Açlık grevlerinin bitmesinin Abdullah Öcalan'ın rolünü güçlendirdiğini söyleyen BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, İmralı'da görüşmelerin başladığını söyledi. BDP lideri "Bundan sonra atılan her adımı hükümet açısından zafiyet değil güç göstergesi olarak göreceğiz" dedi.
BDP'li Aysel Tuğluk da "Bu rol bir kez daha açığa çıktı. Bu kritik eşiği, son derece tarihi, önemli bir açıklamayla Öcalan sona erdirdi. Bu açıdan devletin bir kez daha İmralı meselesini gözden geçirmesi gerekiyor. Bu tecrit ve iletişim meselesindeki sorunu tamamen ortadan kaldırması gerekiyor" diye konuştu.
Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş'a konuşan Demirtaş şu açıklamaları yaptı:
"En büyük kazanım, insanların ölmemiş olması. Burada siyaseten kim kazandı diye bakılmaz. Ya hep birlikte kazanılır ya da kaybedilir. Açlık grevleri vesilesiyle Kürt sorunu yeniden gündeme geldi; kamuoyunda bir duyarlılık oluştu; Öcalan’ın rolü netleşti ve güçlendi. Hükümet bu duyarlılığı değerlendirirse hep birlikte kazanırız."
"Cezaevlerinde ölümü engelledik ama dışarıda ölümler devam ediyor. Bakın bugün Şemdinli’de de ölümler var. İçerdekileri kurtarmak yetmiyor; şimdi hep birlikte dışarıdaki ölümleri durdurmalıyız. Açlık grevi bir vesile oldu. Ama elimizi çabuk tutmalıyız."
"İmralı'daki tecridin hukuksuz olduğu artık teşhir oldu. Hükümetten insanlar bile bunu savunamıyor. Avukatların rutin girişleri başlamalı. Duyuyoruz ki bazı heyetler İmralı’ya gidip Öcalan’la görüşmelere başlamış. Ama bunun artık kamuoyuna mal edilmesi lazım. Kamuoyu desteğinin sağlanması lazım. Öcalan bir sözüyle açlık grevlerini durdurabiliyorsa, savaşı da durdurabilir."
"Öcalan etkisinin kırılmadığının, hatta daha fazla olduğunu görmüş olmak lazım. Öcalan üzerinden sorunun çözümünde mesafe kat etmek lazım. Hükümetin önemli bir kısmının da böyle düşündüğünü hissediyorum. Böyle olmasında fayda var çünkü Suriye’de işler çığırından çıkmak üzere. Fiilen savaşa girmiş durumdayız. Tam da bu ortamda Türkiye’nin Kürt sorununda kendi içinde kamburdan kurtulması lazım. Öcalan’la görüşmek hükümete, Türklere, devlete kaybettirmez. Birkaç günlük bir oy kaybı yaşanabilir ama sonuçları ortaya çıktıkça herkes kazanacaktır."
"Biz siyasetçiler olarak bundan sonra daha fazla rol oynayabiliriz. Bundan sonraki adımlar geri adım değil ileri adım olacaktır. Biz de her adımı ileri adım olarak göreceğiz. Hükümet açısından zafiyet değil güç göstergesi olarak göreceğiz. Destek de moral de vereceğiz. Yeter ki moral kaybedilmesin."
"Başbakan’ın handikabı, cumhurbaşkanlığı seçimine milliyetçi oylarla gitmek istemesi. Kürt sorununa yeniden o başlığı açarsa biriktirdiği milliyetçi oyları kaybedeceğinden korkuyor. Mesele şu, Recep Tayyip Erdoğan’ı mı, bu ülke ve halkı mı kurtaracak? Bu kararı vermesi lazım. Açlık grevleriyle ciddi bir mesaj verildi. Bu işin şakası yok. İnsanlar ölmeye devam ediyor. Siyasiler bunun vebalini istemiyorsa, cesur olmamız lazım. Başbakan’ın kullandığı dil çok incitici, hakaretamiz, ötekileştirici, hedef gösteren bir dil. Bununla sadece günü kurtarır. Ama Kürt sorunu için özde ve sözde köklü değişim lazım."
BDP milletvekili Aysel Tuğluk, "Gerçekten çok kritik bir eşikten dönüldü. Eğer, bir ölüm olsaydı çok farklı bir durum olacaktı. Ciddi bir kırılma yaşanacak, önüne geçilemez olaylar gelişecekti. Biz kaç gündür bunun korkusuyla yaşıyorduk" dedi.
Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan'a konuşan Tuğluk şunları söyledi:
"Bu rol bir kez daha açığa çıktı. Bu kritik eşiği, son derece tarihi, önemli bir açıklamayla Öcalan sona erdirdi. Bu açıdan devletin bir kez daha İmralı meselesini gözden geçirmesi gerekiyor. Bu tecrit ve iletişim meselesindeki sorunu tamamen ortadan kaldırması gerekiyor."
"'Biz İmralı ile görüşeceğiz’ dediğinizde onun gereğinin yapılması gerekiyordu. Hükümet yeniden bir karar vermeli, izlenen bu entegre projeden vazgeçilmeli. Yani, ‘hem dağda hem ovada bitirelim’ stratejisindeki ısrar Başbakan’ın kendi iktidarını da zora sokacak. Bir an önce bir devlet aklı devreye girmeli. Öcalan’la görüşmelerin başlaması, Oslo görüşmelerinin başlaması; masada protokoller de var. Bunun üzerinden yeni bir süreci evriltebiliriz. Başbakan bu süreci barışa evriltirse sadece Türklerin değil Türkiye’nin Başbakan’ı ya da Cumhurbaşkanı olacaktır."
"Kendisi de Mehmet Öcalan’la görüşmesinde, 'Avukatlarımın gelmesi gerekiyordu, neden gelmedi' demiş. Avukat görüşmesi konusunda yoğun arayışlar yürütüldü. Daha fazla uzamamalı. Toplum, artık ‘bu sorun kiminle çözülebiliyorsa çözülsün’ diyor. Öcalan’ın güçlü olması bir avantajdır. Bunu çözüm için değerlendirmek gerekiyor. Kendisi de hazır. Zaten olgunlaşmış bir süreç var ortada. Üç yıldır müzakereler sonunda ortaya çıkmış bir çözüm de var. Bu çözüm karşılıklı olarak yeniden ele alınabilir, yeni bir takvim belirlenebilir."
"Gerçekten Öcalan’ın rolü çok tarihidir. Bunun görülmesi gerekiyor. Ne kadar etkili bir aktör olduğunu Türkiye’de de dünyada da bir kez daha gördü. Hiç kimse bu açlık grevini emin olun bıraktıramazdı. Birbirimizi yeterince hırpaladık, acı çektirdik, artık karşılıklı ortak noktalarla bunu bitirmenin yolunu bulmalıyız."