BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş "Dağın yolunu bilen biliyor" diye konuşurken, Gültan Kışanak da "Ben Şemdinli’de bir düşmana sarılmadım" diyerek, Başbakan Erdoğan’ın dün Genişletilmiş Grup Toplantısı’ndaki sözlerine yanıt verdi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarına cevap verdi. Demirtaş şöyle konuştu:
“Başbakan’a yol haritamızı gönderdik, Başbakan bunları biliyor çok iyi biliyor. Kan akmasını önleme için inisiyatif almak istediğimizi AKP ile bir araya gelerek hazır olduğumuz Başbakan’a ilettik. O gürleyen Başbakan o teklifimizi elinin tersiyle reddetmiştir. Olup bitenden sorumlu kişi Başbakan’dır. Ülkede kontrolü yitirdiği için konuşmasında da kontrolü yitirmişti. Psikolojik rahatsızlığı olan Başbakan’ın bir uyardık. Bedeli ne olursa olsun doğruyu söyledik. Bedeli ağır olacak diye, AKP’nin tehditlerinden korkmadık. Bu başbakana uluslar arası bir rol verilmiştir. Kürtleri tahrik etmek, özerlik düşüncesinden vazgeçirmek."
"Nerde inceyse orda kopacak. Bize tehdit ederek, hakaret ederek barışı getiremez çözümü de getiremez. Kendisi bilir. BDP ve Kürt halkı bugüne kadar çözüm için samimi yaklaşımlar ortaya koydular Başbakan ve tayfası bu konuda ısrarcıysa hakaret ederek, tahrik ederek varacakları yerde o noktayı Türkiye açısından bir tehlike olarak görmek istemiyorsa kendisi bilir. Terörist olarak Silivri’ye koyduklarınız devleti yönetiyor. Onlar da terörist size göre. Şimdi terörist ilan ettiniz. Terörizmi kavramını bize dayatamazsınız."
"Sizin yaptığınız kirli işlerin Suriye genelinde yaptırdığınız işlerin bir gün ortaya çıkmayacağını sanmayın. Hesap sorulmayacağını zannetmeyin. Daha 34 kişinin kanı ellerinizde, bu konu kapandı mı zannediyorsunuz. Sesiniz neden bu kadar gür çıkıyor? Siz başkasına hesap soramazsınız, başkalarını alçaklıklar suçlayamazsın. Ben sana alçak desem çukurun hatırı kalır. Senin işin Kandil’in yolunu göstermek değildir. Çözüm üret dağın yolunu bilen biliyor. Giden de gidiyor sen daha iyi biliyorsun. Senin işin PKK kuryeliği değil."
"Başbakan yine kin kustu. Kendisini aynı üslupla cevap vermek bize yakışmaz. Başbakan üstümüze kan lekesi sıçradığını söylüyor, namus meselesi olduğunu söylüyor. Savaş kararını ben mi aldım, 10 yıldır bu ülkeyi ben mi yürütüyorum. Başbakan gerçek kararının savaş olduğunu itiraf olduğunu itiraf etsin. Bu savaşın sorumluluğunu al, kararı alan sensin. Gırtlağına kadar kana bulanmış durumdasın."
"Yalan konuşma, dürüst ol, namuslu ol. Yalanlara devam ederken o kanların içinde boğulacaksın. Ben Şemdinli’de bir düşmana sarılmadım. Ben çözüm için ölümü göze almış dağa çıkmış birine merhaba dedim. Onlar benim için düşman değil. 30 bin Kürt genci ölmüşse bu bir ahlaki sorundur. Elimde görüntüler var. Biz tokalaşırken 'umarım bu sorunu çözeriz' dedik. Görüntülerin tamamını yayınlasınlar. Onları oradan indirmek, sosyal hayata katmak her insanın görevidir."
"12 Eylül döneminde işkenceyle bana 'Türküm' dedirtmeye çalıştılar. Şimdi Başbakan da bana 'Kürt sorunu terör sorunudur' dedirtmeye çalışıyor. Demeyeceğim, tehdide boyun eğmeyeceğim. Biz bu yolda bedel ödemek için yürüyoruz. Kimse bizim geri adım atacağımızı zannetmesin. Başbakan haddini bilsin. Akan kan duracaksa koysunlar bizi cezaevine. Birinci sınıf vatandaş edasıyla konuşuyor. Ben karar veririm diyor. Kürt halkına sandık koy yüreğin yetiyorsa. Sor özerklik istiyor musun. Kürt halkına sor, Türkiye’ye sorma."