Eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, Edirne Cezaevi'nden eşi Başak Demirtaş aracılığıyla bir grup gazeteci ve aydına gönderdiği mektup tartışılıyor.
Demirtaş'ın, muhalefete yönelik "önemli ve anlamlı" mesafeler alındığı, ancak "yeterince toplumsal heyecan ve kolektif umut" yaratılamadığı eleştirisinde bulunduğu mektubunda dile getirdiği önerilerinin muhalefet tarafından değerlendirilip değerlendirilmeyeceği de merak konusu.
DW Türkçe, mektubun iletildiği gazeteci ve aydınlara Demirtaş'ın öneri ve eleştirilerinin muhalefete etki edip edemeyeceğini sordu.
Mektubun gönderildiği isimlerden birisi olan Avukat Gürkan Çakıroğlu, "Demirtaş, muhalefeti iktidara muhalefet etmek yerine rejime karşı muhalefet etmeye çağırıyor. Çünkü iktidarı ayakta tutan rejim. İktidar siyaset yaparak ayakta kalmıyor" dedi. Demirtaş'ın uyarılarının büyük önem taşıdığını ifade eden Çakıroğlu, halkın "gelenin gideni aratmasından" endişe duyduğunu, bu nedenle de bir çıkış yolu aradığını belirtti. Demirtaş'ın "Demokrasi Sözleşmesi" çağrısını da anlamlı bulduğunu kaydeden Çakıroğlu, "Bu çağrı, altılı masanın ötesine geçen bir dilin beyanıdır" diye konuştu. Demirtaş'ın toplumsal muhalefet ile siyasi muhalefet arasındaki uçuruma da vurgu yaptığını dile getiren Çakıroğlu, "Öyle esnafı ziyaretinizle, veyahut da şehirleri gezmenizle muhalif olmuyorsunuz, halkın dertlerine de deva olmuyorsunuz" ifadesini kullandı.
Çakıroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Karadeniz gezisi ile ilgili yaşanan tartışmaları da hatırlattı. Çakıroğlu, muhalefetin eskinin diliyle konuşmaya devam ettiğini öne sürdü ve Demirtaş'ın bu konuya da dikkat çektiğini belirtti. Çakıroğlu, "Selahattin Beyin söylediği şey şu, toplumsal kesimle siyaset arasında büyük bir uçurum var. Aydınlar bir köprü vazifesi görerek toplumun ihtiyacını ve arzularını siyasi muhalefete belki daha iyi, daha sağlıklı aktarabilirler" ifadesini kullandı. Çakıroğlu, bu anlamda Demirtaş'ın çağrısının muhalefet için bir nefes olabileceği görüşünü dile getirdi.
Gazeteci Sedat Bozkurt da, Demirtaş'ın muhalefetin genel olarak birlikte hareket etmemesini eleştirdiğini belirtti. Millet İttifakı'nın da, HDP'nin de kendi içinde bu eleştiriyi konuştuğunu kaydeden Bozkurt, "Burada Selahattin Demirtaş'ın mektubunda vurguladığı HDP İttifakı ile Millet İttifakı'nın senkronize bir şekilde en azından seçimlere kadar muhtelif meselelerde bir temas sağlaması" dedi. Seçimin ardından Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğa sahip olunabilmesi için HDP ile iş birliğinin gündeme geleceğine dikkat çeken Bozkurt, "Demirtaş, bu iş birliğinin şimdiden ortaya konulmasını istiyor ve bunun da muhalefete bir ivme kazandıracağı görüşünde" diye konuştu. Demirtaş'ın yazar ve entelektüellerden bir danışma zemini oluşturulmasını istediğini de vurgulayan Bozkurt, Türkiye'nin buna ihtiyacı olduğunu savundu. Bozkurt, "Çünkü geleceğe yönelik bir Türkiye inşa edilecekse bunun teorik altyapısını ya da kuramsal altyapısını bu insanlar oluşturacak" dedi.
Bozkurt, Aydınlar Heyeti önerisinin ise tartışılması gerektiğini belirtti. Muhafazakar aydınların bir yerde, Kürt aydınların başka bir yerde demokrasi mücadelesi yürüttüğünü kaydeden Bozkurt, "Bunları bir araya getirmek başka sıkıntılar ortaya çıkarır, hele bu konjonktürde. O yüzden ben çok bu aydın yapıların ya da aydın gruplarının bir araya geleceği kanısında değilim" diye konuştu.
Gazeteci ve yazar İnci Hekimoğlu ise Demirtaş'ın eleştirilerinin büyük oranda altılı masaya yönelik olduğunu belirterek, "Evet bu birleşme çabalarını takdire değer bulsa da gerçekten de çok haklı, çünkü yeni bir vizyon, yeni bir Türkiye hayali oluşturamadı, böyle bir umut henüz yaratamadı" dedi. Hekimoğlu, HDP'nin de kendi kurmaya çalıştığı ittifakla heyecan dalgası yaratamadığına dikkat çekerek, Demirtaş'ın bu durumu da eleştirdiğini söyledi.
Hekimoğlu, "Demokrasi Sözleşmesi" çağrısını da önemli bulduğunu ifade etti. Hekimoğlu, şöyle devam etti: "Çok uzun süredir meselenin asıl olarak toplumsal farklılıkların, toplumsal talebin, sivil toplum örgütlerinin, demokratik kurumların baskıcı rejime karşı ortak hareket etmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Çünkü ancak böyle bir çaba hem iktidarı hem muhalefeti zorlayabilir."
Hekimoğlu, Demirtaş'ın Türkiye'nin kaos ve ciddi bir çözülmeye doğru yöneldiğine yönelik uyarılarının da çok önemli olduğunu ve muhalefet tarafından dikkate alınması gerektiğini ifade etti.
Gazeteci- Yazar Özlem Akarsu Çelik de Selahattin Demirtaş'ın gönderdiği mesajlarla, tutuklu da olsa siyaset sahnesinde sözünün ağırlığı olduğunu göstermeye devam ettiğini vurguladı. Demirtaş'ın mektubunda HDP'nin siyaset sahnesinden dışlanmışlığına dikkat çektiğini kaydeden Çelik, Haziran 2015 seçimleri sonrasında yaşanan sürece vurgu yaparak "Bugün gelinen noktada milliyetçiliğe bir de körüklenen mülteci düşmanlığı eşlik ediyor. Türkiye'nin bir pogrom utancını daha yaşaması ne yazık ki olası" ifadesini kullandı.
Demirtaş'ın mektubunda aydınlara çağrıda bulunduğunu da kaydeden Çelik, "O aydınlar ki KHK'larla mağdur edildi, kimi Gezi tutukluları gibi ağır hapis cezalarına mahkûm edildi. Hatırı sayılır aydın da yurt dışında. Türkiye'de Demirtaş'ın sözünü ettiği mücadeleyi verebilecek, halen ağır bedelleri göze alabilecek insanlar var mı? Şüphesiz varlar" diye konuştu.
Demirtaş'ın muhalefete yönelik eleştirilerini de hatırlatan Çelik, gelinen noktada "yok birbirinizden farkınız" diyen seçmen sayısının azımsanmayacak boyutta olduğunu savundu. Erdoğan siyasetinin Türkiye'de büyük tahribata yol açtığını öne süren Çelik, muhalefet partileri dahil olmak üzere birçok yapı ve ismin de Erdoğan siyasetine benzer şekilde bir dil kullandığını iddia etti. Çelik, "Selahattin Demirtaş bunu görüyor ve temiz bir başlangıç öneriyor. Bu çağrıya kulak kabartması gerekenler şahsi iktidar savaşlarını bir kenara bırakırsa belki yeni ve temiz bir yol açılabilir" ifadesini kullandı.