BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "İsim krizi nedeniyle süreç ilerleyemiyor şeklinde algı dayatmasını kabul etmiyoruz. BDP'nin resmi desteği isteniyorsa biz buna hazırız. Ama BDP'nin kurumsal yapısını dikkate almadan, dışarıdan bireysel görevlendirmeler ile yapılan anlayışla bu süreç yürütülmez. Böyle bir durumda BDP bu anlayışa katkı sunmaz" dedi.
Demirtaş, Şahin Öner'in polis panzeri tarafından ezilerek öldürüldüğünü belirterek, "Ahmet Türk'ün tek kelimesinden süreç tıkandı diyenler, 19 yaşındaki genç panzer ile ezildi bu süreci tıkayacak mı? 15 gündür Ahmet Türk'ün cümlesini yazıp çizenler Öner'in öldürüldüğünü daha haber bile yapmadınız. Köşenizde yazacak mısınız merak ediyoruz" diye tepki gösterdi.
Hükümetin Suriye konusunda uyguladığı politikaların acı yüzünün dün Cilvegözü Sınır Kapısı'nda yaşandığını belirten Demirtaş, "Türkiye resmen Suriye ile savaşa girmiş değil; ama biliyoruz ki Suriye'de yaşanan çatışmaların önemli bir boyutu Türkiye üzerinden yapılıyor. Ceylanpınar'da silahlandırılmış çeteler istihbarat kontrolünde Suriye'ye giriş-çıkış yapıyorlar. Bu bilinmeyen bir şey değildir. Bölge halkı her gün bunu yaşıyor. Türkiye uzun süredir Suriye ile savaşta ama hükümet bunu ilan etmiş değil. Çıkarılan tezkere de Suriye'de var. Hatay'da yaşanan saldırı bunlardan bağımsız değerlendirilemez" dedi. Demirtaş, Türkiye'nin güney sınırlarının yok hükmünde olduğuna vurgu yaptı.
Güney sınırında bulunan yetkililerin çetelere hiçbir şey sormadığına işaret eden Demirtaş, "Oralarda çetelere ait kontrol noktaları var. Bir koyacağız üç alacağız anlayışı ile hareket ettikleri için bunları yaşıyoruz. Davutoğlu şiddeti sona erdirmek adına çaba yürüttüğünü söylüyor. Ama aynı Davutoğlu, İsrail'in Şam'a saldırısının ardından savaşı nasıl gereceğinin tutumunu sergiliyor ve Esad da İsrail'e karşılık verme çağrısı yapıyor. Görünen o ki Türkiye içine girmiş olduğu bataklığın çıkardığı büyük davetiyelerin farkına varamamış" dedi. Demirtaş, Türkiye'nin Gazze'de İsrail'i kınadığını, Suriye'deki zulümden kaçıp sığınan mültecilerin ÖSO tarafından kamptan çıkarılmasına ise seyirci kaldığını kaydetti.
Türkiye'nin Suriye'de şiddete karşı olmadığını Kürt karşıtı olduğunu belirten Demirtaş, "Bu Kürt fobisidir. Bir yandan kardeşiz dediği Kürtler orada hak elde etmesin diye ilkesiz bir politika ile Türkiye'yi adım adım Suriye bataklığına götürdüler. Erdoğan, Hatay patlamasını halen Suriye politikasının haklılığı olarak görüyor. Dünya ülkeleri Suriye'ye temkinli yaklaşırken, Türkiye bodozlama dalmıştır. Bunu yaparken amacı yeni oluşacak yönetimde söz hakkı alma isteğidir. Ama bu Türkiye'ye ağır bir fatura çıkarmıştır" diye konuştu. Esnaf ve işverenlerin yaşananlardan dolayı perişan olduğunu vurgulayan Demirtaş, Çukurova'da bulunan çiftçinin malının heder olduğunu kaydetti.
15 Şubat'ın yaklaştığı dönemlerde bazı hatırlatmalara ihtiyaç olduğunu kaydeden Demirtaş, "Sayın Öcalan Türkiye'ye kaçırıldığında o dönem devleti yönetenler Türkiye'nin büyük bir başarıya imza attığını zannediyorlardı. Çünkü komplonun neden yapıldığını anlayamamışlardı. Ecevit bunu itiraf etmişti. Aradan 14 yıl geçti Türkiye başka bir noktada. 14 yıl önce hukuk dışı olarak kaçırdığı Sayın Öcalan ile
Türkiye resmi olarak görüşmeye başladı. Arada kaybedilen 14 yıl oldu. Arada binlerce can kaybedildi" dedi. Demirtaş, 14 yıl önce hükümetlerin fırsatları değerlendirmesi durumunda bu gün Türkiye'de savaştan söz edilmiyor olacağını hatırlattı.
Geçmiş de olsa süreci önemsediklerini ve başından beri desteklediklerini belirten Demirtaş, Kürtlerin 15 Şubat ile ilgili hassasiyeti olduğunu söyledi. Demirtaş, "3,5 milyon insanın 'önderimdir' dediği Sayın Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıldönümü protestosunda 19 yaşındaki bir genç öldürüldü. Valiliğin Şahin Öner'in bombanın elinde patladığından dolayı öldüğünü söyledi. Ama otopsi raporları ortaya çıkardı ki Şahin Öner polis aracı tarafından ezilerek öldürüldü. Elinde patlayıcı felan yoktur. Üstelik panzer ile ezildikten sonra karakolun bahçesine götürülmüş yarım saat orda tutulduktan sonra ambulans ile hastaneye götürüldü ve bu genç yaşamını yitirdi. Bir devlet yine katil olmuştur. İçişleri Bakanı doğrudan sorumludur. Açıklama bekliyoruz. Senin valin ve emniyetin Öner'in elinde bomba patladığını belirtmesine rağmen, otopsi raporu da üzerinden araç geçmesinden dolayı kaburga kemikleri kırıldığı için öldüğünü ortaya koyuyor. Sizin barış yaklaşımınız bu mudur? İmralı ile görüşeceksiniz onun getirilişini protesto eden genci öldüreceksiniz. Bunu AKP olarak siz Kürtlere anlatacaksınız. Biz anlatamayız. Diyarbakır Valisi ve emniyeti çıkıp bunu izah etsin. Başbakan çıksın anlatsın" dedi.
"Bunların hepsi bu dönemin ne kadar pamuk ipliği ile birbirine bağlı süreçler olduğunu gösteriyor" diyen Demirtaş, "Ahmet Türk'ün tek kelimesinden süreç tıkandı diyenler, 19 yaşındaki genç panzer ile ezildi bu süreci tıkayacak mı? 15 gündür Ahmet Türk'ün cümlesini yazıp çizenler daha haber bile yapmadınız. Köşenizde yazacak mısınız merak ediyoruz. Barıştan ne anladığınızı görmek istiyoruz. Bunları yakından takip edeceğiz" ifadesini kullandı. Demirtaş, kendilerinin bu yaşanan zulüm içerisinde barış diyebildiklerini söyledi.
Konuşmasının devamında Avrupa'da yaptığı temaslara değinen Demirtaş, "Temaslarda barış girişimlerimizi sürdürdük. Bu sürece destek arayışındaydık. Biz ülkemize ve bölgemize barışı nasıl getirebiliriz diye çalışma yürütüyoruz. Silahlar sussun siyaset konuşsun diyorlar. İyi de siyaset senin istediğin gibi konuşacaksa buradan siyaset çıkmaz. Silahların susabilmesine giden yolun temel taşları siyasetteki özgürlük ile döşenir" diye konuştu.
"Siyasetçileri itibarsızlaştırmak ve iradesizleştirmek istiyorlarsa buradan siyasetçi ile müzakere çıkmaz" diyen Demirtaş, "İmralı'da devam edip etmediğinden emin olmadığımız bir süreç için destek vermeye devam edeceğiz. İçerde ve dışarıda ne yaparsak süreci ilerletebiliriz noktasında olduk. BDP'nin desteğine ihtiyaç duymayan olursa da anlayışla karşılarız. İmralı sürecini BDP olmadan sürdürürüz yaklaşımı varsa biz dışarıdan desteğe hazırız. Biz dayatma içinde değiliz. BDP, İmralı'ya gitmezse her şey biter demiyoruz. Biz BDP olarak işin anayasal ve yasal boyutları ile muhataplığımızın gereği çalışmaları sürdürürüz. İmralı'da çok önemli bir aşamaya gelindi; ama isim krizi nedeniyle süreç ilerleyemiyor şeklinde algı dayatmasını kabul etmiyoruz. Bizden kaynaklı süreç tıkanması yok. Bizim illa İmralı'ya gideceğiz diye bir dayatma ile Ahmet Türk ve Ayla Akat gitmemiştir. Şimdi tekrar talep olacaksa, BDP'nin resmi desteği isteniyorsa biz buna hazırız. Ama BDP'nin kurumsal yapısını dikkate almadan, dışarıdan bireysel görevlendirmeler ile yapılan anlayışla bu süreç yürütülmez. Böyle bir durumda BDP bu anlayışa katkı sunmaz. Bunun net olarak anlaşılması lazım" dedi.
Demirtaş, yaşananların yapay bir kriz olduğunu, bunu aşma noktasında kendilerinin kararlılık sahibi olduklarını belirterek, "Sürecin çökmesine binaen BDP'yi günah keçisi olarak elde tutmak istiyorlarsa buna izin vermeyiz. Süreç tıkanırsa suç BDP'nin deyip sıyrılma gibi küçük bir hesap varsa bu sürecin ciddiyeti ile bağdaşmaz. Biz sürecin ilerlemesini istiyoruz. Bütün bunlara rağmen İmralı ziyareti gerçekleşmemişse bu bizden dolayı değildi. Şimdiye kadar koster bozuktu. Şimdi ise Başbakan Erdoğan, Ahmet Türk'e bozuk. Bütün bahane budur. 'Elimizi taşın altına koyduk' diyeceksiniz sonra da isimler konusunda süreci tıkayacaksınız. Bu süreç böyle hızlı ilerlemez" dedi. Demirtaş, kendilerinin sürecin hızlı ilerlemesi taraftarı olduklarını söyledi. Demirtaş, Erdoğan'ın meseleye ciddiyetle yaklaşması gerektiğinin altını çizdi.
Bingöl'de bin kişilik yeni koruculuk kadrosu tahsis edildiğini söyleyen Demirtaş, "Madem barış olacak niye buna ihtiyaç duyuyorsunuz" sorusunu yöneltti. Demirtaş, "Bunlar pratikte barış söyleminin hayata geçirilmediğini gösteriyor. Bu bin kadroyu Orman Bakanlığı'na devredip onları ormancı olarak alsanız. Bu mesaj barış mesajı olmaz mı" dedi. Demirtaş, "Biz onurlu bir barış, içinde özgürlük ve demokrasi içeren bir barış için çalışıyoruz. Direnirken bize nasıl güvendiyseniz aynı güveni bize göstereceğinizden şüphe duymuyoruz. Sizin desteğiniz ile alnımız ak bir şekilde bu süreçten çıkacağız" ifadesini kullandı.
Kürt sorununda Anayasa'nın can damarı olduğuna işaret eden Demirtaş, bir yıldan fazla bir zamandır Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. Demirtaş, kendileri için aslolanın 4 partinin Meclis'te diğer partilerin de dışarıdan ortaklaştığı sivil bir anayasa olduğunu belirterek, "Sayısal gücü olan da tek başına Anayasa yapmamalıdır. Ancak bir uzlaşma çıkmıyorsa başka alternatifleri değerlendirmek siyasi partilerin taktiridir. Bunu başka yere çekmeyelim. Biz hiçbir parti ile komisyon dışında Anayasa'yı konuşmadık. O masa var olduğu sürece konuşmayız. Bu o komisyona ve orada çalışan arkadaşlara hakaret oldu. Uzlaşma aradığımız yer komisyon masasıdır. Bizim sunduğumuz önerileri herkes ön yargısız bir şekilde okumalıdır. Partimizin sunduğu teklifleri dikkate almayan hiçbir parti özgürlükçü anayasa yapamaz" ifadesini kullandı.
Demirtaş, kendilerinin Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sunduğu tekliflerin sadece Kürtlere ilişkin olmadığını söyleyerek, "Kürtçeye olduğu kadar Çerkezceye ve Türkçeye de özgürlük vardır. Bizim teklifimiz bütün kültürleri ve inançları korumak üzeredir. İfade özgürlüğü, örgütlenme hakkı, gösteri hakkı, siyaset hakkı bunların hepsi en ileri tekliflerdir. Sadece Kürtlere özerklik istemiyoruz. BDP ve Blok ile uzlaşmaya çalışmak ileri bir Anayasa ile uzlaşmaktır. Bizimle uzlaşmaya çalışmayanlar özgürlükçü anayasayı yakalayamaz. Biz darbeci anayasanın maddelerini elbette ki destekleyecek değiliz. Uzlaşma diyenler tekliflere bir baksınlar. Kiminle olursa olsun uzlaşma arayışında ilkesel davranır ve önerilerimizin arkasında dururuz. Kimseyle Anayasa konusunda kapalı veya açık pazarlık yürütmeyiz. İnsan hakları ve demokrasinin pazarlık konusu edilemeyeceği ilkesiyle hareket ediyoruz. HDK de bu kapsamda çalışıyor. Önümüzdeki hafta Karadeniz'e gidecek. Oradaki halkın çok coşkulu karşılamasının akan kanın durması için vesile olacağını söylüyoruz. HDK'ye de başarılar diliyoruz" ifadesini kullandı. Kadir İnanır'ın açıklamalarına değinen Demirtaş, "Kadir İnanır'ı kutluyorum. Diğer sanatçıların da bu kadar cesur yaklaşmasının önemli olduğunu biliyoruz" diye konuştu.