeye sessiz kalmayız. Kamu otoritesine sağlayamayan bir yönetimin böyle bir kart oynaması mümkün değil.
Washington ziyaretim Suriye bağlantılı bir ziyaret değil. Suriye’yle ilgili kararlar alınacağı bir ziyaret değil. NATO’dan Kıbrıs’a kadar birçok konuyu ele alacağız. Suriye konusunu da görüşeceğiz.
Suriye’de tutulan 11 İranlı tarafımıza teslim edildi. Bunu İran halkına bir mesaj olarak iletilmesini isterim. Şu anda Türkiye’deler. Gönül ister ki askeri müdahaleye gerek kalmasın. Humus’ta insanların yiyecek ekmeği yok, ekonomi durmuş, sosyal yaşam durmuş. Bizde olan bilgilere göre Suriye’de bir insanlık trajedisi yaşanıyor.
Şam'daki Büyükelçiliğimiz için tedbir alınması gerekiyorsa onu değerlendiririz. Büyükelçiliğimizin çalışmasını tercih ederiz. Daha önce de büyükelçiliklerimiz, diplomatlarımız çok zor şartlarda çalışmıştır. Ümit ederiz ki elçiliğimizi kapatma durumunda kalmayız.
İnsani yardım konusunda her senaryoyu değerlendirerek yaparız. Böyle bir zulümden kaçana kapımız açıktır. Uluslararası bir kriz haline dönüştüğünü herkesin görmesi gerekir. Birinci tarafı Suriye halkı, ikincisi Arap ülkeleri ve Türkiye tarafıdır. Üçüncü tarafı ise diğer ülkelerdir. Irak’ta bizim dışımızda alınan kararların bedelini biz ödedik."
Davutoğlu, İsviçre'de Bakan Egemen Bağış için başlatılan soruşturmayla ilgili olarak ise şunları söyledi:
"Ön soruşturma başlatılması konusunda İsviçre Büyükelçisi'nden izahat istedik. Hemen başlatılan bir süreç olmadığı anlaşılıyor. En net kurumu sergileriz. Fransa’da 2001 yılında çıkmış bir kanun var. Cezalandırımasıyla ilgili kanun var. Sarkozy yönetimi her ikisinin yanında yer aldı, mesafe koymadı. İsviçre’de ise alınmış bir karar var, kanun değil. 2006 yılında alınan çıkartılan bir kanun var. İsviçre yönetimi karara karşı çıktığını söyledi ve mesafe koydu. Bir mahkeme yorum yaptı, Perinçek davası başladı. 2011 yılında İsviçre Parlamentosu’na sunuldu, reddedildi. Benzer bir kanun için İsviçre’ye karşı da net tavrı ortaya koyarız. Sayın Bağış’la ilgili olan süreci yakından takip edeceğiz. Gerekli tepkiyi gösteririz. Benzer tartışma İsviçre’de de sürüyor yorumu doğru değil. Fransa’daki yasa iptal edilirse, bu Avrupa’da örnek teşkil edecektir."