HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ankara saldırısına ilişkin hükümeti ağır ifadelerle eleştirerek, "Dört patlama, dört emniyet müdürü değişti. İstifa yok, özür yok" dedi. "Bütün sorumluluk bizde olsa, biz erdemli, onurlu, ahlaklı insanlarız, istifa ederiz" diyen Demirtaş, "Sizde bu yok. Dokunulmazlığı kaldırılması gereken sizsiniz, siyasi sorumluluk sizde, ülkeyi siz yönetiyorsunuz" ifadesini kullandı.
Demirtaş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Ya bizim yanındasınız yada terörün" sözlerine de yanıt verdi. Demirtaş "“Ya benim yanımda olacaksınız, ya terörün” diyor. Ya ikiniz de birseniz?. Birinin gazeteci, milletvekili olması terörün yanında olmasına engel değilse, Cumhurbaşkanı, Başbakan olması da değil o zaman" dedi.
AKP, CHP ve MHP'ye çağrıda bulunan Demirtaş, Hadi gelin, elimizi taşın altına koyalım. Yüksekova’ya gidelim. 3 genel başkana çağrı yapıyorum. Dördümüz yan yana gelelim, buyurun gidelim Sur’a, Nusaybin’e. Niye tankı topu gönderiyorsun? Askere de polise de yazık değil mi? Diyalogla kapatalım hendeği, barikatı" diye konuştu.
Demirtaş, HDP grup toplantısında partililere seslendi.
Demirtaş'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
24 saat hükümetten açıklama yok. Ya bi çıkın, deyin ki, Başbakan son Merasim Sokak patlamasından sonra “Ankara’ya özel tedbir aldık” dedi. Bu eylem, katliam oldu, Van Emniyet Müdür Ankara’ya atandı. Alabildikleri tedbir bu. Dört patlama, dört emniyet müdürü değişti. İstifa yok, özür yok. Ha bre kutuplaştırma, bizi hedef göstererek neyi çözeceksiniz? Bütün bunlar bitecekse, dokunulumazlığımızı siz kaldırmayın, biz istifa edelim. Ben buradan gittiğimde çözülecekse, sizde istifa yüzü, ahlakı yok. Ben istifa ederim. Bütün sorumluluk bizde olsa, biz erdemli, onurlu, ahlaklı insanlarız, istifa ederiz. Sizde bu yok. Dokunulmazlığı kaldırılması gereken sizsiniz, siyasi sorumluluk sizde, ülkeyi siz yönetiyorsunuz.
Toplumun gazını almak için bir HDP’yi linç ettiriyorlar. Hep birlikte çözelim diyoruz. CHP’nin bir araştırma önergesi, 16 Aralık 2015’te HDP’nin komisyon önergesi var. Parlamentoyuz biz, önerge veriyoruz. Her yerden bilgi, belge toplayalım diyoruz. Sorumluluk alıyoruz, sorumluluk. Hükümete diyoruz ki, “Sen yalnız değilsin, beraber yapalım.” Ne oluyor, AKP’nin, MHP’nin oylarıyla reddediliyor. Sonra deklarasyon hazırlayalım, bir sayfalık, yarım sayfalık yayımlayalım, sorumluluğumuzu bitti diyelim. Bu mu milletvekilinin sorumluluğu? Kınamak mıdır sorumluluk. Annelerin acıları biz kınayınca bitiyor mu? Sokakta korkarak dolaşanlar kınayınca rahatlıyor mu? Çözüm bekliyorlar bizden. Bırakın artık bu ucuz, ikiyüzlü politikayı. Çözüm için hazırsanız, buyurun şu dakika gelin. Parlamento tatilde, burnunun dibinde 37 kişi öldürüldü. Parlamento tatilde. Buyurun toplanalım, ateşkes, barış nasıl sağlanır. Barikat, hendek nasıl kapatılır? Hadi gelin, elimizi taşın altına koyalım. Yüksekova’ya gidelim. 3 genel başkana çağrı yapıyorum. Dördümüz yan yana gelelim, buyurun gidelim Sur’a, Nusaybin’e. Niye tankı topu gönderiyorsun? Askere de polise de yazık değil mi? Diyalogla kapatalım hendeği, barikatı. Bu değil midir ahlaki, doğru, makul çözüm. Tartışarak, müzakere ederek, konuşarak. Bizim barış girişimlerimize rağmen HDP’yi neredeyse terör örgütü ilan etmek sizin haddinize değil. Halk bizi seçti. Burası parlamento, biz eşitiz, unutmayın. AKP’nin emrinde memur değiliz. Başbakan bizim genel müdürümüz değil. Kendinize gelin, haddinizi bilin. Bize öyle parmak sallayarak, milletvekillerimize had bildirmek sizin işinize değil. Ötesi darbedir.
İçişleri Bakanı 18 canlı bomba önlendi diyor. Soruyorum, kaç kişi tutuklandı, adları ne? İnşallah önlüyorsunuzdur. İnşallah bizi takip etmekten, telefonlarımızı dinlemekten, HDP'lilerin peşine düşüp operasyon yapmaktan, bombacıların peşine düşüyorsunuzdur. Umut ediyorum bu acılar yaşanan son acılar.
Birlik olacağız ama bir partinin çatısı altında, ırkçılıkta, milliyetçilikte, mezhepçilikte değil. Demokraside, insan haklarında, evrensel değerlerinde birleşeceğiz.
Sarayın kanunları bizi birleştiremez. Toplumun asla umutsuz, karamsar olmaması lazım. Hala umut var, hala HDP var, hala barıştan yana milyonlar. Hangi partide de olursa olsun. Barıştan yana olan herkesle omuz omuza vermeye hazır. CHP’de, AKP’de var biliyorum. Artık sesinizi yükseltin.
“Ya benim yanımda olacaksınız, ya terörün” diyor. Ya ikiniz de birseniz? Birinin gazeteci, milletvekili olması terörün yanında olmasına engel değilse, Cumhurbaşkanı, Başbakan olması da değil o zaman. Ayarını bozduğun kantar, günü gelir seni tartar. Aklınıza hiç, bir araya gelip diyalog kurmak, demokrasinin önünü açmak gelmiyor mu? Bu seçenek çok mu zor. Davutoğlu Dışişleri Bakanıyken bakın ne demiş: “Şu anda Ortadoğu’da tek bir başarı öyküsü var, o da çözüm süreci." "Akan bir derede yarıyı geçtikten sonra geri dönmenin maliyeti yüksek olur.” Madem çözüm süreci istikrarı sağlıyordu, bir başarı öyküsüydü, neden vazgeçtiniz? Masaya dönülme çağrısına neden cevap vermiyorsunuz?
Şırnak’ı, Yüksekova’yı, Nusaybin’i de Cizre ve Sur gibi yaparak mı çözeceksiniz? Biz iktidarda olsak, hiçbir şey yapamazsak kardeşliği sağlarız, bu kutuplaşmayı önleriz. Ankara'da katledilenleri Konya’da statta insanlar yuhalıyor. Nasıl bir ortak acı bu? Nasıl bu hale geldik, kimse sormayacak mı? Her insanın acısı ortak acımız. Neye göre, nasıl ayıracağız? HDP’ye yaptıkları eleştirinin 10’da birini IŞİD’e ya da PKK’ye yapmazlar. Neden? Oy için. Balon patlasa hemen HDP linç tahtasına. Başbakan çıkıp açıklama yaptı, “Ankara’da özel tedbirleri olacak” dedi. Emniyet Müdürü değiştirmek dışında alınan bir önlem yok. Hesap vermiyorlar. Özür dilemiyorlar. Hata yaptık demiyorlar. Tek bir örneği yok. Ha bire kutuplaştırma.
Bizi hedef gösterek neyi çözeceksiniz? Bütün bunlar çözülecekse dokunulmazlıklarımız kaldırmayın, biz istifa edelim. Sizde istifa ahlakı yok, çözüm olacağını bilsem ben istifa ederim. Dokunulmazlıkları kaldırılması gereken asıl sizsiniz. Bu ülkede barış isteyenler, STK'lar, parti yöneticileri. Sesinizi yükseltin. Hep birlikte, barış için elimizden geleni yapalım. Paşabahçe Şişecam işçileri 131 gündür grevde. Oyak Renault işçileri grevde. İnsan onuruna yakışır çalışma koşulları istiyorlar.
"Tanka topa ayırdığınız paranın binde birini biz ayırmıyorsunuz" diyorlar, haklılar. Katı artık toplama işçileri aramızda. İnsanlar bundan geçiniyor. Topladıklarını satın alan firmalara cezai sorumluluk getirdiler. Amaç ne? Sektörde tekelleşmeyi sağlamak. Soma’da işçi tekmeleyen devlet küçüğü Yusuf Yerkel, yerde tekmelediği madenciye para ödetiyor. Makam aracına zarar verdiği için.
Ülke ekonomisi 5 kat büyüdü, işçini payı 1 kat. O 4 kat ülkenin %1’lik zengin nüfusunun ve uluslararası sermayenin cebine girdi. 5 kat büyüdü bana ne? 1 kat büyüseydi hepimizin cebine girseydi. O kadar doğamız tahrip olmazdı, işçiler yaşamını yitirmezdi. Maksimum kar için insanlığı yok edemezsin. Toplumda yoksulluk sınırının altında olanlar toplumun yarısıydı. Şimdi ise %85’i. Rakamlar büyük, ama hırsızlık da büyük. Mesele bu. 300 trilyon, milletin anasına küfreden adamın vergi borcunu sildiler. Bir kalemde. Buna itiraz edeni de terörist ilan edecekler. Memleketin hepsi teröristse yanlış olan sensin o zaman.
Devamı gelecek...