Demirel: Gül, meşru Cumhurbaşkanı, asker Köşk'e gitmeliydi

Demirel: Gül, meşru Cumhurbaşkanı, asker Köşk'e gitmeliydi
T24 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ev sahipliğini yaptığı Çankaya Köşkü'ndeki 29 Ekim resepsiyonuna komutanların katılmamasını eleştirdi. "Gül, meşru Cumhurbaşkanı'dır. Bayramda, Türkiye Cumhuriyeti devletini o temsil eder. Devlet protokolüne dahil olan da, bir mazereti yoksa Cumhurbaşkanı'nın davetine icabet eder" diyen Demirel, "O kişinin meşruiyeti hakkında bir şüpheniz veya iddianız yoksa, onun Cumhurbaşkanlığını kabul etmeye mecbursunuz" vurgusunu yaptı.Yavuz Donat, Köşk'teki resepsiyondan önce Demirel'le konuştu. Donat'ın Sabah gazetesinde yayımlanan (30 Ekim 2010) yazısı şöyle:Meclis toplanmış ve bir "kanun" çıkarmış.19 Nisan 1925'te.Kanun şu: "Türkiye dahili ve haricinde Devlet namına yapılacak milli bayram merasimi, Cumhuriyet'in ilan edildiği 29 Teşrin-i evvel (Ekim) günü icra edilir." ***Biz "Cumhuriyet Bayramı'nı" getirdik, "Çankaya resepsiyonuna" kilitledik.  Kimler katıldı, kimler katılmadı?  Kimin eşinin başı açık, kiminki kapalı? ***Dün akşam Çankaya'daydık. "İzlenimlerimizi" yarın anlatırız.Çankaya'ya çıkmadan önce "bir bilenle" konuştuk.İşte "Cumhuriyet Bayramı'na... Çankaya davetlerine" dair "bir bilen" ile yaptığımız sohbet.Bayram devletin, milletin bayramıdır.Gitmek gitmemek, şarta bağlı değildir.Milli bayramdır, protokole dahil olan, durumu müsaitse gitmelidir.Bayram herkesin bayramıdır, sadece orada oturan zatın, sayın Abdullah Gül'ün bayramı değildir.Devleti temsil eden bir kişi var, o da Cumhurbaşkanı.Seversiniz sevmezsiniz.O kişinin meşruiyeti hakkında bir şüpheniz veya iddianız yoksa, onun Cumhurbaşkanlığını kabul etmeye mecbursunuz.Ama o kişi, oraya, meşru olmayan bir şekilde çıkmışsa bu söylediklerim değişir.Sayın Abdullah Gül, Çankaya'ya nasıl çıktı?Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, Anayasa'ya uygun olarak yapılan bir seçimin sonucunda çıktı.Meşru Cumhurbaşkanı'dır.Kimsenin zoruyla seçilmiş değildir.Tartışılan bir şahsiyet hiç değildir.Bayram da onun kişisel bayramı değil, devletin, milletin, herkesin bayramı olduğuna göre...Ve bu ülkenin ikinci bir Cumhurbaşkanı da bulunmadığına göre...Bayramda, Türkiye Cumhuriyeti devletini o temsil eder.Devlet protokolüne dahil olan da, bir mazereti yoksa Cumhurbaşkanı'nın davetine icabet eder.Süleyman Demirel'e "İsmet İnönü ile arasında geçen bir olayı" sorduk.Olay "protokol" konusunda.Demirel gülerek dedi ki:  Türk politikasında bir daha rastlanmayacak bir olay.  Hatta dünya politikasında.  Bu olay beni çok etkilemiştir. İşte "siyaset tarihine geçecek olay."Ben Başbakanım, İnönü ana muhalefet lideri.O Batı Cephesi komutanı, babam onun askeri.Oğlu (Ömer İnönü) benim akranım, arkadaşım.O Cumhuriyet'in kurucularından, ben onların kurduğu okullarda okudum.Çocukluğum, onların kahramanlıklarını dinlemekle geçti.Zaman gelmiş, İnönü Başbakan, ben muhalefet lideriyim.Gün olmuş, onu Başbakanlık'tan düşürmüşüz.Sonra ben Başbakan'ım, o muhalefet lideri.Demokrasinin bundan şahane örneği olur mu? ***Bir gün, bir törende, bir salondan diğerine yürüyoruz.Ben istiyorum ki kapıdan önce o geçsin.O ise bana dedi ki:- Geç geç, protokol böyledir... Ben senin arkandan yürürüm... Protokol insanı küçültmez.Hissiyatım allak bullak oldu. İnönü kanun kuvvetinde bir söz söylemişti... Söylediği doğruydu. ***İnönü'den çok şey öğrendim. İçime sinmemesine rağmen, protokol gereği şeyler yaptım, elini sıkmayacağım adamın elini sıktım, konuştum.Devlet millet işleri söz konusu ise küslük, alınganlık, mesafe koymak gibi şeyler olamaz.