4 Kasım 2016 tarihinden beri Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Selahahtin Demirtaş 24 Haziran'da gidilecek erken seçimlerde, ikinci tura kalması durumunda seçimi kazanacağını belirterek, "Kesinlikle ben kazanırım. Çünkü Türkiye halklarının tamamından destek alacak söylem ve politikaları biz savunuyor olacağız" dedi.
Birgün'den Hüseyin Şimşek'in sorularını yanıtlayan Demirtaş, "Biz İttifakı, barajı geçmek için değil yüz yıllık korkuların, tabuların, hataların yıkılması için istedik” ifadesini kullandı.
Demirtaş'ın söyleşisi şöyle:
»İkinci kez HDP’nin Cumhurbaşkanı adayısınız. Bu kez propagandanızı cezaevinden yapmaya çalışacaksınız. Seçmenleri kampanyanız hakkında bilgilendirir misiniz? Nasıl çalışmayı planlıyorsunuz?
Cezaevi hücresinden bir kampanyanın tüm boyutlarıyla planlanıp yürütülmesi imkansızdır. Kampanyayı HDP Genel Merkezi planlayacak, gönüllüler yürütecek ve ben de önerilerim ve mesajlarımla, elimden geldiğince onlara destek olacağım. Dışarıda OHAL ve AKP zulmü, içeride de tehdit ve yasaklar varken adil ve eşit bir kampanya yapılıyormuş gibi davranamayız. Bu koşulları normalleştiremeyiz. Her an, her dakika bu adaletsizliği dile getiren ve teşhir eden bir kampanya yapmak zorundayız. Devletin imkanlarını sınırsızca kullanan bir aday ile hücredeki bir aday, sanki adil bir seçimde yarışıyormuş gibi davranamayız. Seçmenler bu demokrasi skandalını her an görmeli, mevcut iktidarın adalet ve eşitlik anlayışını idrak etmelidir. Bununla birlikte, HDP ve ben, geleceğin Türkiyesi’ne dair görüşlerimizi, çözüm önerilerimizi, projelerimizi, her yerde kamuoyuyla paylaşmayı da sürdüreceğiz.
»Erdoğan, “Tamam” derlerse bırakırım diyor. Sizce halk sandıkta tamam derse Erdoğan bu kadar kolay kabullenir mi?
Bırakmayıp da ne yapacak? Elbette seçim kaybeden iktidar yerini seçilene bırakır, bunun aksi bile düşünülemez. Kendisi de buna saygı duyacağını beyan etti zaten. Biraz da, 24 Haziran’da alacağı yenilginin sosyo-psikolojik zeminini oluşturmaya, ‘onurlu geri çekilmeye’ hazırlık yapıyor. Herkes seçim sonuçlarına saygı duymak ve gereğini yapmakla mükelleftir. Öyle de olacaktır. »“Erken seçim söylemi vatan hainliğidir” cümlesinin ardından AKP ve MHP ittifakının erken seçim kararı almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kendini dev aynasında görüp kudretli sananlar, ülkenin artık yönetilemez hale geldiğini kendileri de kabul ettiler. Büyük bir ekonomik kriz kapıda bekliyor. Bölgesel gelişmeler, içerideki sosyal ve siyasal sorunlar ciddi bir patlama noktasına geldi. İktidarın çürümüşlüğü bir krizle dışa vurduğunda, artık seçimden değil istifadan söz edilir olacaktı. Durum o aşamaya gelmeden, baskın bir seçimle seçmenden yeni bir kredi alarak oluşturacakları bu ‘taze meşruiyet’ ile kriz dönemini istifasız atlatmak ve iktidarlarını kurtarmak istediler. Baskın seçimin amacı budur. Fakat seçimin AKP tarafından kazanılması, krizi ortadan kaldırmayacaktır. Ancak yeni ve değişime açık bir iktidar bu krizle baş edebilir. Çünkü yeni bir iktidara, hem toplum hem de uluslararası alan bir şans tanıyacak ve panik ortamının tetiklenmesi önlenecektir. Ama AKP seçimi kazanır da aynı politikaları sürdürürse, içeride ve dışarıda yaşanacak panik, ani ekonomik ve sosyal krizleri tetikleyebilir. AKP, artık istikrarın da güvencesi değil yani. İstikrarsızlık yayan bir siyaset üretiyorlar sadece.
»CHP, MHP, DP ve İYİ Parti’nin kurduğu ittifaka HDP dahil edilmedi. Bu konu hakkındaki görüşünüz nedir?
Bu kesimlere sorsanız HDP’nin sözde sıkıntılı ‘bagaj’ından söz edip bunu gerekçe yapacaklardır. Fakat meselenin altında yatan siyasi gerçeklik tam olarak şudur, HDP, devletin resmi ideolojisinin asli unsuru olarak kabul edilen ‘Türkçülük’ politikasının dışında bir partidir. Ağırlığı Kürtlerden oluşsa da çok kültürlülüğü, çok kimlikliliği, çok dilliliği esas alan bir toplumsal gerçekliğin partisidir. HDP, Kürtçü de değildir Türkçü de. Çok net ifade etmek gerekir ki, PKK’nin de temsilcisi değildir. HDP kendisine oy veren halkların, bireylerin partisidir. Realite bu olmasına rağmen, HDP’yi ‘terörle bağlantısı var’ safsatasını öne sürerek karalamaya ve yıpratmaya çalışan söyleme teslim olunması, onlar açısından vahim bir hata olmuştur. Biz ittifakı, barajı geçmek için istemedik. Yüz yıllık korkuların, tabuların, hataların yıkılması için istedik en çok. HDP ile birlikte çok güçlü bir toplumsal beraberlik ve demokrasi ittifakı kurulabilirdi. Bunun sonuçları sadece seçimlere değil, asıl seçim sonrası Türkiye’nin toplumsal beraberliğine ve bir arada, barış içerisinde yaşama inancının güçlenmesine vesile olurdu. Fakat maalesef, muhalefet partileri büyük düşünmek ve cesur olmak yerine, sığ ve sağ düşünmeyi tercih ettiler.
»Cumhurbaşkanı adayı rakibiniz Muharrem İnce ile bir görüşme gerçekleştirdiniz. Bu görüşme hakkında neler söylersiniz?
Kamplaşma ortamında yapılan kutuplaştırıcı siyasete karşı olumlu bir katkı sunmuştur.
»Partinizin Kürt partileri ile kurduğu diyalog hakkında ne söylersiniz?
Türkiye’de çok gündeme gelmese de çok sayıda Kürt partisi ve hareketi var. Biz, bütün partilerin siyasi alanda var olma, örgütlenme ve temsil haklarını savunuyoruz. Sonuçta HDP bütün kesimlerin hakkını savunmak için yola çıkmış büyük bir ittifak gücüdür. Kürt halkının kendi içinde siyasal bütünlüğünü sağlayarak ortak talepler etrafında siyasal mücadelelerini yürütmeleri, Kürt sorununun çözümünü de kolaylaştıracaktır. HDP, bu sebeplerle Kürt partileri ve kurumlarıyla diyalog ve işbirliği imkanlarına her zaman önem veriyor. Eşbaşkanlarımız da bu görüşmeleri sürdürüyorlar. Umarım sonuçları olumlu olur.
»Rakiplerinizi nasıl değerlendirirsiniz? Seçmen açısından sizi onlardan farklı kılan nedir?
Kendimi diğer adaylarla kıyaslayarak takdim etmem pek şık ve doğru bir tutum olmaz. Ben, partim HDP ve onun mücadele programı ile birlikte varım. Ama şu da bir gerçektir ki, iki sağ ittifak ve program karşısında HDP’nin programı ve beyannamesi yegane sol demokratik programdır. Tereddütsüz bir şekilde emekten, emekçiden, ezilenden, kadından, doğadan, ötekilerden yana olan HDP’dir. Neoliberal sağ politikalara karşı, sol politik önermelerle seçime giren tek program bizim programımız olacaktır. Beni diğer adaylardan ayıran şey de bu programatik farktır.
»Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalırsa ve siz ikinci turdaki iki isimden biri olursanız şansınızı nasıl görüyorsunuz?
Kesinlikle ben kazanırım. Çünkü Türkiye halklarının tamamından destek alacak söylem ve politikaları biz savunuyor olacağız.
»İkinci tur olursa ve siz kalamazsanız, partinizin ikinci tur stratejisi için neler söylersiniz?
Ben ikinci tura kalacağımıza inanıyorum. Hazırlıklarımız da inancımız da bu yönlüdür. Diğer adaylar benim ikinci tura kalmam halinde ne yapacaklarını netleştirmelidir. Çünkü burada kilit, HDP oylarıdır. Beni destekleyecekler mi? Yoksa tereddütlü mü yaklaşacaklar? Bu sorumuza net bir cevap almadan kimse ikinci tur hesapları yapmamalıdır. Beni desteklemeyeceklerini söyleyenler, desteğimizi nasıl isteyeceklerini de izah etmelidirler tabii ki.
»Milletvekili seçimlerinde muhalefetin şansını nasıl görüyorsunuz? Meclis’te AKP’nin çoğunluğu kaybetmesi durumunda bir seçim daha görebilir miyiz?
Her şey olasılık dahilindedir. 24 Haziran seçimleri, siyasette taşları tam anlamıyla yerine oturtma kapasitesine sahip olmayacaktır. Asıl, bir sonraki seçimde taşlar yerine oturur. Bu da bir erken seçimle olabilir tabii.
»HDP ve kendiniz için beklediğiniz bir oy oranı var mı?
HDP ve benim yüzde 20’yi aşma potansiyelimiz var. Ama bu potansiyelimizin henüz oya dönüştüğünü de söyleyemem. HDP baraj civarında görünüyor. Halkın güçlü desteğiyle HDP’nin barajı aşacağına ve Parlamentoya gireceğine inanıyorum. Aksi bir durum, AKP’nin 70-80 sandalyeyi gasp etmesi anlamına gelir, ki bu sadece HDP’nin sorunu olmaz artık. Topyekûn Türkiye muhalefetinin, demokrasi mücadelesinin sorunu, hatta ayıbı olarak tarihe geçer. Biz böyle bir durumla karşılaşmamak için elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz.
»Halka seçim mesajınız nedir?
‘Seçim kampanyalarında kutuplaştırıcı, düşmanlaştırıcı söyleme kimse pirim vermesin. Sandık başlarında, birleştirmelerin yapılacağı seçim merkezlerinde görev almak için partilere mutlaka başvursunlar. Yurtdışında yaşayan seçmenler mutlaka oy kullanmaya gitsinler ve 24 Haziran’ı demokrasinin zaferine dönüştürmek için şimdiden ev ev, köy köy gönüllü bir propaganda çalışması yürütsünler’ şeklinde ricalarım olacak. Oyların korunması için muhalefet partilerinin de ciddi ve sağlam hazırlıkları olacaktır. Ne rehavet ne de panik havasına gerek yok. İnansın herkes, bu defa olacak. Faşizmi sandığa gömeceğiz. Alternatif bir iktidar seçeneğini ortaya çıkaracağız.