Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Talat'ın Türkiye'nin kendilerinin yanında olmaması durumunda yalnız kalacaklarını söylemesi üzerine "Türkiye Cumhuriyeti devleti ve 72 milyon Türk arkanızdadır" diye cevap verdi.KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Talat'ın Türkiye'nin kendilerinin yanında olmaması durumunda yalnız kalacaklarını söylemesi üzerine, “Her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti devleti ve 72 milyon Türk arkanızdadır. Ama bir şey daha sizinledir. O da insanlık vicdanıdır. Çünkü hiçbir insanlık vicdanı, sadece kendini korumaktan ibaret olan bir mücadele sonrasında en temel insan haklarından mahrum edilen bir halkın karşısında olamaz” dedi.
Davutoğlu, Ermenistan ile ilgili bir soru üzerine ise “Biz Ermenistan ile ilişkilerimizi normalleştirmek istiyoruz. Ama bu normalleşen ilişkilerin kalıcı barışı getirebilmesi için de Azerbaycan Ermenistan ihtilafının da bir an önce, uluslararası toplumun katkılarıyla çözüme kavuşturulmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, KKTC’de temaslarda bulunan Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu kabul etti. Görüşmenin ardından ikili basın toplantısı düzenledi. "Bugün aslında insanlık için son derece önemli bir günö diyerek sözlerine başlayan Talat, “Dünya barış gününde TC Dışişleri bakanı ve heyeti Kıbrıs sorunun çözümünde Kıbrıs Türk tarafının yürüttüğü çalışmalara destek vermek amacıyla aramızda bulunuyor. Bundan büyük bir memnuniyet duyduk” dedi. Talat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kıbrıs Türk tarafı olarak biz, ikinci tur müzakerelerde de aynı esneklikle, aynı çözüme ulaşma kararlılığı ile sürdürmek niyetindeyiz. Bu konuda elimizden gelen her türlü gayreti ortaya koymak hedefindeyiz. Biz son derece makul, BM parametreleri çerçevesinde, Kıbrıs sorununun çözümü için çabalarımızı sürdürdük ve BM parametreleri içerisinde çeşitli öneriler yaptık. Üzerimize düşen görevi yerine getirdik. Kıbrıs sorununun çözümü, hepimizin en birincil hedefi olmaya devam ediyor. Varılacak anlaşmanın da her iki halkın onayına sunulacağı gerçeğini unutmadan hareket etmek durumundayız. Halklarımızı şimdiden çözüm için hazırlamalıyız.
Sadece barış değil en kapsamlı refah alanı oluşması için çaba sarf ediiyoruz
“Müzakere sürecinin gidişatı ile ilgili çok kapsamlı değerlendirmelerde bulundukö diyen Davutoğlu, “Ziyaretimin bugün gerçekleşmiş olması, zamanlama itibariyle biri sembolik, diğeri de muhtevaya dönük iki önemli boyut taşıyor. Sembolik önemi bugün Dünya Barış Günü. Türkiye’nin dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi hemen yanımızda bulunan bu güzel Kıbrıs adasında da barışın öncüsü olduğunu bir kere daha teyit etmek. Muhteva ile ilgili önemli boyut ise müzakerelerde ikinci boyut başlıyor. Müzakerelerin geldiği aşamayı bütünüyle gözden geçirmek imkanına sahip oldum. Bu barış iradesini sizlerin huzurunda tekrar etmek istiyorum. Sadece barış değil en kapsamlı refah alanı oluşması için çaba sarf ediyoruz ve herkesin bunun farkında olmasını istiyoruz. Benimsediğimiz temel parametreler etrafında iki kesimli siyasi eşitliğe, iki kurucu devletin eşit statülü ortaklığına dair bir barışın çok kısa sürede gerçekleşeceğine olan inancımız sonsuzdur. Bu çerçevede değişik mesajları burada bir kez daha teyit etmek istiyorum. Birinci mesajım Kıbrıs Türk halkına. Kıbrıs Türk halkı, çok uzun çileli yıllardan sonra özgürlüğünü hakkıyla kazanmış, daha sonra barış iradesini ortaya koymuş bir halktır. 2004 yılında sizler Dünyaya, Ada'da barış istediğinizi gözterdiniz. Ve bu imkanı en iyi şekilde değerlendirerek sizler hakkındaki olumsuz kanaatlere son verdiniz. Şundan emin olunuz ki sizin iradeniz ne şekilde tecelli ederse etsin Türkiye Cumhuriyeti devleti yanınızda olacaktır. Yürütülen müzakerelere destek veriniz. Sayın Cumhurbaşkanının yürüttüğü müzakerelerin barış getireceğine olan inancınızı daim tutunuz.”
Kıbrıslı Rumlara mesaj
“İkinci mesajım Kıbrıs Rum Yönetimine ve Kıbrıs Rum Halkına. 2004’te reddettiğiniz barış imkanı tekrar önünüzdedir. Artık barışı reddetmeyiniz. Barışı reddetmediğiniz gibi barışı geciktirmeyiniz de. Barılı geciktirme yoluylşa kendi fikirlerinize uygun bir barış oluşacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Yşne AB’yi kullanarak Türkiye üzerinde baskı oluşturmak suretiyle bir takım tavizler elde ederek zihninizdeki planı uygulayabileceğinizi düşünüyorsanız da yanılıyorsunuz. Eğer gerçek bir barış iradesi sergilerseniz Kıbrıs Türk halkında da bunun yansımasını göreceksiniz. Gelin Ada'da barışı tekrar tesis edelim. Doğu Akdenizi bir barış, güvenlik ve özgürlük havzası haline getirelim.AB artık Kıbrıs meselesinin çıkarlarını zedelemesine müsade etmemeli
“Üçüncü mesajım, Avrupa Birliği'ne. Avrupa Birliği bu çabalarda artık taraflara adil ve tarafsız yaklaşmak durumundadır. 2004'te AB’nin de desteklediği Annan Planı’nı destekleyen taraf Türk tarafıdır. Buna rağmen hala izole edilen taraf da Türk tarafıdır. Verilen sözlerin tutulmadığı, Türk tarafının en tabii insan haklarının göz ardı edildiği bir ortamda Türk tarafı tekrar güçlü bir barış iradesi ile masadadır. AB artık Kıbrıs meselesinin kendisinin uzun vadeli stratejik çıkarlarını zedelemesine müsaade etmemelidir. Bu stratejik çıkarların temelinde Doğu Akdeniz'in AB içinde bütünleşmesi vardır. Türkiye, Yunanistan'ın, Kıbrıslı Türk ve Rumların bir arada oluşturacağı bir havza Avrupa Birliği için büyük bir kazanç olacaktır. Türk tarafına uygulanan izolasyonlar mazur gösterilemez. Dördüncü mesajım, başta BM olmak üzere Uluslararası toplumadır. Gün barış günüdür. BM'nin yürüyen süreci en kısa sürede tamamlamak için daha güçlü bir irade, daha güçlü bir çaba, daha inandırıcı, kalıcı bir mekanizma oluşturmasına ihtiyaç vardır. Biz BM'nin çabalarını destekliyoruz.”Kıbrıs Türk halkı insanlık vicdanı tarafından yalnız bırakılmayacak
“Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye Cumhuriyeti devleti yanlarında olmaması durumunda yalnız olacaklarını söyledi. Hayır yalnız değilsiniz. Herşeyden önce Türkiye Cumhuriyeti devleti ve 72 milyon Türk arkanızdadır. Ama bir şey daha sizinledir. O da insanlık vicdanıdır. Çünkü hiçbir insanlık vicdanı, sadece kendini korumaktan ibaret olan bir mücadele sonrasında en temel insan haklarından mahrum edilen bir halkın karşısında olamaz. Kıbrıs Türk halkı tüm devletler tarafından yalnız bırakılsa dahi insanlık vicdanı tarafından yalnız bırakılmayacaktır. Bu halkın bu insanlık vicdanını harekete geçirmesi yeni bir barışın kapısını açacaktır.”Türkiye ve Ermenistan normalleşme iradesini bir kez daha ortaya koydu
Davutoğlu, Ermenistan ile ilgili bir soru üzerine ise şunları şöyledi: “Biz çevremizdeki tüm bölgelerde barış istiyoruz ve bu barışlın ancak kapsamlı bir çerçevede olması halinde yaşayabileceğine inanıyoruz. Dün Türkiye ve Ermenistan, İsviçre'nin arabuluculuğunda, bir kez daha normalleşme iradesini ortaya koydu. Biz Ermenistan ile ilişkilerimizi normalleştirmek istiyoruz. Ama bu normalleşen ilişkilerin kalıcı barışı getirebilmesi için de Azerbaycan Ermenistan ihtilafının da bir an önce, uluslararası toplumun katkılarıyla çözüme kavuşturulmasını bekliyoruz. Dün yapılan açıklama önemli bir sürecin önünü açmıştır.”