Demirtaş'a 8 yıl önceki konuşmalarından yeni bir dava açıldı

Demirtaş'a 8 yıl önceki konuşmalarından yeni bir dava açıldı

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında, 2012-2016 yıllarında yaptığı konuşmalar, verdiği röportajlar ve hakkında CİMER'e yapılan bir şikayet gerekçe gösterilerek 'örgüt propagandası yapmak' iddiasıyla yeni bir dava açıldı.

Demirtaş hakkında, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) 2. Olağanüstü Kongresi’nde ve HDP’nin 2. Olağan Büyük Kongresi’nde yaptığı konuşmalar, 3 Eylül 2016’da Alman Süddeutsche Zeitung Gazetesi’ne verdiği röportaj, 12 Şubat 2019 tarihinde hakkında CİMER’e yapılan şikayet ve çözüm sürecinde Kandil’de çekilen fotoğraf nedeniyle yeni bir dava açıldı. Demirtaş hakkında, 5 kez “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla hazırlanan iddianame, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İlk duruşma 14 Temmuz tarihinde görülecek.

Mezopotamya Ajansı'ndan Berivan Altan’ın haberine göre Demirtaş hakkında hazırlanan 54 sayfalık iddianamede olay olay detaylandırılma yapılırken, 27 sayfa PKK/KCK yapılanmasına yer verildi. Demirtaş’ın partisinin kongresinde yaptığı konuşmasının polis tutanak çözümlerine yer verilen iddianamede, “Kürdistan”, “parti şehitleri”, “siyasi rehine”, “Ape Musalarla İsmet Şanlı Vanlı’larla” , “Kürt ve Kürdistan gerçeği”,  “Mazlum Doğan”, “Sayın Öcalan”, “Suriye Rojava Devrimi” ve “Kürt halkı” gibi ifadeler kalın tiplerle yazıldı.

Birinci olay: BDP Kongresi

İddia makamı değerlendirmesinde, BDP’nin kongresinin başkan seçimi için yapılmadığı iddiası öne sürülerek, “Amacın Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarının bir kısmını ayırmak ve Anayasasının değiştirilmesinin istendiği, PKK/KCK terör örgütü görüş ve fikirleri doğrultusunda söylemlerinin dile getirildiği, PKK/KCK terör örgütüne legallik kazandırmak amaçlı, terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması doğrultusunda gerçekleştirilen toplantı olduğunun değerlendirildiği” ifadeleri kullanıldı.

Demirtaş’ın 2012 yılında yapılan kongre döneminde tutuklu olan siyasetçiler Hatip Dicle, Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız ve İbrahim Ayhan için “siyasi rehine” ifadesini kullanması da iddia makamı tarafından “PKK terör örgütü mensuplarını ‘siyasi rehine’ olarak lanse ettiği” ileri sürüldü.

İkinci olay: HDP Kongresi

HDP’nin 2 Olağan Büyük Kongresi’ne yönelik A.Ç. isimli şahsın şikayeti üzerine re’sen soruşturma başlatıldığının belirtildiği ikinci olayda ise Demirtaş’ın kongrede sarf ettiği ve o dönem bölge kentlerinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarına ilişkin sözleri suçlama konusu yapıldı.

Demirtaş kongrede şu sözleri sarf etmişti: “…Ülkemizde diktatörlük istemiyoruz, parlamenter rejim de iyi işlemiyor. Meclis’e tanınan yetkilerin bir kısmının yerel yönetimlere verelim diyoruz. Bunu biz de icat etmiş değiliz. Demokratik hiçbir devlette merkezi, tekçi yönetim yoktur; yerinden yönetim vardır. İlle de bir tür öz yönetim vardır. Biz bunu savunduğumuz için vatan haini olarak yaftalanıyoruz. Toplumun bölünmesini engelleyecek bir demokratik modelden bahsediyoruz. Biz özyönetimi savunduğumuz için yine vatan haini ilan ediliyoruz. Ama Türkiye’nin toplumun bölünmesini engelleyecek bir modelden bahsediyoruz. Madem özerkliği savunuyorsunuz neden şehir savaşları var eleştirisi yapılıyor. Özyönetim barikatla alası yok doğru, doğal bir şey değil. Bizim savunduğumuz modelde her yerde hendek olacak diye bir şey yok. Biz hendek ve barikat anlayışına yol açan ana soruna bakmamız gerekir. Eğer onu anlarsak diyalog ve müzakere ile bu sorunları çözmek çok kolaydır…”

Üçüncü olay: Alman gazetesine röportaj

İddianamede üçüncü olay olarak yer alan kısımda ise Demirtaş hakkında, verdiği bir röportajdan kaynaklı Başbakanlık İletişim Merkezi’ne şikayette bulunulması yer aldı. İsimsiz dilekçede şu ifadeler yer aldı: “3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7’inci maddesinin ihlali ve konuya ilişkin ilgili ceza kanunlarının ihlali; devletimizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğüne kastedecek, kurumlarını ve en önemlisi kolluk kuvvetlerini yıpratacak beyanları ile terör örgütü propagandası yapmak ve bunu milletvekilliği üzerinden yürüterek halkı da aynı zamanda suiistimal etmek eylemlerinde bulunan HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında vatandaşlık görevim gereği devletimi yasaları uygulamaya davet ediyorum. Halk olarak kısıtlı imkanlarla ve ailem ve kendimin hedef gösterilme tehlikesi sebebi ile ilgili şikayetimi, kimlik bilgilerimin gizliliği ile yürütüyorum. Alman Süddeutsche Zeitung gazetesine verdiği röportajının incelenmesini ve hakkında yasal işlemlerin ivedilikle yapılmasını vatandaş olarak zorunlu görmekteyim…”

Demirtaş’ın Alman Süddeutsche Zeitung Gazetesi’nde yer alan, “Biz PKK’yı terör örgütü olarak tanımlamıyoruz. Ancak, sivilleri hedef alan eylemlerini terör olarak nitelendiriyoruz. Binlerce kez söyledim. Biz PKK şiddetini kabul etmiyoruz. Kesinlikle PKK’nın politik kolu da değiliz. Ancak PKK’yi hükûmetin ve devletin tanımladığı gibi de tanımlamak zorunda değiliz. Kürt halkı yüz yıldır devlet terörüne maruz kalıyor. PKK, bu devlet terörüne tepki olarak ortaya çıkmış bir şiddet örgütü” sözleri de iddia makamı tarafından “örgüt propagandası” olarak değerlendirildi.

Dördüncü olay: CİMER Başvurusu

İddianamede yer alan 4’üncü olay ise Demirtaş hakkında 12 Şubat 2019 tarihinde Orhan Kaya isimli kişi tarafından Youtube de yer alan bir konuşmanın URL adresiyle birlikte Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER)  yapılan şikayet oldu.

Beşinci olay: Çözüm süreci

Son olarak 5’inci olay olarak iddianame de yer alan şikayet ise Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na 25 Mayıs 2016’da yapılan, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş’ın çözüm sürecinde Kandil’de çekildiği fotoğrafa ilişkin şikayet oldu.

Bahse konu fotoğrafın tam olarak ne zaman çekildiğine ilişkin net bir bulgu elde edilemeyen iddia makamı, değerlendirme kısmında şu yorumda bulundu: “Şikayet edilen Selahattin Demirtaş’ın PKK terör örgütü yönetici ve mensupları ile fotoğraf çektirdiği, bu fotoğrafın internette açık kaynak olarak bir çok siteden yayınlandığı, burada ülkemize karşı savaş ilan eden, çok sayıda güvenlik güçlerimizi ve vatandaşlarımızı şehit eden PKK terör örgütü lider-yöneticisi ile fotoğraf çektirildiği, terör örgütünün ulusal ve uluslararası kamuoyuna masum ve iyi gibi lanse edildiği, dolayısıyla terör örgütünün bu yolla övüldüğü, yaptıklarının teşvik edildiği, eylemlerinin meşru gösterilmeye çalışıldığı, terör örgütünün yanında yer alındığı, bu yolla terör propagandasının yapıldığı ve terör örgütü propagandası yapmak suçunu işlediğini gösterir yeterli delilin mevcut olduğu.”

Demirtaş: Cümlelerimin önü arkası kesildi

Demirtaş, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden gönderdiği yazılı savunmada, konuşmaların partinin eş başkanı sıfatıyla, Kürt sorunu başta olmak üzere parti programında ifadesini bulan görüşler temel alınarak, çözüm yöntemine ilişkin öneriler, iktidara yönelik eleştiriler içerdiğini vurguladı. Demirtaş, “Konuşmamın tamamına dair bilirkişi çözümü yapıldığında, içerik daha net anlaşılacaktır. Cümlelerimin önü ve arkası kesilerek yapılan alıntılarla soruşturma yürütülmesi adil ve etkin soruşturma ilkesinin ihlali olur. Her iki konuşmamın da bütünü incelendiğinde, şiddete açıkça karşı olduğum ve kınadığımı belirttiğim görülecektir” dedi.

Demirtaş, kendisi hakkında şikayetçi olan Orhan Kaya isimli kişiye dair de şunları söyledi: “Orhan KAYA isimli şahsın 02/12/2018 tarihinde CİMER’e yaptığı 1802384825 sayılı başvuru üzerine de bir soruşturma açıldığı evrak içeriğinden anlaşılmaktadır. Kişinin 10/12/2018 tarihli polis tarafından alınan beyanında, benimle ilgisi bulunmayan konulardan bahsetmektedir. Şahıs, şizofreni hastasıdır. Adının, varsa bilgisayarının başkaları tarafından kullanılmış olması da muhtemeldir. Bu şahsın beyanı üzerine 2019/47587 sayılı soruşturmanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu tür bir başvuru üzerine hakkımda soruşturma açılmış olmasını yadırgadığımı belirtmek isterim.”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yargıtay içtihatlarına da yer verilen iddianamenin sonuç kısmında, iddia makamı Demirtaş’ın HDP ve BDP bünyesinde yapılan kongrelerde, gazete röportajları ve diğer konuşmalarında, “40 yıldır Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve vatandaşları aleyhine cebir, şiddet ve tehdit unsurları ile terör eylemlerinde bulunan PKK/KCK silahlı terör örgütünü meşru gösterdiğini” iddia ederek, “Bu suretle 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2 maddesine muhalefet ettiği” iddiasıyla cezalandırılmasını istedi.