Demirtaş: Çözüm için kritik aşama ikinci aşamadır

Demirtaş: Çözüm için kritik aşama ikinci aşamadır

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, barış sürecinin ilk aşamasını oluşturacak PKK unsurlarının sınır dışına çekilmesinin, sonbahara kadar önemli ölçüde tamamlanabileceğini belirterek, sürecin ikinci aşamasının kritik önemde olacağını ve bu noktada anayasal ve yasal reformlarını yapılması gerektiğini söyledi.

Berlin ziyareti sırasında Reuters ile yaptığı söyleşide Demirtaş, çözüm süreci için üç aşamalı bir plandan söz edilebileceğini belirterek, geri çekilmenin bu planın birinci aşaması olduğunu, çekilme sorunsuz tamamlanırsa ikinci aşamaya sonbaharda geçilmesinin planlandığını kaydetti.

"İkinci aşamada anayasal ve yasal reformların yapılması gerekiyor" diyen Demirtaş, ikinci aşama da tamamlanırsa, üçüncü ve son aşamanın normalleşme aşaması yani tümüyle silahsızlanma ve demokratik siyasetin başladığı aşama olacağını kaydetti.

Demirtaş, "Çözüm için kritik aşama ikinci aşamadır. O sürede Türkiye'de demokrasi, Kürtlerin hakları için bazı adımları hükümetin atması gerekecek. Özellikle anayasada Kürtleri inkar eden yasal maddelerin değişmesi gerekecek" diye konuştu.

Kürtçenin önündeki engellerin kalkması ve siyasi tutuklamaların sona ermesi gerektiğini söyleyen Demirtaş, "O dönemde eğer hızlı ve güçlü adımlar atılırsa çok kısa sürede üçüncü aşamaya, normalleşmeye geçilebilir" dedi.

TBMM'de kurulan araştırma komisyonunun yeterli olmadığını ancak çalışmalarının zamanla güçlenebileceğini söyleyen Demirtaş, hükümetin seçim barajının düşürülmesi, terörle mücadele kanununun kısıtlanması, özel mahkemelerin kaldırılması gibi demokratik siyasetin önünü açacak adımlar atmasının önemine vurgu yaptı.

Çözüm sürecinde bazen krizler çıkabildiğini ya da duraklamalar olabildiğini söyleyen Demirtaş, "Ama umudumuzu kaybetmemize yol açacak bir gelişme yok. Her geçen gün çözüm umudumuz biraz daha artıyor" dedi.

 

Geri çekilme nasıl olacak?

 

Abdullah Öcalan'ın geri çekilme ile ilgili göndermesi beklenilen mektubun ne zaman geleceği ve içeriğinin ne olacağının sorulmasına karşılık Demirtaş, dün iki BDP milletvekilinin İmralı'ya giderek Öcalan ile görüştüğünü hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Bugün veya yarın Adalet Bakanlığı'nın bu mektubu bizlere vermesini bekliyoruz. Sayın Öcalan muhtemelen o mektupta geri çekilme ile ilgili teknik detayları yazmış olabilir. Kandil'deki PKK yöneticilerinin bu mektuba bir yanıt yazmasını istiyor. Bu mektubu biz Kandil'e götürüp hızlı bir şekilde cevabını alıp tekrar İmralı'ya götüreceğiz. Sayın Öcalan ondan sonra muhtemelen hem geri çekilmenin detayları hem de takvimine ilişkin net bir çağrı yapacak. Bunlar henüz kesinleşmedi. Bir hafta 10 gün içinde bütün durumun netleşeceğini düşünüyoruz."

BDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan dün İmralı'ya giderek Öcalan ile görüşmüşlerdi.

Silahları bırakma ve geri çekilme sürecinin Ağustos-Eylül aylarını bulup bulmayacağının sorulmasına karşılık Demirtaş, bu konuda kişisel tahminini söyleyebileceğini aktararak, "Evet, eğer 10 gün içinde başlarsa sonbahara kadar geri çekilme önemli ölçüde tamamlanmış olabilir" diye konuştu.

Demirtaş, coğrafi zorluklardan dolayı bazı küçük grupların ancak sonbaharın ortalarına kadar çekilebileceğini belirterek, silahların bırakılması konusunda ise şunları kaydetti:

"Sayın Başbakan Recep Tayyip  Erdoğan silahlarını bırakıp geri çekilmeleri gerektiğini söylüyor ama teknik olarak bunun mümkün olmadığını kendisi de biliyor aslında. Çünkü 'silahlarını bir mağaraya bıraksınlar, ya da toprağa gömsünler, ne yaparlarsa yapsınlar' diyor, ama bunu kim denetleyecek? Teknik olarak imkansız bir şey. O nedenle bu başlığa, bu meseleye çok takılmamak lazım. Öyle görünüyor ki hükümet de bu meseleye çok takılmayacak, bu bir krize dönüşmeyecek."

Demirtaş, şu anda uzlaşmaya varılan hususun PKK unsurlarının silahlarını kullanmadan sınır dışına çekilmesi olduğunu söyleyerek, "Nasıl çekilirlerse çekilsinler, muhtemelen askerler ve gerillalar karşı karşıya gelmeden, birbirini görmeden çekilme tamamlanacak. Geri çekilmenin silahlı mı silahsız mı olduğunu kimse bilmeyecek" diye konuştu.

Demirtaş, Türkiye'deki PKK unsurlarının sayısının 2,000-2,500 olarak tahmin edildiğini belirtti.

 

Paris cinayetleri

 

Paris cinayetlerinin faillerinin ortaya çıkarılmasının Fransa hükümetinin sorumluluğunda olduğunu ancak şu ana kadar doyurucu bir açıklama yapılmadığını söyleyen Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz olayın aydınlandığını düşünüyoruz aslında. Fransızların bütün meseleyi çözdüklerine inanıyoruz ama bunu siyasi sebeplerle açıklamıyorlar. Bu haliyle Fransa hükümeti bu cinayetlerden giderek sorumlu hale geliyor."

Demirtaş, Fransa hükümetinin bu sorumluluktan kurtulmak için cinayetlerin arkasındaki bütün güçleri açıklaması gerektiğini söyleyerek, "Biz Paris cinayetlerini şu anda Türkiye'de bazı Türklerin de içinde olduğu, uluslararası işbirliği ile işlenmiş bir cinayet olarak görüyoruz" diye konuştu.

Fransa'nın bu tutumunun hukuk ve adalet adına utanç verici olduğunu belirten Demirtaş, "Artık Fransız hükümetine çok güvenmiyoruz" dedi.

Demirtaş, Fransız yargısını da eleştiriler yönelttiği söyleşide, şöyle konuştu:

"Bizim gözümüzde şu anda Fransız hükümeti Türkiye'deki çözüm sürecini desteklemek istemiyor görüntüsü oluşuyor. Çünkü desteklemek istiyor olsalar bu katliamı açığa çıkarmaları lazımdı."

Paris cinayetlerinin barış sürecini etkileyip etkilemeyeceğinin sorulması üzerine Demirtaş, "Şu anda yeryüzündeki bir gücün Türkiye'deki süreci bozmak istediğini biliyoruz, bunu Paris katliamını gerçekleştirerek yaptılar. Ama o güç ortaya çıkarılmadığı için her an yeni provokasyonlar yapabilir. Bu tehlike devam ediyor, bu güç açıklanmadığı sürece de devam edecek" diye konuştu.

 

Yeni anayasa

 

Yeni anayasa çalışmalarını da değerlendiren ve TBMM'deki dört partinin uzlaşmasını pek mümkün görmediğini söyleyen Demirtaş, "İki veya üç parti bir araya gelerek bir geçiş anayasası yapabiliriz" diye konuştu ve BDP'nin yeni anayasaya ilişkin kırmızı çizgilerini şöyle açıkladı:

"Birincisi herkesin Türk olarak tanımlanmasını biz kabul etmiyoruz. İkincisi herkesin anadilde eğitim yapma hakkı olmalı. Üçüncüsü bütün inançların, dinlerin, mezheplerin, kimliklerin özgür olması gerekir. Dördüncüsü de mutlaka yerinden yönetim modeline geçilmesi gerekir, bir tür özerklik ya da benzer bir yerinden yönetim modelinin uygulanması gerekir."

Kürt sorununun üçüncü aşaması olan "normalleşme" sürecine girilmesi halinde 2015 sonrasında tümden yeni bir anayasa yapmanın daha mümkün olabileceğini söyleyen Demirtaş, AKP ile anayasaya karşılık başkanlık sistemi gibi bir pazarlığa girmediklerini kaydetti.