Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin ucuz politikalara alet olmayacak kadar deneyime sahip olduğunu söyledi.
Demirtaş, Diyarbakır'dan verilecek mesajları değerlendireceklerini bildirirken, İmralı’da bir yıldan bu yana sürdürülen görüşmelere başlanmasının barış yolundaki en önemli aşamayı oluşturduğunu, dolayısı ile ‘çözüm süreci’nin en zor bölümünün aşıldığını söyledi. Demirtaş, "Çıtayı bundan aşağı düşürmeye kimsenin hakkı yoktur. Sayın Öcalan geçmiş 1 yılı kayıp yıl olarak değerlendirmedi. Kişisel hırs, öfke ile bu kazanımları elinin tersi ile itmeyi hiçbir zaman düşünmedi" dedi.
Brüksel'den uydu aracılığı ile yayın yapan Sterk TV'nin stüdyo konuğu olan BDP lideri Selahattin Demirtaş, Irak’taki Kürt lider Mesut Barzani’nin Diyarbakır’a yapacağı ziyaretin çok önemli olduğunu, bunun tartışılacak bir konu olmadığını ifade etti. Demirtaş, ‘Amed’ olarak tanımladığı Diyarbakır’ın ‘Barzani’nin evi’ konumunda bulunduğunu anlatırken, şöyle konuştu:
“Biz bu ziyaretin hem Kürtler arası birliğe hem de Türkiye’de tıkanma ile yüz yüze kalan çözüm sürecine katkı sunmasını arzuluyoruz. Sayın Başbakan’ın niyeti üzerinden tartışma yürütmek istemiyoruz. Fakat AKP Hükümeti'nin Kürtler’e, Kürt politikacılara çok da saygı duyan bir yaklaşım içermediğini biliyoruz. Fakat Sayın Barzani de eminim ki, Türkiye’nin iç siyasi gündemine de, Kürtlerin Türkiye’de yürüttüğü siyasi mücadeleye de dikkat eden, bunu esas alan bir politika izleyecektir. Ucuz politikalara alet olmayacak kadar da deneyime sahiptir diye düşünüyoruz.”
BDP lideri Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Kürt lider Barzani’nin Diyarbakır ziyaretinde verecekleri mesajları önemsediklerini, bunu gördükten sonra değerlendirme yapacaklarını anlatırken, şöyle konuştu:
"Sayın Başbakan veya AKP yetkilileri Sayın Barzani'den bahsederken 'Kuzey Irak yönetimi lideri' diyorlar. Dolayısı ile oradaki anayasal ve tarihsel tanımıyla ‘Kürdistan’ bölgesi ve onun başkanı olarak söz etmiyorlar. Irak anayasası tarafından tanınmış, bir anlamda meşruiyeti ilan edilmiş bayrağını Barzani’nin ziyareti sırasında kullanmıyorlar. Dolayısı ile Kürdistan bölgesi başkanı, lideri, olarak kabullenme yok. Hitap, tanınma, semboller sindirilmiş değil. Türkiye Cumhuriyeti devleti şu anda Federal Kürdistan hükümetine muhtaçtır. Bu yaklaşımın iyi anlaşılması, bütün Kürt liderlerinin Kürt halkının 'Biz muhtacız' psikolojisinden çıkması lazım. Kürt politikası dikkate alınmadan politika izlenemez. Rojava devrimine yaklaşım, Kuzey Kürdistan'daki herkes için turnusol kağıdıdır. Güney'in (Kuzey Irak) Rojava’ya (Suriye'nin kuzeyindeki Kürt bölgesi) yaklaşımı tatmin edici değildir. Sayın Barzani’nin bu ziyareti Kürtler açısından bir kazançtır. Ancak, minnet duygusu ile yaklaşılacak bir durum değil. Yılların mücadelesi sonucu elde edilmiş bir durumdur. Güney Kürdistan'ın (Kuzey Irak) kazanımlarını hep kendi kazanımlarımız olarak gördük.”
Demirtaş, bir soru üzerine ‘Çözüm süreci’nin sürdüğünü, Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretinin tıkanan bu süreci açmaya yönelik adım atması için opsiyon yaratarak, alan açtığını belirtti. İmralı’da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken Öcalan'ın süreci büyük bir sabırla yürüttüğünü, herkesin buna uygun bir tavır içerisinde olması gerektiğini vurgulayan BDP lideri, şöyle konuştu:
"Sayın Öcalan ile aramızda farklılık yok. Varmış gibi göstermeye çalışanlar sürece zarar veriyor. Sürecin ilk aşamasında, İmralı'daki tecride son verileceğini ifade etmişlerdi. Bunlar konuşulmuş şeylerdir. Müzakerelerde 'üçüncü göz' olmak için istekli, deneyimli devletler var. Hükümet de bunları biliyor. 'Seçim dönemi nedeniyle adım atılmaz' diye bir yaklaşım sıkıntılıdır. Sayın Öcalan, dar bir hücrede amansız bir mücadele sürdürüyor. Bu kadar sabırlı davrandığı bir ortamda hepimizin onu destekleyen bir tutum izlememiz gerekir. Tanığının olması gerekir. Bir üçüncü göze ihtiyaç vardır. Umut ediyorum yakın zamanda gazeteciler başta olmak üzere daha fazla kesimle görüşme olanağı sağlanacaktır. ‘Üçüncü güç’, ‘Üçüncü göz’ olma konusunda istekli devletler var. Türkiye kabul etmediği için bu mekanizma devreye girmiyor. Akil insanlar benzeri ancak AKP tarafından oluşturulmamış daha dar bir grup görüşmelerde bulunabilir.”
Demirtaş, bugün gelinen aşamanın küçümsenmemesi gerektiğini, geçmişte, ‘Kürdistan', demenin 1 kez, ‘Sayın Öcalan’ sözlerinin ise 2 kez suç olarak değerlendirildiğini, “Öcalan ile görüşün bu sorunu çözün” diyenlerin hakkında yardım ve yataklık suçundan davalar açıldığını, bu sözlerin televizyonda söylenmesi durumunda toplumsal linç havası yaratıldığını söyledi. Demirtaş, şöyle konuştu:
“Bu zemini oluşturmak çok kolay olmadı, büyük bedeller ödendi. Halen 100 binden fazla dosya var. Devlet tarafından sayın Öcalan ile açık açık görüşme yapılıyor, başbakan ‘Heyet benim adıma görüşüyor' diyor. Bu nokta iyi anlaşılmalı, dostlarımızın bunu bilmesi gerekir. Bu tür süreçlerde bazen muhataplığı kabul ettirebilmek, görüşmeyi başlatabilmek işin en zor kısmıdır. Barışı sağlamanın en zor kısmıdır. O barajları, o barikatları aşabilmek için çok büyük bedeller gerekiyor. Binlerce şehit var. Sayın Öcalan'da yaratılmış bu olanağın kolay olmadığının farkında, o nedenle bu diyalogun kesilmesini istemiyor. Kendisi de dahil olmak üzere direndi. Hep birlikte direndik. Kendi kazanımı olan kazanımı elinin tersi ile iter mi? Öcalan büyük bir siyasetçidir. Halkın değerlerine çok saygılıdır. Kişisel hırs, öfke ile zemini ortadan kaldırmayacak kadar iyi politikacıdır. Kürt halkı 1 yılda heba etmedi, liderini meşruiyetini kabul ettirdi. Çıtayı bundan aşağı düşürmeye kimsenin hakkı yoktur. Sayın Öcalan geçmiş 1 yılı kayıp yol olarak değerlendirmedi. Birbirini tanıma karşılıklı güven ortamı oluşturma anlama diyalog süreci olarak tanımladı."
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bir başka soru üzerine HDP’nin İstanbul için biraz elini çabuk tutmasını, oy oranının yüzde 10’u aşmasını, 1 milyon oya ulaşmayı, ondan sonraki seçimi kazanması için çalışması gerektiğini ekledi.