İstanbul Davutpaşa’da 2008 yılında meydana gelen patlamanın ardından sigorta şirketinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Zeytinburnu Belediyesine “ruhsat verirken zorunlu olan sigortayı şart koşmadığı ve gerekli denetimi yapmadığı” gerekçesiyle 1 milyon liralık rücu davası açtığı ortaya çıktı. Dava sonucunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin faiziyle 1.7 milyon TL, Zeytinburnu Belediyesi de 16 bin lira ödediği belirlendi.
Hürriyet gazetesi yazarı Noyan Doğan “Davutpaşa’daki patlamanın bilinmeyen hikâyesi” başlıklı yazısında (21 Temmuz 2014) Davutpaşa patlaması ardından sigorta şirketinin açtığı tazminat davasını yazdı. Doğan’ın yazısı şöyle:
2008 yılında, İstanbul Davutpaşa’da yaşanan olayı hatırlıyorsunuz değil mi; hani şu, maytap ve fişek atölyesinde meydana gelen patlamada, 21 kişi hayatını kaybetmiş, 115 kişi de yaralanmıştı.
Yine hatırlayacaksınız, bu olayın dava süreci de olaylı oldu. Savcılık, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte Zeytinburnu Belediyesi’ni ve Çalışma Bakanlığı’nı kusurlu bulmasına karşın bir türlü dava açılmayınca, patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları bir araya gelerek, eylemler yaptı. İki yılın sonunda da ceza davası açıldı.
Geçenlerde, Davutpaşa davasında karar açıklandı. Sadece iki belediye görevlisine ve bina sahiplerine hapis cezası verildi, bu cezalar da paraya çevrildi. Hal böyle olunca da 6 yıl sonra gelen karar, tüm kesimlerden, ‘21 canın bedeli bu mu?’ diye, eleştiri konusu oldu.
Şimdi sizlere, Davutpaşa olayının bilinmeyen hikayesini ve perde arkasında yaşananları anlatacağım. Eminim, çok şaşıracaksınız. Ama önce kısa bir bilgi vereyim.
Yanıcı, patlayıcı madde üreten ve bu maddeleri de kullanan büyük-küçük, istisnasız tüm işyerleri, ‘tehlikeli maddeler sorumluluk sigortası’ adındaki sigortayı yaptırmak zorunda. Altını bir kere daha çizeyim, keyfe keder değil, kanunen zorunda. Yaptırmak zorunda ki, tıpkı Davutpaşa ve geçen hafta Denizli ve Zeytinburnu’nda meydana gelen patlamalarda olduğu gibi zarar görenlerin mağduriyeti sigortadan karşılansın. Yani, ölenlerin yakınlarına, sakat kalanların da kendisine tazminat ödensin, yararlananların sağlık giderleri karşılansın.
Açıkça söyleyeyim, özellikle orta ve küçük işletmelerin neredeyse yüzde 90’a yakını bu sigortayı yaptırmadığı gibi büyük bir çoğunluk da böyle bir sigortanın varlığından ve zorunlu olduğundan bile habersiz. Hemen belirteyim, bunun denetimini yapacak olan, o işyerlerine ruhsat veren belediyeler ve Çalışma Bakanlığı.
Peki, sigorta yoksa –ki, çoğunda yok- ne oluyor? Devreye yine sigorta sistemi, yani Güvence Hesabı, giriyor ve patlamanın olduğu işyerinin dışında zarar gören üçüncü şahısların uğradığı bedeni zararı karşılıyor. Sonra da dönüp, patlamanın yaşandığı işyeri sahibinden, o yoksa denetimden sorumlu olanlardan, ödediği tüm tazminatı alıyor.
Buraya kadar anlaşılmayan bir şey yoksa, gelelim Davutpaşa olayının bilinmeyen hikayesine. Tahmin edeceğiniz gibi patlamanın olduğu maytap atölyesinin sigortası yoktu. Devreye, Güvence Hesabı girdi ve hayatını kaybeden işyeri sahibi ile çalışanların dışındaki 16 kişinin yakınlarına 1 milyon TL; patlamada sakat kalan 6 kişiye 396 bin TL ve yararlananların sağlık giderler için de 2 bin TL tazminat ödedi. Böylece sigortadan, Davutpaşa’daki patlama için toplam 1 milyon TL tazminat ödemesi yapıldı.
Güvence Hesabı, kanunen zorunlu olan sigorta yapılmadığından, ödediği tazminatı alabilmek için, patlamada ölen işyeri sahibinin mirasçılarına, rücu davası açtı. Mirasçılar, mirası reddettiği için bu sefer Güvence Hesabı, döndü ve hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne hem de Zeytinburnu Belediyesi’ne, ruhsat verirken zorunlu olan sigortayı şart koşmadığı ve gerekli denetimi yapmadığı gerekçesiyle 1 milyon liralık rücu davası açtı.
Süren davalar ve temyiz sonrasında mahkeme, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Zeytinburnu Belediyesi’ni kazanın oluşumunda suçlu buldu, tazminatın ödenmesine hükmetti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi; Güvence Hesabı’na faiziyle birlikte 1.7 milyon TL, Zeytinburnu Belediyesi de 16 bin lira ödedi ve dosya kapandı.