Davutoğlu'ndan ABD'nin Suriye politikasına yorum: Radikal bir dönüşümün kuvvetli işaretleri var

Davutoğlu'ndan ABD'nin Suriye politikasına yorum: Radikal bir dönüşümün kuvvetli işaretleri var

Başbakan Ahmet Davutoğlu, dün(15 Mayıs 2014) katıldığı G-20 zirvesi sırasında görüştüğü ABD Başkanı Barack Obama’dan "Washington’un Suriye politikasında değişikliğe ilişkin ‘kuvvetli işaretler’ aldığını" açıkladı.

Davutoğlu'nun, G-20 zirvesinin ilk bölümünün sona ermesinden sonra gezisine eşlik eden gazeteciler arasında yer alan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin'in izlenimlerinden açıklamalar şöyle:

 

ABD Başkanı Barack Obama ile konuşmamız Irak ve Suriye’ye odaklandı.  Ancak ondan önce ben kendisine  Myanmar’da Müslümanlar’a verdiği destekten dolayı teşekkür ettim.  Obama, “ben yakından takip ediyorum. Son  derece haklı bir talep, takip etmeye devam edeceğim” dedi.

‘ABD ile senkronizasyonda fark oluyordu’

 

ABD ile aramızda Suriye ve Irak konusunda her düzeyde çok yoğun bir temas trafiği var. Açıkçası, aramızda bir ortak perspektif var aslında, bugün ortaya çıktı… Esas itibarıyla Amerika ile Suriye’nin geleceği konusunda bir görüş ayrılığımız yok. Onlar da Esad’ın gitmesi gerektiğini eskiden beri söylüyorlar. IŞİD’in gitmesi gerektiğini de söylüyorlar, biz de söylüyoruz. Fakat bazen senkronizasyonda tabiri caizse, zamanlamada birbirine ayarlamalarda farklı şeyler doğabiliyor. Çünkü ülkelerin kaygıları ve karşı karşıya kaldığı riskler farklı. Türkiye, olayı en yakından hissettiği için meselenin bir an önce çözülmesini ve  bir an önce sınırlarında istikrar olmasını istiyor. 3 senedir bunu istiyoruz. Telaşla -panik anlamında demiyorum- büyük bir kararlılıkla, birçok risk alarak Esad ile görüşürken yaklaşan fırtınayı hissettiğimiz için, Esad’ı ikna etmeye çalışıyorduk. Esad’dan sonra da dönüşüm bir an önce tamamlansın diye Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve ılımlı gruplara destek verdik, daha IŞİD ortada hiç yokken. Görüşlerimizi o zaman Amerikalılara, Avrupalılara hep söyledik. Ben güvenli bölge talebini ilk kez 2011 sonunda ortaya attım.

 

‘ABD ‘önce IŞİD sonra Esad’ diyordu şimdi fark ediyorlar ki…’

 

Biz tehlikeyi yakından hissettiğimiz için bir an önce çözelim bu meseleyi diyoruz. Amerika’da ise açıkça kaygı, Irak’ta bir savaş yaşadıkları için Suriye’de müdahaleye sıcak bakmadılar. Yeni bir müdahaleye sıcak bakmamaları anlaşılabilir bir şey, ama daha başından Esad’ı gayrimeşru ilan ettiler biz görüşürken. Şimdi fark ediyorlar… (Amerikalıların) 4 ay önce dedikleri şuydu: “IŞİD yok edilmeli, rejime sonra bakılır…“ Ama şimdi rejimin bu konuyu istismar ettiğini çok iyi görüyorlar. Rejimin Halep’e dönük son dönemdeki saldırılarını da yakından gördükleri için Obama da bugün açık bir şekilde “Esad da gitmeli...” Toptan bir dönüşüm olmadan, sadece IŞİD ile (mücadele ederek)  istikrar olmayacağını görüyorlar… 

 (“Yani Obama ‘Esad gitmeli’ diyor mu?” sorusu üzerine) Esad’ın gitmesi gerektiğini bugün de ifade etti ama sıralama farklıydı. ‘IŞİD’i halledelim, Esad sonra gitsin’ diyorlardı ama Halep’e yönelik bu saldırılar gösterdi ki, IŞİD gitse bu kez yeni bir mülteci dalgası olacak. Ben de şunu söyledim: ‘Halep düşse ve güvenli bölge olmazsa bize ne kadar yeni mülteci gelecek, tahmin edebiliyor musunuz?’ Bu soruyu soruyoruz hepsine. Kobani’de lokalize edilmesi büyük resmin görülmesini engelledi. Biz 2 aydır bunu anlatmaya çalışıyoruz. Suriye’nin büyük resmi kayboldu, Kobani’ye odaklanıldı.

 

‘Tezatı görmemeleri mümkün değil’

 

Amerika’nın bir başka önemli sequence (sıralama) farkı, ‘Önce Irak’ diyor, ‘Bir ordu var, Peşmerge var, orada toparlayalım durumu’ diyor. Biz ise Irak ve Suriye’de birlikte olmazsa, ortak bir strateji geliştirilmezse,  Irak’tan çekilen IŞİD’in Suriye’de daha büyük bir bela, güç olacağını düşünüyoruz. Madem ki (Irak ile Suriye arasında) sınırlar kalkmış, Irak için de sınırlar kalkmış, o zaman bizim bütün bu hatta ortak bir şey (strateji) takip etmemiz lazım. Aradaki önemli nüanslar buralarda… (“Bugün geldiğimiz noktada… Bu nüanslar daralıyor mu?” sorusu üzerine) Daralıyor, bunu hissediyorsunuz çünkü şeyi görüyorlar. Çok açık bir tablo var.  IŞİD öyle kolay tasfiye olmayacak, ama bu arada Esad Halep’i yerle bir ediyor.  Bunun getirdiği tezatı görmemeleri mümkün değil. 

 

Mutabık kaldık: Suriye’de 3’üncü alternatif şart

 

Bunları açık yüreklilikle konuştuk. Zaten aramızda yoğun bir görüşme mekanizması var. Başkan Yardımcısı Joe Biden da gelecek. Ortak mutabık kaldığımız husus, ÖSO ve ılımlı güçleri en kısa sürede daha hızlı bir şekilde desteklemek. Yani  alanda 3’üncü bir alternatif güç olmadan Suriye krizinden çıkmak mümkün değil. Yani Suriye halkının Esad ile IŞİD arasında kıskaca alınmasına izin vermemek lazım.  Bu konuyu, tabloyu daha kapsamlı gördüklerine dair güçlü işaretler var. Ama bu yarın hemen şu olacak anlamına gelmez.  Amerika’nın tutumunda radikal bir dönüşüm var mı? Vallahi daha kuvvetli işaretler var… Ortak bir eylem planı var mı?  Amerikan sistemi büyük bir transatlantik gibidir. Yön değiştirmesi biraz vakit alıyor. Amerikan yönetimi içinde değişik departmanların farklı görüşleri olabiliyor. Önemli olan Başkan’ın bütün bu görüşler arasında hangi yöne meylettiğidir. Bugün ABD Başkanı ile yüz yüze görüştüğünüzde, bu transatlantiğin başında bulunan kişinin yönünün döndüğünü… Döndü, evet, onu hissediyorsunuz tabii…

 

‘Mutabakat sahaya yansımaya başladı’

 

Sıralamada onlar önce IŞİD diyordu, Beşar Esad’ı ikinci planda tutuyorlardı, bugün aldığınız izlenim, Amerika’nın sıralamayı değiştirdiği,  Hem Esad hem IŞİD pozisyonuna geçtiğini söyleyebilir miyiz? Evet, oraya doğru geçiyor, onu şey yapıyorsunuz bir de şu var… Bizim hep ısrarla söylediğimiz şu: Entegre bir strateji lazım. Biz o zaman elimizi taşın altına koyarız. Entegre bir stratejiyi görmemiz lazım. Noktasal, taktiksel hamleler değil, yani Kobani için Türkiye şu desteği versin. Bir dakika, peki Kobani sonrasında ne olacak diye soruyoruz. Ondan sonra nereye gidecek bu iş? O entegre strateji konusunda daha fazla ortak parametreler  olduğunu söyleyebilirim. Bu konuda ABD ile Türkiye bir mutabakat içinde görülüyorlar mı? Tespitte daha şey, ama teknik olarak daha çok çalışma yapılması lazım. Tespitlerde bir farklılık yok. Bu sahaya ne zaman yansır? Aslında yavaş yavaş yansımaya başladı. Tabii onun detayları var…  

 

Kobani'ye girseydik Halep'e de girmemiz gerekirdi

 

Obama değil bir başka ülkenin lideri bana sordu, ‘Kobani’ye müdahale edebilir miydiniz?’ Dedim ki, Kobani’ye Kürtleri korumak için girmiş olsak, Bayırbucak’a da Türkmenleri korumak için girmemiz gerekir. İdlip’e, Halep’e de Arapları korumak için girmemiz gerekir. Çünkü bizde hepsinden, Arap, Kürt ve Türkmen kökenli  vatandaşımız var.