'Şehit annelerin ellerinden öpüyorum, onurlu duruşunuz kapıların açılmasını sağlayacak'

'Şehit annelerin ellerinden öpüyorum, onurlu duruşunuz kapıların açılmasını sağlayacak'

 

İmralı'da hükümet ile Abdullah Öcalan arasında sürdürülen görüşme ve Ahmet Türk ile Ayla Akat Ata'nın görüşmesi sonrası BDP dün basına kapalı olarak toplandı. Son gelişmeleri görüşen parti yönetimi süreci değerlendirdi.

Demirtaş partisini grup toplantısında yaptığı konuşma ile merak edilen değerlendirmeyi dile getiriyor.

Demirtaş konuşmasına Şerafettin Elçi'nin ve Kozlu'da ölen madencilerin ailelerine başsağlığı dileğiyle başladı. 

Henüz bir müzakere sürecinin başlamadığını ifade eden Demirtaş, şehit aillerine de çağrıda bulundu: " Bu savaşın en ağır yükünü siz çektiniz. Evlat acısı dünyadaki en ağır acıdır. Allah kimseye göstermesin, ateş düştüğü yeri yakar. Sizin çocuklarınızın, yani bizim kardeşlerimizin bu süreçte yitip gitmesinden acı duyduk. Şimdi sizin geldiğimiz bu noktada, sizin sunacağınız destek en önemlisi olacaktır. Başka analar babalar bunu yaşamasın diye elini taşın altına koyup, onurlu duruşunuz bütün kapıların açılmasını sağlayacak" 

İşte Demirtaş'ın konuşmasından önemli bölümler:

 
Her şeyden önce İmralı’da bir heyetin resmi bir heyetin Sayın Öcalan ile görüşmesi bizler açısından önemlidir. Bunun aleniyet kazanmış olması bunun önemini değerini artırır. Çünkü bu sıradan bir gelişme değildir, aslında çok gecikmiş bir gelişmedir. Ama 14 yıl aradan sonra İmralı’da aleniyet kazanılarak, kısmen şeffaf olarak bu sürecin girişiminin başlanmış olması, bütün tahlillerin dışında önemlidir.
 
Bu süreci önemsiyoruz. 14 yıldır bir adada tutulan bir halk önderinin isminin önüne ‘sayın’ konuldu diye binlerce kişi hapse atıldı. Posteri taşındı diye çocuklar gençler coplandı. Fakat bir halk bıkması yılmadı inat etti ısrar etti. Doğru olduğuna inandığı için, barışın İmralı’dan geçtiği için bundan geri adım atmadı. Terörist başı dediler, bebek katili dediler olmadık sıfatlar yakıştırdılar. Ama bir resmi heyet İmralı’ya gidip kendisiyle görüşmeye başladı. Bunu biz değerli buluyoruz, doğru bir adımdır.
 
Yine ikinci önemli bir gelişme, iki milletvekilimizin 14 yıl sonra ilk defa siyasetçi kimlikle adaya gidilmesine destek olunmuş olmasıdır. Çünkü siyasi bir konu ancak siyasetçilerin devreye girmesiyle çözüm aşamasına getirilebilir. Bütün bu süreçlerde emeği geçen herkese, bütün halkımıza, bu bedeli ödeyen bütün dostlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz.
 
Bir defa başlayan sürecin, bir AKP-BDP ortaklaşması olmadığının net şekilde tespit etmek lazım. Bizim hükümetle öncesinden oturup tartıştığımız süreç söz konusu değildir. Bu AKP’nin hükümetin İmralı’da sayın Öcalan ile başlattığı süreçtir. Partimiz, iki arkadaşımızın İmralı’ya gidişiyle birlikte süreçten doğrudan haberdar olmuştur. Bir AKP-BDP ortak çalışması söz konusu değildir.
 
İmralı’daki görüşmede tarafımıza iletilmiş bir yol haritası, takvimlendirilmiş bir yol haritası yoktur. Böylesi bir yaklaşım belki de herkes olmasını istediği şekilde ifade ediyor deyip geçmek lazım. Bu aşamada kamuoyuna, hükümete, KCK’ya bizim aracılığımızla iletilmiş bir çözüm önerisi, takvim yoktur.
 
Ama gördüğümüz şudur, görüşmeyi yapan heyette de sayın Öcalan’da da kararlı bir çözüm iradesi vardır. İfade edilen de dışarıya verilen mesaj da şudur.
 
Bütün bu tespitler ışığında şunu söyleyebiliriz, şu aşamada başlatılmış bir müzakere söz konusu değildir. Bunun arayışından söz edilebilir. Ama müzakere başladığına dair bize ulaşmış bir bilgi yoktur.
 
Hele hele askeri operasyonlar, tutuklamalar devam edecekse, bunun adına da entegre proje denilerek bu süreç sürecekse kimse birbirini yormasın. Silahsız kansız olsun acısız olsun, ama kimse hükümetin ciddi politikası vardır demesin. Öyle yendik, bitirdik, ezdik, şimdi sıra teslim almaya geldik yaklaşımını kimseye anlatamazsınız. Zaten İmralı’ya giden heyetiniz de böyle denmediğini biliyor. Yendiyseniz neyi müzakere ediyorsunuz? Yenme ve yenilme üzerine kurduğunuz diyalog süreci sakıncalı olacaktır.
 
Buradan şehit ailelerine sesleniyorum. Bu savaşın en ağır yükünü siz çektiniz. Ben buradan bütün bu ailelere Allah'tan sabır diliyorum. Evlat acısı dünyadaki en ağır acıdır. Allah kimseye göstermesin, ateş düştüğü yeri yakar. Sizin çocuklarınızın, yani bizim kardeşlerimizin bu süreçte yitip gitmesinden acı duyduk. Şimdi sizin geldiğimiz bu noktada, sizin sunacağınız destek en önemlisi olacaktır. Başka analar babalar bunu yaşamasın diye elini taşın altına koyup, onurlu duruşunuz bütün kapıların açılmasını sağlayacak. Bütün annelerin ellerinden öperek şunu söylüyorum, bütün kayıplarımız için sizin sunacağınız destek bu evlatların mezarlarında rahat içinde huzur içinde yatmalarını sağlayabilir. Sizler bu sürecin takipçisi olmalısınız, hükümetin barıştan yana olmasını sağlayacaksınız."