HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin İstanbul Sultanbeyli'deki mitinginde hitap etti. Demirtaş, "Buna 7 Haziran'da verdiğimiz ders yetmemiş. O yüzden Allah rızası için sizden 1 Kasım'da buna daha iyi bir ders vermenizi rica ediyorum. Onları baraj altında bırakın demiyorum, barış altında bırakın, barış" dedi.
Partisinin Sultanbeyli Meydanı'nda düzenlenen mitinginde konuşan Selahattin Demirtaş, "Düşünün ki, bir parti, Halkların Demokratik Partisi, meydan meydan dolaşıp Türkiye'de kardeşliği anlatmış, barışı anlatmış, gönül gönüle özgürce yaşamı anlatmış. Ama bir hata yapmış. Sadece bir yerde bir hatamız var, yüzde 13 oy almışız. Beyefendiyi koltuğundan ve hayallerinden etmişiz. Başka suçumuz var mı?" dedi.
Demirtaş'ın konuşmasının satır başları şöyle: - Biz bu ülkenin bir gerçeğiyiz dedik. Bu ülke tek dil olamaz kardeşim, kim söylüyorsa söylesin. Allah'tan başka teklik yoktur. Kimse bize tek dili dayatamaz. Tek millet yoktur kardeşim, kusura bakmayın, milletler farklı farklıdır ve Türkiye'de de farklı milletler vardır. Teklik yaradana mahsustur, yaradan dışında başka tek yoktur.
- 1 Kasım'da bir seçim daha yapacak. Niye, biliyor musunuz? Kendi istediği için. Biz seçimden korkacak değiliz, sandıktan kaçacak değiliz. Evvel Allah, biz Allah'ımıza, halkımıza güveniyoruz. Her ay seçim de yapsa, biz hazırız, korkumuz yok. Ama ülkenin seçimden önce huzura ihtiyacı var. Ülkede hâlâ sırf sen istiyorsun diye kan akıyor. Sırf sen kendi diktatörlüğünü kurasın diye gencecik evlatlar toprağa düşüyor, insanlarımız ölüyor. Yazık değil mi ateş düşen her eve, yangın düşen her yüreğe? Bu insanlarımız niye ölüyor? Aklı olan herkes 1 dakika bir düşünsün, niye ölüyor? Kürt 'Bölücü değilim' diyor, 'Birlikte yaşayalım, sadece yeni bir anayasada özgürlük istiyorum' diyor. Peki, 'Sen niye öldürüyorsun, niye ölüyorsun?' diye devlete, hükümete sormak hakkımız değil mi?
- Vatan bölünme tehdidi altında değil, çünkü bölünme isteyen 'Bir arada yaşayalım' diyor. Peki sen niye savaş çıkarttın? Niye askeri, polisi silaha sarılacak operasyonların talimatını verdin? Bunu bizden önce Türk toplumunun sorması lazım. Sen niye ülkemizde yeniden savaş çıkattın? Tek bir soru ve 1 Kasım'a kadar bunu sormaya devam edeceğiz. Sen barışa bu kadar yaklaştığımız yerde, barıştan neden kaçtın, neden? Bunun nedenini bu halka anlatmak zorundasın, bu ülkeye anlatmak zorundasın. Barış bize bir adım yakınken niye bozdun bu barış sürecini? Senin buzdolabına koyduğun süreç, bak şimdi canlara mal oluyor. Sırf neden biliyor musunuz? 1 Kasım'da sandık kurulduğunda millet HDP'yi suçlasın diye. Bütün bu ölümlerden HDP sorumlu olsun ve HDP baraj altında kalsın, bu ölümlerin siyasi rantını da kendileri yesin diye bu savaşı çıkardılar. Allah şahittir, başka da bir şey yok.
- Siyasi rekabette hiçbir zaman yarıştan kaçmadık. Gönül isterdi ki karşımızda mert rakipler olsun, yalancı olmasın isterdik karşımızda, riyakar, ikiyüzlüler olmasın isterdik. Keşke rakibimiz mert olsaydı da mertçe siyaset meydanında kapışsaydık. Ama rakibimiz böyle değil. Bir siyasetçi ki koltuğunu korumak için, iktidarını korumak için kendi ülkesini ateşe vermeyi göze almışsa, o siyasetçiden korkulur. Koltuğunu ülkenin menfaatinden, halkın çıkarlarından üstün tutan siyasetçiden korkulur. İşte bu artık korkulacak bir siyasetçi haline gelmiş. Artık gözünü kan bürümüş, çılgınlık bürümüş, her türlü çılgınlığı yapabilecek duruma gelmiş. Ve buna 7 Haziran'da verdiğimiz ders yetmemiş. O yüzden Allah rızası için sizden 1 Kasım'da buna daha iyi bir ders vermenizi rica ediyorum. Onun net olarak anlayabileceği şekilde, daha iyi bir ders vermenizi rica ediyorum. Onları baraj altında bırakın demiyorum, onlar gibi ucuz konuşmayacağım, onları barış altında bırakın, barış.
- Biz 7 Haziran akşamı, yani sandıklar açıldığında, bunun bu seçimi kabul etmeyeceğini biliyorduk. Çünkü malımızı tanıyoruz. Kolay kolay bu seçimi kabul etmeyeceğini biliyorduk. İşte şimdi yanılmadığımız ortaya çıktı. O yüzden biz hazırlıklıydık. Kendisi evvel çeşit fırıldak, HDP'yi halkın nazarında itibarsızlaştımak için her şeyi yaptı. Bütün bu medyaya yönelik baskılar, saldırılar, yargıya yönelik saldırılar, işverenlere, esnaflara yönelik saldırılar, parti binalarına, genel merkezimize daha yapılan saldırılar, bunların hepsi HDP baraj altında kalsın diyedir. Eğer kendine bu kadar güveniyorsan, eğer halk benim arkamda diyorsan, neden demokratik bir yarıştan, seçimden korkuyorsun? Neden savaşa sarıldın? Neden çetelerini sokağa salıp parti binalarımızı yakarak, partimizi seçime giremeyecek hale getirdin? Madem sen halkın iradesine inanıyorsun, bak demokratik yarıştan hiç kaçmayız, istiyorsan her ay seçim yapalım, her ay senin dersini verebilecek durumdayız. Ama yeter ki artık milletin yakasından düş artık, yeter artık.
"Cumhurbaşkanı olmak istedin, millet seni Cumhurbaşkanı yaptı. Yeter, milletin yakasından düş. Millet seni Cumhurbaşkanı seçti, yine senden kurtulamadı, yine senden kurtulamadı. Cumhurbaşkanlığı yap, cumhurun başı ol. Halkın tamamının cumhurbaşkanı ol. Partilere eşit davran. Bir siyasetçi gibi davranmaktan vazgeç. Bunu yaparsan, ülkenin, halkın huzuruna, barışına katkı sunmuş olursun. AKP Genel Başkanı'yken ne yapıyorsa, aynısını yapıyor. Başbakan'ken ne yapıyorsa, aynısını yapıyor. Bu ülkede eğer bir başbakan eksiği varsa, istifa et, tekrar gel seçime gir, başbakan seçilirsen, başbakanlık yap. Ama Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Cumhurbaşkanlığı'nın imkanlarını kullanarak bir kez daha senin ülkeyi karıştırmana izin veremeyiz. Ülkede kutuplaşma, kamplaşma yaratmana izin veremeyiz. İnanın ki yaptığı budur. Her konuşması öfke dolu, kin dolu. Seni ona düşman ediyor, beni sana düşman ediyor. Barışa dair, hayra dair ağzından cümle çıkmıyor.