Demir Sabancı’nın ‘üçüncü gözü’nü açan kitap

Demir Sabancı’nın ‘üçüncü gözü’nü açan kitap

T24- Sabancı Holding'teki hisselerini 2004'te satarak, gruptan sürpriz bir kararla koparak  Sedes Holding'i kuran Demir Sabancı: "Bir kitap okudum üçüncü gözüm açıldı" dedi. Düzenlediği  toplantıda , "Muhafazakar yatırımcıyım" diyen Sabancı,  perakende gayrimenkul ve lojistikte büyüyeceklerini belirtti...

Milliyet gazetesi'nden Murat Sabuncu,"Bir kitap okudum üçüncü gözüm açıldı" diyen Demir Sabancı ile yaptığı söyleşiyi yazdı.

Sabuncu'nun  Milliyet gazetesi'nde yer alan bugünkü (21 Ocak 2010) yazısı şöyle:

“Karlı” bir İstanbul akşamı. Boğaz kıyısında bir iş toplantısına gidiyorum. Ev sahibimiz Demir Sabancı. Onunla en son Alışveriş Merkezleri ve Perakedenciler Derneği başkanlığını devrettiği gün buluşmuştum. Birkaç yıl önce yani. Sabancı Holding yönetiminden yeni ayrıldığı bir dönemdi. Vakti dardı, Levent’ten Beyoğlu’na kadar arabasıyla birlikte gitmiş ve söyleşmiştik. O gün “çizeceği yöne henüz karar vermemiş bir işadamı” vardı karşımda. Türkiye’de “otomobil” dendiğinde akla gelen isimlerden biriydi aslında. Babası Özdemir Sabancı’nın Toyota’yı Türkiye’ye getirme mücadelesi kadar, o günlerde ileride Sabancı’nın en önemli “üretim alanlarından birisi” olacağına kesin gözüyle bakılan bu sektör için Japonya’da eğitim alan grubun yeni kuşağı da ilgi çekiyordu. Demir Sabancı’yı hatırladığım ilk fotoğraf “işçi tulumuyla bir araba kaputunu açmış vidasını sıkarkenki” haliydi. Dün diğer konuklardan biraz erken gittiğim buluşmada Demir Sabancı ile kısa da olsa baş başa sohbet imkânını buldum. Önce bir gözlem... Demir Bey kilo vermiş, sigarayı bırakmış.Gerek sohbetimizde gerek toplantı sırasında sürekli altını çizdiği iki nokta var:

Hayatımda ve işimde “huzur” ilk aradığım. Bir de çalışma arkadaşlarımda da özel hayatımda da “pozitif enerjili” kişilerle birlikteyim.

Sabancı, ilaçlardan da uzak duruyor. Alternatif tıbbı önemsiyor. Yemek yeme şeklini tamamen değiştirmiş. Anlattığı bir anekdot: Biliyor musunuz damarı tıkalı bir kişi sadece yediklerini düzenleyerek kalbine stent takmadan iyileşebiliyor. Demir Sabancı’daki “değişim” giderek ilgimi çekiyor. “Ne oldu da bu noktaya geldiniz?” diye soruyorum.

“Bir kitap okudum ve hayatımı değiştirmeye karar verdim” diyor. Kitabı okuduktan sonra yaşadığı yeni durumunu ise “Üçüncü bir göz açıldı bende” diye tanımlıyor.

                                Peki ne kitabı bu?

Kitabın adı China Study. Kaba bir çeviriyle “Çin çalışmaları” diyebiliriz. İnternetten kitabı ve yazarını arıyorum. Yazarı Amerikalı Dr. T. Colin Campbell. Bu doktor 40 yılı aşkın süredir beslenme konusunda araştırmalar yapıyor. Campbell’in 2005 yılında yazdığı kitapta “Eğer daha sağlıklı besleniyorsak, neden kalp hastalıkları bugün 30 yıl evvelkinden daha fazla?” diye soruyor. Bugüne kadar kendisinin de süt, yumurta ve etten alınacak proteinin sağlıklı beslenme anlamına geldiğini sandığını belirten Campbell, bununla birlikte Cornell ve Oxford Üniversitesi ile Çin Önleyici Tıp Akademisi desteğiyle Çin ve Tayvan’ın kırsal kesimlerinde yürüttüğü 20 yıllık bir araştırma projesinde protein tüketiminin kanser riskini artırdığının ortaya çıkartıldığını anlatıyor. Campbell, “Proteinin zararlı olduğunu söylemek sapıkça gibi görünse de sebze yemekleri daha sağlıklı” diyor. Yedi senenin üzerinde bir dönem 6 bin 500 Çinli gönüllünün yemek alışkanlıklarının üzerinde yapılan gözlem onu böyle bir neticelendirmeye götürüyor:

“Bizler esasen vejetaryen bir türüz ve geniş bir çeşitlilikteki bitki yiyeceklerini yiyor ve hayvan yiyeceklerini kullanmayı olabildiğince azaltıyor olmalıyız. Gelecek on yılda, duyduğunuzda zıplayacağınız şeylerden biri de hayvan proteininin en zehirli besinlerden biri olduğudur.”

Demir Sabancı kitaptaki önerileri sıkı sıkıya uyguluyor. Yemekte ikram edilen üç dilim et ile yanındaki küçük bir brokoliyi gösteriyor: Brokoli etler kadar et de brokoli kadar olmalıydı.Bir de tespit yapıyor: Aslında bizim milyonlarca yıllık genlerimiz “az et-çok ota” göre kodlu. Ama bu kodu bozmuşuz.

Hedefleri net

Gelelim esas konuya. Yani buluşmanın gerçek gündemine. Son gördüğümde “iş yaşamındaki hedeflerini tam belirlememiş” bir kişi vardı karşımda. Fakat önceki akşam hedeflerini çok net ortaya koydu: Üç alanda büyüyeceğiz. Perakende, lojistik ve gayrimenkul. 2009 sonu itibariyle sahibi bulunduğumuz Sedes Holding ve iştirakleri ile 180 milyon dolarlık kombine ciroyu yakaladık. 2010’da da 280 milyon dolarlık ciro hedefimiz var. Sedes Holding için çalışan sayımız 800’ü geçti. 1500 çalışanlı bir kurum olma hedefimiz var. Ödenmiş sermayemiz de 100 milyon TL den 170 milyon TL ye çıkacak.

Perakende deyince..Kısa bir süre önce kurduğu Gratis’i konuşuyoruz tabii. Gratis, kişisel bakım ürünlerini kolaylıkla temin edilebileceği, tüketiciye 5 dakika mesafede olmayı hedefleyen bir market. Kişisel bakım ürünlerinde “kolaylık ve yakınlık marketi” diye tarif ediliyor. Son 6 ayda 20 mağaza açılmış. Hedef kısa sürede 500 mağazaya ulaşmak. Bir dönem Cüneyd Zapsu’nun kurup başaramadığı For You’lara benziyor.

İsme takılıyorum. Ne demek gratis? Açıklıyor: “Latince bir kelime ‘Free of charge’ yani bedava, bedavaya yakın gibi bir anlama geliyor.” Nereden aklına gelmiş peki bu isim?“Avukatımızdan satın aldık” diyor. Doğal olarak soruyoruz: Nasıl yani?Sabancı’nın avukatı “marka tescil” konusunda da önemli bir isim. Bu davalara bakıyor. Aynı zamanda da ilginç kimi isimleri kendi adına tescil ettirmiş “meraklısına” satıyor. Demir Sabancı “ailenin geneli hakkında”  yazılmamak kaydıyla birkaç cümle söylüyor. Sözümüzü tutalım. Ancak kısa iki not: Otomobilden tamamen çıkılmasından üzgün. Bir de onun ağzından bir anı: Sakıp Sabancı aile buluşmalarında hep aynı şeyi söylerdi: Birlik-dirlik, birlik-dirlik...”"Sigara, alkol, ilaç satmam"Sigara, alkol ve ilaç satmam diyen Sabancı büyüme hedeflerini de açıkladı:

Sabancı Holding'teki hisselerini 2004'te satarak, gruptan sürpriz bir kararla kopan Demir Sabancı'nın kurduğu Sedes Holding 5 yılda 180 milyar dolar ciro yapan bir kuruluş oldu. Suskunluğunu bozan Sabancı, "Muhafazakar yatırımcıyım" diyerek perakende, gayrimenkul ve lojistikte büyüyeceklerini belirtti...

Markanın tamamen kendilerine ait kopsept ve isme sahip olduğunu da söyleyen Sabancı, Gratis adını nereden bulduklarını da şöyle anlattı: "İsim arayışı sırasında, 'neredeyse bedava, kaçırılmayacak kadar ucuz' anlamına geldiğini öğrenince Gratis'i hemen benimsedik. Sürekli çalıştığımız avukatımız, Gratis adını bir vesileyle tescil ettirmiş. Ondan aldık. Avukatımız zaten bu konularda uzman. Elinde sanırım tescilli çeşitli seçenekler de var."

Sabancı, son zamanlarda tartışılan marketlerde ilaç satışına ilişkin soruları da yanıtlarken bazı ürünleri hiç satmayacaklarını açıkladı. Bunları sigara, alkol olarak sıralayan Sabancı, ilaç konusunda da izin çıksa dahi satmayı düşünmediklerini dile getirdi. Sabancı, "Şahsen ben hayatımda kimyasal ilaçlardan, sigaradan ve içkiden uzak durmaya çalışan bir insanım. Stent takmadan kapalı damarlar açılıyor. Artık tabiata inanır hale geldim. O yüzden alkolü, sigarayı satmayalım. Zaten ilaç kanunen de mümkün değil. Şahsen içime sinmiyor. İlaç uzmanlık işi. Bu konuda eğitim almış kurumlar var. Saygı duymak lazım. İmkân olsa dahi ilaç satmam" dedi. 

Havacılıkta büyüyeceğiz

Gayrimenkulde kriz döneminde önemli fırsatların gündeme geldiğini, endüstriyel gayrimenkulde yatırımları takip etmeye devam ettiklerini söyleyen Sabancı, "Birkaç yere teklif verme arifesindeyiz" dedi. Farklı alanlarda üretim yapmayı çok düşünerek girebileceklerini söyleyen Sabancı, Ömer ve Yalçın Sabancı ile ortak olduğu Döysa'da ise uçak sayısını artırmayı planladıklarını vurguladı. Sabancı, "Şu anda iki uçağımız var. Önümüzdeki günlerde bir uçak daha alma konusunu aramızda görüşeceğiz" diye konuştu.

Murat Günak'ın tasarladığı elektrikli araç için bir görüşme yaptıklarını anlatan Sabancı, "Dünyada bir yandan elektrikli, diğer yandan bio enerjiyle çalışacak araçlar üzerinde araştırmalar sürüyor. Şu anda bu işe girişmek bana erken gibi geliyor" dedi.   Kriz var diye durulmaz, korkarsak iş yapamayız

Demir Sabancı, Gratis yatırımı için 2008 Eylülü'nde ilk adımı attıklarını belirtirken "Krizde yatırıma soyunurken tedirgin olmadınız mı" sorusunu şöyle yanıtladı: "Aslında konservatif bir yatırımcıyım. 'Büyük işler' dalgasına kapılmam. Dünya dönüyor. Kriz var diye durmak doğru olmaz. Yağış da olur, güneş de. Hep yağmur var gibi düşünürsek o zaman evden çıkamayız. Krizden korkarsak hiçbir iş yapamayız. Kriz de yaşamın cilvelerinden biri. Her krizin bir sonu var. Eninde sonunda bitiyor. Gratis işine krizde girdik ama bizim bu işimiz öyle cüzdanları boşaltacak türden değil. Artık diş macunsuz, tuvalet kâğıtsız hayat giderek düşünülemez oldu."  Mağaza sayısı 60'a personel 500'e çıkacak

Gratis'in CEO'su Mustafa Altındağ ise yatırımın öncesinde Demir Sabancı ile ABD, Japonya ve Almanya başta olmak üzere birçok ülkede incelemeler yaptıklarını ve farklı bir konsept geliştirdiklerini dile getirerek "Kime rakip çıktınız" sorusunu şöyle yanıtladı: "Kimsenin rakibi değiliz. Hedefimiz pazarı büyütmek. Kişisel bakım ürünleri pazarı 2.5 milyar doları buluyor. 5 yılda iki katına çıkması bekleniyor." Altındağ, personel sayılarının 200 olduğunu, bu yıl 60 mağazaya çıkıldığında bu sayının da 500'ü bulacağını dile getirerek, eğitime büyük önem verdiklerini söyledi. Altındağ, "Profilo Alışveriş Merkezi'nde eğitim merkezimizi oluşturduk. Personelimizin yüzde 60'ı kadın" dedi. 

Sabancı Holding ve AKBANK'ta hissem var

"Sabancı Holding'de hisseniz kaldı mı" sorusunu "Holding ve Akbank'ta bir miktar hissem var" diye yanıtlayan Demir Sabancı, "Yeni satış söz konusu mu" sorusunu ise "Şu anda değil. Gerektiği zaman elbette satarım" diye yanıtladı.