Demirtaş: Kürtler nasıl yaşamak istediğini dünyaya ilan edecek

Demirtaş: Kürtler nasıl yaşamak istediğini dünyaya ilan edecek

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş,  Kürt Ulusal Konferansı hazırlık toplantısı için gittiği Erbil’den dönüşünde, “Kürtlerin hangi ülkede hangi statüyle yaşamak istedikleri bu kongre sayesinde dünyaya ilan edilmiş olacak” dedi.

Diyarbakır’da gazetecilere açıklamalarda bulunan Selahattin Demirtaş, Erbil’deki hazırlık toplantısının son derece başarılı olduğunu ifade ederek, “Bir hazırlık komitesi kurulması kararı çıktı. Ulusal kongrenin toplanması önünde herhangi bir sıkıntı görülmüyor” şeklinde konuştu.

 

‘Beş altı yıldır uğraşılıyordu’

 

ANF'de yer alan habere göre, beş altı yıldır bunun için uğraşıldığını ancak ilk defa bütün hareketlerin partilerin katıldığı bir toplantı gerçekleştiğinin altını çizen Demirtaş, “Kürtler bugüne kadar değişik ülkelerin altında yaşamışlar özerk olarak otonom olarak yaşamışlar” diye belirtti.

“Bu hem Kürtler hem de yaşadıkları toplumlarda acılar sıkıntılar yaşatmış” şeklinde sözlerini sürdüren Demirtaş, “Kürtlerin birlik sağlaması hem 40 milyonluk Kürt nüfusunda hem de bölge ülkelerinde bir rahatlık sağlar” diye ekledi.

 

‘Dengeleri değiştirecek bir gelişme’

 

Konferans kararını “dengeleri değiştirecek bir gelişme” olarak değerlendiren Demirtaş, “Kürtlerin hangi ülkede hangi statüyle yaşamak istedikleri bu kongre sayesinde dünyaya ilan edilmiş olacak” dedi.

Suriye’nin şu anda bir bataklığın içinde olduğunu vurgulayan Demirtaş, “Bu bataklıktan çıkışı bütün dünya arıyor ama bulamıyor. Suriye’deki Kürtler kilit noktada… Ne yapılabilir bu tartışmalar yapılacak” ifadelerini kullandı.

 

‘Kürtler diyalogda kilit noktada’

 

“Kürtler oradaki şiddeti durdurmada tarafları diyaloga çekmede en önemli konumda” vurgusunu yapan Demirtaş, “Ulusal Kongre Suriye’de barışa ve çözüme giden süreci tetikleyebilir” diye konuştu.

Demirtaş, El Kaide bağlantılı grupların saldırılarına işaret ederek, “El Kaide'ye bağlı El Nusra gibi grupların Suriye’deki Kürtlere saldırısından sonra milletvekili arkadaşlarımız görüşlerini Sayın (Ahmet) Davutoğlu ile paylaştı” dedi.

 

'Türkiye benzin dökmemeli'

 

Demirtaş, “Türkiye çözeyim derken oradaki yangına benzin dökecek girişimlerden uzak durmalıdır. Bu son derece yanlış olacak” diye uyardı.

Türkiye’nin oradaki bütün grupların tamamının haklarını savunması gerektiğini sözlerine ekleyen Demirtaş, “Ama şu anda pratik politika açısından durum böyle değil” dedi. Demirtaş, “Oradaki çatışmaları durdurmak Türkiye’nin de yararını olur” şeklinde konuştu.

 

'Karakollar neden yapılıyor?'

 

Çözüm süreciyle ilgili de konuşan Demirtaş, “Bizim hükümetle ilgili kaygılarımızın giderilmesi hükümete bağlıdır. Bizim Öcalan’la ilgili kaygımız yok. Onun duruşu net. Ama hükümet cephesinden somut bir adım atılmış değil. Hala gelecek zaman kipiyle konuşuyorlar. Bu tabi kaygı uyandırıyor. Sayın Başbakan hala ‘Karakolları yapacağız’ diyor. ‘Karakolları yapacağız’ demek ben kalıcı barışa inanmıyorum demektir. Bu kalıcı barışa inanmıyorum demektir. Sayın Başbakan’ın kafasında demek ki şu var: “Çözüm olmayabilir çatışmalar başlayabilir o zaman hemen karakollarımızı yapalım.”

 

'PKK'nın nasıl döneceği önemli'

 

"Eylül başında bir projenin bir paketin ortaya çıkması gerekiyor. Sayın Öcalan bu süreçten umutsuz değil ama hükümetin ne yapacağını kamuoyuna açıklaması gerekiyor.  Hükümet 1 Eylüle kadar çalışmalarını tamamlamalıdır. Ne olacağın bilmeden 2. aşama bitmez. Bitmezse 3. aşamaya da geçilmez. PKK sınır dışına çıktı mı çıkmadı mı? Bu tartışma artık bitmelidir. Esas mesele PKK’nın sınır dışına çıkması değil PKK’lıların nasıl döneceğidir. PKK kanun olmadan silahlarıyla sınır dışına çıktılar. Ama kanun yoluyla silahlarını bırakarak geri dönebilirler. PKK’nın geri çekilmesinden istenen sonuç gerçekleşmiştir. Çatışmalar bitmiştir."

 

Bir grup gazeteci mutlaka gitmeli

 

Öcalan’ın İmralı’da basın mensuplarıyla bir araya gelme talebini de değerlendiren Demirtaş, “Sayın Öcalan İmralı’da basının birkaç temsilcisiyle orada buluşmak istiyor. Bir basın toplantısı talebim yok. Belki birkaç kişi, meseleden anlayan bir grup gazeteciyle orada buluşmak istiyor. Hükümet de bunu biliyor olmasına rağmen basın toplantısı demesi doğru değil. Bu yasalara aykırı değil. Bu iç hukuk da uluslar arası hukuk da uygundur. Hükümetin bu taleplere ayak diremesi anlaşılır değil. Tek bir sözüyle otuz yıllık savaşı durduran biri görüşemeyecek mi. Sayın Öcalan sıradan bir mahkum değildir. Siz böyle bir insana karşı kanunsuzluk uygulayabilir misin. Türkiye’deki bütün mahkumlar istedikleriyle görüşecek ama Sayın Öcalan kimseyle görüşemeyecek? Adalet Bakanlığı’nın başvurudan sonra derhal izin verip gazetecileri İmralı adasına götürmesi lazım. Mutlaka bir grup gazetecinin oraya gitmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

 

Davutoğlu'ndan cevap

 

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Selahattin Demirtaş’ın bugün yaptığı açıklamalara ilişkin şunları söyledi:

"Bizim politikamız ilkesel bir temele dayanır. Suriye’deki bütün oluşumlar ve gruplar etnik ve dini ayrım gözetmeksizin Türkiye’nin dostudur. Bizim özellikle Kürt kardeşlerimizle ilgili geçmişte haklarını her zaman savunduk. Çatışma ortamı dışında yeni çatışma sebepleri çıkaracak girişimlerden uzak durmak gerekiyor. Suriye halkını yansıtan eğilimlere ağırlık vermek lazım. Oradaki Kürt kardeşlerimiz hepimizle akrabadır, kardeştir. Fakat emrivaki şekilde atılacak bazı adımlar Suriye’de çok daha fazla gerilim çıkmasına, kan dökülmesine ve bir anda iki taraflı bir çatışmanın çok taraflı bir çatışmaya dönülmesine neden olur. Hiçbir oluşumu Türkiye tehdit olarak algılamaz. Ama geçici Suriye parlamentosu oluşana kadar tarafların tek taraflı adım atmaması gerekiyor."

 "Türkiye’nin kendi güvenliği için sınırlarında tedbir alması herhangi bir gruba yönelik değildir. Bizim bölge vizyonumuz bütün halkların kardeşçe yaşadığı yeni bir bölge düzeni kurulmasıdır. Hepimiz çözüm sürecinin daha ileriye götürülmesi, için üzerimize düşeni yapmalıyız. Türkiye’de istenilen adımlar atılırsa Suriye ve Irak için de örnek teşkil edecektir. Dışarıdaki gelişmelerin içerideki çözüm sürecini etkilemesine izin vermeyiz."