DEMİRTAŞ: HER ALANDA VETOYLA KARŞI KARŞIYAYIZ DİYARBAKIR (A.A)

-DEMİRTAŞ: HER ALANDA VETOYLA KARŞI KARŞIYAYIZ DİYARBAKIR (A.A) - 21.04.2011 - Eski BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ''Şunun anlaşılması gerekir ki; sadece YSK'nın koyduğu veto yoktur. Yaşamın her alanında vetoyla, haksızlıkla, hukuksuzlukla karşı karşıyayız'' dedi. Demirtaş, Diyarbakır Kayapınar Belediyesine ait Kültür Merkezi'nde BDP'nin yeni Genel Başkanı Hamit Geylani ve eski Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak ile yaptığı basın açıklamasında, her şeyden önce büyük bir haksızlıkla, ciddi bir hukuksuz yaklaşım, antidemokratik bir tutum ile karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Kısmen düzeltilmiş olmasının elbette ki olumlu olduğunu belirten Demirtaş, ''Bir yanlıştan geri dönülmüş olması olumludur. Ama bunların hiçbirisi olmayabilirdi. Bunların hiçbiri yaşanmayabilirdi ve bedelleri bu kadar ağır olmayabilirdi. Bugün 18 yaşındaki bir kardeşimizi, bu gösterilerde vurulduğu için maalesef ki toprağa verdik'' diye konuştu. -''SADECE YSK'NIN KOYDUĞU VETO YOKTUR''- Demirtaş, öncelikle bu süre zarfından dik bir duruş gösteren ve kendi iradesi için, kendi iradesine yapılan saldırı karşısında dik bir duruş gösteren halka ve destek veren, dayanışma içerisinde olan bütün kesimlere teşekkürlerini ve şükranlarını sunduğunu ifade eden Demirtaş, şöyle dedi: ''Şunun anlaşılması gerekir ki; sadece YSK'nın koyduğu veto yoktur. Yaşamın her alanında vetoyla, haksızlıkla, hukuksuzlukla karşı karşıyayız. Bunlardan bir tanesi bertaraf edilmiş oldu, giderilmiş oldu. Ama önümüzde yüzde 10 seçim barajından tutun da siyasi operasyonlara, tutuklamalara, gözaltılara kadar bir dizi baskıyla veto ile her zaman karşı karşıyayız. Bunların hiçbiri giderilmedi bugüne kadar. Beklentilerimiz, taleplerimiz hükümet cephesinden karşılık görmedi. Hükümet bu konuda taleplerimiz konusunda özellikle tek bir açıklama yapma ihtiyacı duymadı. Bütün bunların hepsi aslında bir devlet vetosudur, bunun anlaşılması lazım.  Elbette ki bizim arzuladığımız ileri bir demokrasidir. Ama gerçek anlamda ileri özlü bir demokrasidir. Demokrasinin toplumsal kültür haline gelmesidir. Biz bunun mücadelesini, bunun çabasını sürdürüyoruz. Bunu Türkiye kamuoyu eminim ki bizi daha anlayabilecek ve anlayacaktır. Biz de bunun mücadelesini, çabasını, sürdürmeye devam edeceğiz. Bu süre zarfında yüzlerce arkadaşımız gözaltına alındı, halen yüzlerce arkadaşımız gözaltındadır. AK Parti İl Başkanlıklarının bile gözaltı merkezi haline getirilerek yapılan gözaltılar hukuksuzdur, haksızdır. Bu arkadaşlarımızın da serbest bırakılması lazım. Umut ediyorum ki; bu kadar hukuksuz anti demokratik uygulamaya rağmen Türkiye hak ettiği barışa, kardeşliğe, özgürlüğü, hak ettiği demokrasi ortamına en kısa zamanda kavuşacaktır. Bizim  beklentimiz, temennimiz, mücadelemiz bu şekilde olacak. Bu şekilde yürüyecektir. Ben bir kez daha bu konuda duyarlılık gösteren herkese teşekkür ediyorum.'' -''CUMHURBAŞKANI GÜL İLE MÜSAİT ZAMANDA GÖRÜŞMEK İSTERİZ''- Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirtaş, kendilerinin hiçbir şekilde diyalogdan, görüşmeden kaçmak gibi bir durumları olmayacağını bildirdi. Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hele Sayın Cumhurbaşkanının daveti üzerine bir tepki mahiyetinde gitmeme durumumuz olamaz. Buradaki olağanüstü koşullar nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanına gelememe durumumuzu iletmiştik. Tabii ki kendisi arzularsa, zamanı müsait olduğu ilk anda, kendisi ile görüşmek, düşüncelerimizi paylaşmak, kendi düşüncelerini dinlemek isteriz. Bu gösteriler devam ederken de ben altını çizerek belirttim, tansiyonu yükselten şey polisin sert tutumudur. İnsanlar her halükarda meydanlarda taleplerini haykırmalıdır. Sadece bizim tabanımız için geçerli değildir. Her partinin, her siyasi organizasyonun tabanı kitlesi, halk kesimlerini tepkilerini, özlemlerini beklentilerini meydanlarda dile getirebilmelidir. Güvenlik güçleri bunlara tahammülü olmalıdır.  Özgürlükler lehine buna bakmalıdır. Elbette ki; bizim arzuladığımız şeyler değildir, bu bizim tercihimiz değildir. Bu nedenle hükümete devlete ve özellikle hükümetin emrinde olan güvenlik güçlerine bir çağrı yapmak istiyoruz: Seçim döneminde biz asla gerilimden yana değiliz. Bunun böyle bilinmesi, böyle yaklaşılması lazım. İnsanlar tepkilerini, beklentilerini, dile getirirken mümkün olduğu kadar fırsat tanınmalı. Müdahale edilmemeli, işkenceye varan şiddetler kullanmamalı, çatışmalara mahal verilmemeli. Tabanımız da kitlemiz de buna duyarlı olmalı. Demokratik tepkiler, demokratik şekilde dile getirilmeli. Herkes için de bu geçerlidir. Biz gösterilerde şiddet olsun diye bir çağrı yapmadık. Hele hele sivil insanların zarar görebileceği şekilde esnafın zarar görebileceği şekilde asla tepkiler gösterilmemelidir. Buna dikkat edilmelidir. Polis de insanlara işkence, zulüm yapmaktan vazgeçmelidir. Biz şu ana kadar çalışmalarımızı durdurmadık, aksatmadık bir seçenek olarak masada duruyordu. Çalışmalar zaten devam ediyor. Aday arkadaşlar, seçim bölgelerinde çalışmalarına devam ediyorlar.'' -''YSK'NIN KARARI BURUKLUK YARATTI''- Hamit Geylani de tüm sevinçlerinin buruk olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: ''Bugün YSK'nın vermiş olduğu karar, bir burukluk yaratmıştır. Çünkü geç gerçekleşen adalet adalet sayılmaz. Nitekim bu gecikmenin sonunda seçime kan lekeleri düşmüştür. Bugün toprağa verdiğimiz canın geri gelmesi mümkün değil. Hukuki hataların düzeltilmesi her zaman olanaklıdır. Siyaset devamlılık ister. Çok büyük bir garabet içerisinde bu sistem. Düşünebiliyor musunuz; bir parti seçime giremiyor, girme koşulları yok. Eş genel başkanları istifa ediyor ve yetkili kurumlar yeniden bu olağanüstü bir süreç için bir genel başkan seçiyor. Gerçi genel başkan seçilmem, bu da bir buruk sevinçtir, bir onurdur. Gerçekten 70 milyon halkımız bir bütün olarak özel olarak da Kürt halkı böylesi bir hukuksuzluğu hak etmemiştir. Umarız, dileriz bundan sonra bu hukuksuzluklar ortadan kalkar.'' Geylani, Demirtaş'ın Hakkari milletvekili adayı gösterilmesi ve kendisinin genel başkan olması ile ilgili soruya ''Yer değiştirdik'' diye cevap verdi. Eski BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak da YSK'nın kararının Türkiye'de demokrasinin nasıl sistemli bir kriz içerisinde olduğunu gösterdiğini kaydetti.