Siyasi kariyeri 14 yıl önce ‘diplomasi danışmanlığı’ ile başlayıp ardından Dışişleri Bakanlığı’na sonra da başbakanlığa tırmanana Ahmet Davutoğlu, dün AKP’nin olağanüstü kongreye gideceğini belirterek Genel Başkanlık ve Başbakanlık koltuğundan ayrılacağını açıkladı. AKP MKYK’sında 29 Nisan’da ‘Davutoğlu’nun yetkilerine tırpan’ olarak nitelenen parti içindeki atama yetkisinin elinden alınmasıyla baş gösteren kriz sonucunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la önceki gün (4 Mayıs 2016) yaptığı görüşmeden çıkan ‘veda’ kararının yankıları sürerken, Davutoğlu’nun 20 aylık görev süresinde Cumhurbaşkanı’yla ilişkisi inişli çıkışlı bir seyir izledi.
Hürriyet’ten Turan Yılmaz ve Gizem Karakış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “Kardeşim emanetçi değil” vurgusuyla devraldığı görevini bırakmaya hazırlanan Davutoğlu’nu, 20 aylık başbakanlığı döneminde kopuşa götüren 20 kriz başlığını derledi.
Erdoğan’la Davutoğlu’nun arasında yaşanan 20 kriz şöyle:
17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk sürecinde suçlanan eski dört bakanla ilgili soruşturma ciddi krize yol açtı. Davutoğlu eski bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’ın Yüce Divan’a gidip aklanmaları yönünde tavır koyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şimşeklerini üzerine çekti.
Erdoğan’ın “Sır küpüm” dediği MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın milletvekilliği için görevinden istifası da iki ismi karşı karşıya getirdi. Davutoğlu’ndan onaylı bu istifaya Erdoğan, “Müsaade edilmiyorsa orada kalması gerekirdi. Kırgınım” tepkisi verdi. Sonuçta Fidan görevine dönmek zorunda kaldı.
Davutoğlu’nun genel başkanlığında girilen 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerindeki milletvekili aday listelerinin oluşumu sıkıntılı geçti. Erdoğan, seçimlere damgasını vurdu.
AK Parti’nin 12 Eylül 2015 kongresi ise liste krizine sahne oldu. Binali Yıldırım’ın kongre öncesi seçilmeye yetecek sayıda delege desteğini sağlaması, Erdoğan’ın liste anlaşmazlığı yaşadığı Davutoğlu’na karşı Yıldırım kozunu kullandığı yorumlarına yol açtı.
7 Haziran 2015 seçimleri sonrasındaki koalisyon görüşmeleri süreci de Erdoğan-Davutoğlu arasında sıkıntı yarattı. Davutoğlu koalisyona sıcak bakarken, seçim isteyen Erdoğan’ın dediği oldu.
Güç savaşına sahne olan kabine listesine Erdoğan ağırlığını koyarken, Davutoğlu’nun sıcak bakmadığı isimlerden Binali Yıldırım ve Berat Albayrak listeye girdi.
Bu sürecin bir başka sıkıntılı konu başlığını da Bülent Arınç başta olmak üzere Erdoğan’ın köprüleri attığı belirtilen partinin “ağır ağabey”lerinin Davutoğlu’na yakın durmaları oluşturdu. Erdoğan ve Davutoğlu’nun danışmanları arasında yaşandığı öne sürülen ‘güç mücadelesi’ iddiaları da gündeme geldi.
Seçim kampanyalarının önemli gündem başlıklarından anayasa kapsamında ‘başkanlık’ sisteminin Davutoğlu tarafından yeterince savunulmadığı savları da bir başka sıkıntı kaynağı oldu. Davutoğlu’nun, “Başkanlık sistemini savunursam kendimi inkâr etmiş olurum” dediği bile öne sürüldü.
Davutoğlu’nun yeni dönemde başkanlık sistemi öngören partisinin yeni anayasa hazırlığını bir an önce Meclis’e taşıma isteği de sıkıntı yarattı. Erdoğan’ın müdahalesiyle süreç yavaşlatılırken, Davutoğlu da çalışmaları ‘demlenmeye’ aldıklarını söyledi.
Davutoğlu’nun geçen yıl ocak ayında açıkladığı örgüt yöneticileri de dahil siyasilerin mal varlığı ve seçim harcamalarına şeffaflık getiren pakete Erdoğan, “Bu gidişle görev alacak il ve ilçe başkanı bile bulamazsınız” tepkisini gösterdi.
Erdoğan, sık sık HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için açıklama yaptı. Ancak Davutoğlu, uzun süre bu konuda adım atmadı.
Davutoğlu, Diyarbakır ziyareti sonrasında çözüm süreciyle ilgili, “PKK, 2013 Mayıs’ına dönerse her şey konuşulabilir” dedi. Erdoğan bir gün sonra, “Ortada müzakere edecek bir konu yoktur” yanıtını verdi.
Erdoğan, terör tanımının yeniden yapılarak Türk Ceza Yasası’nda düzenlenmesini istedi. Davutoğlu, şimdiye kadar bu konuda bir adım atmadı.
Erdoğan, terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemlerin alınmasını istedi. Davutoğlu ise “Şu ana kadar gündemimize gelmedi” demekle yetindi.
Ekonomi üst yönetimi ve valiler başta olmak üzere bürokrasideki kritik atamalar da sıkıntı oluşturdu. Davutoğlu seçimlerden sonra, vekaleten atamaları durduran genelge yayımladı. Bu gelişme kulislerde büyük yankı buldu. Ancak, sorunun çözümü de mümkün olmadı. Davutoğlu bir süre sonra genelgeyi kaldırmak zorunda kaldı.
Güneydoğu’daki operasyonlara karşı bildiri yayınlayan akademisyenlere yönelik tutuklamalar da ikili arasında görüş ayrılığını su yüzüne çıkardı. Davutoğlu, tutuklu yargılamaya ilkesel olarak karşı olduğunu söylerken, Erdoğan ise “Suçluysa tutuklu yargılanacak” mesajını verdi.
Anayasa Mahkemesi’nin, gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’e tahliye yolunu açan kararına Erdoğan, “Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum” tepkisi verirken, Davutoğlu tutuksuz yargılamadan yana olduğunu söyledi.
Davutoğlu’nun ABD Başkanı Barack Obama ve Başkan Yardımcısı Joe Biden ile yapması planlanan görüşmesi ertelendi. Bu ertelemenin, Cumhurbaşkanlığı Sarayı çevrelerinde yarattığı rahatsızlıktan kaynaklandığı iddiaları ortaya atıldı.
29 Nisan MKYK’sında örgütlere atama yetkisinin Davutoğlu’ndan alınması ise kopuşun son halkasını oluşturan en ciddi krize yol açtı. Bu yetki, Davutoğlu’na yakın sadece iki ismin bulunduğu MKYK’ya verildi.
Davutoğlu ile Erdoğan cephelerindeki en önemli kriz noktalarından birini de her iki kesime yakın yazarlar ve sosyal medya hesapları üzerinden paylaşılan mesajlar oluşturdu. Son olarak, ‘Pelikan Dosyası’ başlığıyla açılan dosyayla hedef alınan Davutoğlu, partisinin son iki Meclis grup toplantısında, “Sanal şarlatanlar” da diyerek çok sert tepki verdi. Bu son dosya parti içindeki saflaşmaların boyutunu ortaya koydu.