Delirmeyin, akıl hastanelerinde yer yok!

Nüfusun yüzde 18’inin yaşam boyu en az bir ruhsal rahatsızlık riski altında olduğu Türkiye’deki ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde yataklar dolu Ruh Sağlığı’nda İnsan Hakları Girişimi (RUHİSAK) tarafından hazırlanan ‘Akıl ve Ruh Sağlığı Alanında İnsan Hakları’ raporuna göre Türkiye’deki ruh ve sinir hastalıkları hastaneleri kapasitelerini doldurdu. Birçok hastane binası uzun yıllardır bakım yapılmadığı için harap halde. İstanbul’da Bakırköy ve Erenköy’de bulunan hastanelerin tamamı dolu, Manisa’daki 600 yataklı hastanedeyse 673 kişi kalıyor. Bakanlık izniyle yapıldı RUHİSAK, Türkiye’deki altı ruh ve sinir hastalığı hastanesinde Haziran 2007’de başlayarak bir yılda tamamladığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu ve İnsan Hakları Gündemi Derneği’nin işbirliğiyle hazırlanan rapor, İstanbul’da Bakırköy ve Erenköy, Manisa, Elazığ, Samsun ve Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanelerini kapsıyor. Çalışma, bu konudaki en kapsamlı araştırma olma özelliğini de taşıyor. Sağlık Bakanlığı’nın izniyle yapılan araştırmanın amacı; hastaların gereksinimlerinin insan hakları açısından tartışılabileceği ve toplumsal yaşama tam katılımlarını sağlamak için neler yapılabileceğini tam olarak planlamak. İncelemeler, Türkiye’deki hastanelerdeki pek çok sorunu da ortaya çıkardı. Bunlardan bazıları şöyle: • Nüfusun yüzde 18’i yaşam boyu bir ruhsal rahatsızlık yaşıyor. • En az 800 bin şizofreni hastası bulunuyor. • Sağlık kurumlarında 1205 psikiyatrist çalışıyor. 100 bin kişiye 1.67 psikiyatrist düşüyor. Avrupa’da bu sayı Türkiye’deki orandan çok daha fazla. Fransa’da 100 bin kişiye 22.5, İngiltere’de 19.8, Almanya’da ise 11.7 psikiyatrist düşüyor. 100 bin kişiye bir psikolog • Hastanelerde 995 psikolog bulunuyor. 100 bin kişiye 1.41 psikolog düşüyor. • Sosyal hizmet uzmanı sayısı da 542. 100 bin kişiye 0.77 uzman düşüyor. • Okullarda 12 bin 753. Okullarda 100 bin çocuğa 124 rehber öğretmen düşüyor. Toplam 6 bin yatak var • Türkiye’deki ruh ve sinir hastalıkları hastanelerindeki toplam yatak sayısı 4 bin civarında. Ancak bazı devlet hastanelerinde de 20-60 yataklı servisler bulunuyor. Türkiye genelinde psikiyatrik hastaların tedavisi için 6 bin 190 yatak var. Uzmanlar bu sayının çok az olduğunu savunuyor. • Hastanelerde kalan ruh sağlığı hastalarının yüzde 13’ü tüm yaşamlarını hastanede geçiriyor. • Hastanelerdeki odalarda bir-25 arasında hasta kalıyor. • Hastaneler uzun yıllardır yatırım yapılmadığı için fiziki açıdan yıpranmış binalardan oluşuyor. • Hastane kayıtlarına göre, son üç yılda Bakırköy’de 26 kişi, Manisa’da 27, Adana’da ise 15 kişi öldü. 2005 ve öncesi hastanelerde kayıt tutulmadığı için ölüm sayısı bilinmiyor. • Hastane çalışanlarına da çok fazla iş yükü biniyor. Bir psikiyatrist günde 50 hastaya bakmak zorunda kalıyor. Ve hasta başına 5 ila 10 dakika vakit ayırabiliyor. Aileler bırakıp gidiyor • Ailelerin hastaları kabul etmemeleri, aile ile hasta arasındaki kopukluk, hastaların uzun yıllar hastanede kalmasından kaynaklanan yeti kayıpları gibi nedenlerden dolayı hastaların ailelerine kazandırılması da zor. Bakırköy’de uzun yıllardır kalan 450 hastadan sadece 41’i ailesine geri döndürülebildi. • Zihinsel engelli sayısı 492 bin 38. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre bu sayı 700 bin ile 1 milyon 500 bin arasında. ‘Ruh sağlığı hizmeti yok’ RUHİSAK ve Şizofreni Dostları Derneği Başkanı Mesut Demirdoğan, Türkiye’de yeterli bir ruh sağlığı hizmeti alınamadığını savunuyor: “Yaygın bir ruh sağlığı hizmeti yok. Sadece ilaç tedavileri var. Rehabilitasyon merkezleri olmalı. Türkiye’de iki-üç yerde rehabilitasyon merkezi var. Bunlar yaygın hale getirilmeli. Avrupa ülkelerinde olan ‘ruh sağlığı yasası’ olmalı. Psikiyatrik rahatsızlıkları olanların özellikle yaşlı veya kimsesiz olanların bakımı konusunda problemler yaşanıyor. Fiziki anlamda kurumlar çok yetersiz. Sağlık Bakanlığı’nın bir planlaması var. Türkiye’nin çeşitli bölümlerinde 20 hastane yapılacak. Ama sorun hastane açmakla çözülmez. Rehabilitasyon merkezleri açılmalı. Ruh sağlığı politikası oluşturulmalı. Yetkililerin kısa, orta ve uzun vadede planlamalar yapmasını istiyoruz. Türkiye’de eğitim anlamında da ciddi sorular var. Hastalık yalnız yaşanıyor ve gizleniyor.”