Soma faciasının meydana geldiği madende, işlerin durmaması için karbonmonoksit seviyesini gösteren sensörlerin defalarca sinyal vermesine rağmen ‘yanlış’ diye sıfırlandığı (resetleme) ortaya çıktı. Savcılık soruşturmasında ifade veren cihaz bakım görevlileri ise facia günü sensörlerin çalışmadığını açıkladılar.
Soma’da 301 canın yitirildiği maden faciasında savcılık soruşturması sürerken ihmaller zinciriyle ilgili ayrıntılar da aydınlanmaya başladı. Hürriyet'ten Banu Şen'in haberine göre, savcılığın cihaz bakımı görevlilerine yönelttiği sorulara verilen yanıtlar, sensörlerin defalarca sinyal verdiğini ancak işlerin durmaması için cihazlara resetleme (sıfırlama) yapıldığını ortaya koydu. Normal şartlarda gaz sensörleri karbonmonoksit seviyesi 50 pp’yi gösterdiğinde elektriği kesip, çalışmayı durduruyor. Sensörleri sıfırlayarak işlerin aynen devam etmesi sağlanırken, kazanılan bu ekstra zaman içinde korbonmonoksit seviyesi temiz hava basılarak temizleniyor, gaz oranı artınca tekrar aynı işlemler gerçekleşiyor. Facianın ardından hazırlanan ön bilirkişi raporunda, ocaktaki karbonmonoksit gazı seviyesinin sensörlerin en üst sınırı olan 500 PPM’ye defalarca yükseldiği belirlenmişti. Bu rapor üzerine savcılık cihazlarda yapılan resetleme, demontaj ve kalibrasyon işlemlerine yoğunlaştı. Hürriyet’in ulaştığı cihaz bakım görevlilerinin ifadelerinde savcılığın neden defalarca resetleme yapıldığı, talimatı kimin verdiği ve bu işlemlerin neden sık sık yapıldığı sorusu dikkat çekti.
Sabit gaz sensörlerinin bakımı ile görevli Y.A.’nın anlattıkları olay günü cihazların çalışmadığını, uyarı verdiğini ancak facianın gelişinin dikkate alınmadığını gösterdi. Y.A şunları söyledi: “Olay günü 340 panosunun hava çıkış ve nefeslik bölümünde yer alan oksijen sensörünün değişmesi gerekiyordu. Bunun söküm işleri ile uğraştım. Bu esnada iş güvenliği uzmanımız olan Mehmet Efe, benim bulunduğum yere geldi. Bana metan sensörü cihazını da değiştirmemi söyledi. Ben de kabul ettim. Metan sensörünü hemen bağladım. Ancak oksijen sensörü ilk bağladığımda oksijen oranını düşük gösterdi. Ben de bunun üzerine oksijen sensörünü sökerek tahlisiye istasyonuna götürerek bakım yaptım ve tekrardan taktım. Ancak bu sefer de oksijen sensörü oksijen miktarını yüksek gösterdi. Ben de bunun üzerine sensörü tekrardan sökerek tahlisiye istasyonuna götürüp bakımını yapıp geri taktım. Sensör Mehmet Efe’nin elinde bulunan cihazın gösterdiği rakam yüzde 19,9’u gösterdi. Ben de bunun üzerine cihazın doğru ölçmeye başladığını düşünerek buradaki işimi bitirerek tahlisiye istasyonuna gittim. Bu esnada saat 14.30 sıralarıydı.
Ben istasyonda oturduğum sırada izlemeden O.E. isimli arkadaş beni arayarak ‘A ve H panolarının sensörlerini ekranda göremiyorum’ dedi. Ben de bunun üzerine tamam diyerek A ve H panosunun bulunduğu yere gitmek üzere ana nakliye yolunu takip ederek ilerlediğim sırada anayol 3’üncü bant boyunda karşılaştığım arkadaşlar bana ‘Çok duman var ileride, gitme’ dediler. Ben de ‘kurve’nin orada bulunduğum sırada siyaha yakın gri renkli çok yoğun bir dumanın anayolu kapladığını gördüm. Daha sonra S panosunda bulunan arkadaşlara haber vermek için madende bulunan telefondan aradığımda telefonu açan olmadı. Diğer panoları da aramaya başladım ancak aradığım panolardan telefona cevap veren olmadı. Ben de izleme merkezini aramak istedim ancak izleme merkezinin telefonu hep meşgul çalıyordu. Ben de bunun üzerine tahlisiye istasyonunu arayıp olayla ilgili olarak bilgi verdim.”
Sabit gaz sensörü cihaz bakımından sorumlu C.S. savcılığın “Sabit gaz sensöründe tarafınızdan veya cihaz bakımcılarla değer girilme suretiyle elle ölçüm yapılan gaz sensörü değerini tutturulma işleminin yapılıp yapılmadığını açıklayınız” sorusuna şu yanıtı verdi: “Bizim bu konuda bir yetkimiz yoktur. İzlemeden, sabit sensör değerine müdahale edilebildiğini biliyorum, ne kadar değerde müdahale edilebileceğini bilemem.” C.S.’nin 10 Mayıs 2014 tarihli tespit tutanağıyla ilgili “A 0 Ayak içi CH4 sensörünün değiştirilme talimatını kim verir” sorusuna yanıtı ise şöyle oldu: “Bunun kararını ben vermem, o anda zaten yanımda bulunan Mehmet Efe (hayatını kaybetti) tarafından verilmiştir. Eğer gündüz de olmamış ise izlemeden Mehmet Efe’nin bilgisi dahilinde vardiya amiri veya 3 vardiya amirinin talimatı ile değiştirilmiş olabilir. Vardiya amirleri kendi vardiyalarındaki yapılan işleri ve yapılacak işleri not ederler, gelen vardiya amiri de bu eksiklikleri gidermekle görevlidir.”
Maden İş Sendikası Teknik danışmanı Maden Yüksek Mühendisi Kenan Dikbıyık, sensör sisteminin nasıl çalıştığı ve değerler yükseldiğinde ne yapılması gerektiğiyle ilgili şu bilgileri verdi: “Yeraltındaki sensörlerin hepsi yukarıdaki merkeze bağlı çalışır. Ocak içindeki ölçümcüler ve galeri ile üretim panolarındaki sabit dedektörler sürekli ölçüm yapar. Yukarıdaki merkezdeki görevliler de sürekli bu verileri takip eder. Uyarı olduğunda maden içerisine haber verirler. Karbonmonoksit 50 ppm’in üzerine çıktığında ya bir yerde yangın var demektir ya da yangın başlama uyarısı olarak alınır. Elektrik kesilir. Çalışma durdurulur. Ön bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi bu uyarılar da uzunca bir süredir maalesef bu madenimizde var. Ve bu ocağımızda maalesef dikkate alınmamış. Sensörlerin fiziki bir arıza olmadığı sürece sıfırlanmaması lazım. El sensörleri ancak teknik arıza ve gaz yükseldikten sonra, gerekli önlemlerin alınıp verilerin normale döndüğünü ölçmekle birlikte resetlenebilir. Özellikle de ana kumandanın kaydettiği değerlerle oynanması, eğer yapıldıysa kabul edilemez. Burada önemli bir ayrıntı daha var. Bu ocakta 48 sensör var; 19 karbonmonoksit, 19 metan, 9 oksijen ve 1 karbondioksit. Zaten o ocakta bu sayı yetersiz. Ana galerilerde 100 metrede bir olması lazım. Üretim panolarında da 20 metrede bir ve pano giriş çıkışlarında da olması şart. Buradaki sayı çok çok altında.”