Demirtaş cezaevini anlattı: 4-5 saat uykuyla idare ediyorum, kimseye dert olmak istemiyoruz

Demirtaş cezaevini anlattı: 4-5 saat uykuyla idare ediyorum, kimseye dert olmak istemiyoruz

Edirne Cezaevi'nde bir buçuuk yılı aşkın süredir tutuklu bulunan HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, cezaevi hayatını anlattı. Demirtaş, “Günlük 4-5 saat uykuyla idare ediyorum. Dikkat etmezsek bir anda aşırı kilo alabiliriz ve bu da başka sağlık sorunlarına yol açabilir. Kimseye bir de bu şekilde dert olmak istemiyoruz. Temizlik, bulaşık gibi işleri birlikte yapıyoruz. Hiçbir mahkumla göz temasımız bile olmadı" dedi. 

Demirtaş, avukatları aracılığıyla diğer cumhurbaşkanı adaylarını nasıl takip ettiği, bir gününü nasıl geçirdiği ve cezaevindeki ihtiyaçlarını nasıl karşıladığıyla ilgili DHA’ya konuştu.

20 aydır cezaevinde olmasına rağmen öfke ve kinle hareket etmek yerine iyi niyetle ve samimiyetle, demokratik siyasi mücadeleye katkı sunmaya çalıştığını aktaran Demirtaş, kendisini ne çaresiz ne mağdur ne de zayıf hissettiğini söyledi.

‘Sadece koşturup ter atıyoruz’

Demirtaş şöyle devam etti: “Benim gibi biri bu ülkede Cumhurbaşkanı oluncaya kadar da Demirtaşların yürüyüşü devam edecek.”

Cezaevinde sabahları 08.00 gibi uyandıklarını, gece geç vakte kadar hem okuyup hem yazdığını, erken uyuduğu gecelerin istisna olduğunu söyleyen Demirtaş, “Genelde sabaha karşı 3-4’te uyuyorum. Günlük 4-5 saat uykuyla idare ediyorum. Bazı günler 24 saat hiç uyumuyorum. Yetiştirilmesi gereken işler varsa asla uyuyamıyorum. Ben ve Abdullah Zeydan’ın cezaevinde hiçbir mahkûmla göz temasımız bile olmadı. Haftada bir saat kapalı salonda basketbol, bir saat de halı sahada futbol oynuyoruz. Bazen havalandırmada şut çekiyor ya da voleybol oynuyoruz. Hep iki kişiyiz. Maç falan yapamıyoruz haliyle. Sadece koşturup ter atıyoruz. Halı sahada bir kaleye Abdullah geçiyor birine ben, birbirimize şut atıp duruyoruz” diye konuştu.

Demirtaş, uzun süredir resim atölyesine çıkmadıklarını, çünkü resim öğretmeninin sözleşmesinin bittiğini, şu ana kadar 4-5 resim yaptığını ve eşi ve kızlarının doğum günlerine yetiştirip onlara hediye olarak gönderdiğini söyledi.

‘Kilo vermek veya almamak için dikkatli ve az yiyoruz’

Cezaevinde bağlamayla çok sayıda beste yaptığını, haftada iki saat bağlama kursunda çalıştığını anlatan Demirtaş, “Biraz daha ilerletmiş oldum bu vesileyle. Abdullah da bağlama çalmayı öğrendi” dedi.

Odalarında alt katta bir tane küçük pencere olduğunu ve oradan havalandırmayı gördüklerini söyleyen Demirtaş, “Üst katta da duvar boydan boya bir pencere şeklindedir. Oradan da tel örgüleri ve küçük bir parça gökyüzünü görebiliyoruz. Yemekleri yiyebiliyoruz, fena sayılmaz. İlk zamanlar zorlandık ama bünyemiz alıştı. Günde iki öğün yemeyi tercih ediyoruz. Kilo vermek veya almamak için dikkatli ve az yiyoruz. Mümkün olduğunca yürüyüş ve kültür-fizik hareketleriyle kilomuzu korumaya çalışıyoruz. Dikkat etmezsek bir anda aşırı kilo alabiliriz ve bu da başka sağlık sorunlarına yol açabilir. Kimseye bir de bu şekilde dert olmak istemiyoruz. Temizlik, bulaşık gibi işleri birlikte yapıyoruz. Yazın haftada bir üst-alt kat bütün odayı, havalandırmayı deterjanla yıkıyoruz. Kışın daha uzun aralıklarla yapabiliyoruz. Çok fazla çamaşır yıkamıyoruz, sağ olsunlar eşlerimiz ziyarete geldiklerinde kirlileri ve temizleri değiştiriyoruz. Abdullah arkadaşımla son derece uyumlu, kolektif bir yaşamımız var burada. Bana pek fazla iş yaptırmamaya çalışıyor halen ama ben rahat etmiyorum. İşleri birlikte yapıyoruz genelde. Haftada bir gün kantin siparişlerimiz, başka bir gün manav siparişlerimiz geliyor, onları yerleştiriyoruz. Bozulmasınlar diye hepsini saklama kaplarına dolduruyoruz” diye konuştu.