Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'da düzenlenen bir konferansta gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Davutoğlu, "Türkiye'de de gerek akademik camiaya, gerek devlet hayatındaki bürokrat arkadaşlara, gerek halk içine girdiğimde son derece yüksek bir karamsarlığın yaygınlaşmakta olduğunu görmek beni üzüyor" dedi.
Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu, eski Ahmet Davutoğlu'nun Ankara'da düzenlenen bir konferansta yaptığı konuşmadan pasajlar aktardı.
Buna göre, Astana'da ütopik (hayali) iyimserler ve nihilist (hiççilik, yokçuluk) kötümserler olarak iki grubun ortaya çıktığını belirten Davutoğlu, moderatörün sorusuna, "Benim yöntem olarak teklifim realist iyimserlik" yanıtını verdi.
Uğuroğlu, Davutoğlu'nun 'realist iyimserlik' kavramını şöyle açtığını aktardı:
"Türkiye'de de gerek akademik camiaya, gerek devlet hayatındaki bürokrat arkadaşlara, gerek halk içine girdiğimde son derece yüksek bir karamsarlığın yaygınlaşmakta olduğunu görmek beni üzüyor. Realist (gerçekçilik) iyimserlikten ne kastettim? Kastettiğim şu, dünya sisteminin ve dünyadaki problemleri tanımlarken realist olmak, realist bir çerçeve çizmek. Çözüm üretirken iyimser olmak. Bir kriz varsa o krizin ilk çözüm şartı o krizi kabul etmektir, bundan korkmamaktır. Realist olmak gerekiyor ama o realizmin kötü tablosu içine hapsolduğunuz zaman da vizyon üretemezsiniz."
"Ahmet Davutoğlu neler söylüyor?" başlıklı yazısının devamında Uğuroğlu, Davutoğlu'nun şu ifadelerini aktardı: