BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan ile görüşmelerin yasal bir dayanağının olması gerektiğini söyledi. Demirtaş, "Yasal dayanak oluşursa (görüşmeler) kurumsal müzakere sürecine dönüşür. Bir başbakanın iki dudağı arasında yürümez bu süreç. Bu şekilde yaparsa süreç Erdoğan'la da Erdoğan'sız da yürür" dedi.
Taraf'tan Güler Yılmaz'ın haberine göre, Demirtaş, "Görüşmelerin amacı barışı sağlamaktır. PKK'nin silahlarını bırakmasını sağlamaktır. Özel bir yasanın çıkarılması lazım. Görüşmeler şu anda gayrimeşru değil gayri ahlaki değil, ama yasal bir dayanağa da sahip değil. Bizim ve devlet yetkililerinin ada ziyareti alelade bir mahkum ziyareti de değil. Alenen resmen bir diyalog, bir müzakre yapıyoruz ama bunu hangi yasaya dayanarak yaptığımızı kimse bilmiyor" ifadelerini kullandı.
KCK operasyonlarına da değinen Demirtaş, "Biz cemaat KCK operasyonu yaptı demiyoruz. AKP yaptı. Ama bunu cemaat eliyle mi yaptı başka bir şey midir, bu ayrıntıdır, şu aşamada bizi çok ilgilendirmiyor" diye söyledi.
Selahattin Demirtaş bir grup gazeteciyle yaptığı görüşmede gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu:
Yasal zemin olursa herkes yasal çerçevede işini yapmış olacağı için Türkiye kamuoyu ve sürecin içinde bulunan şahsiyetler açısından yasal güvence oluşur ve sürekli hale gelir. Hükümet gitse de kalsa da bundan sorumlu olmaz, yasal olarak suçlanamaz. Yeni gelen hükümet de bu yasa çerçevesinde görüşmeleri sürdürebilir. Hükümet hayır demedi ama bir türlü adım atmıyor. Süreci en çok zorlayan mesele de budur.
Seçimden önce yeni bir Anayasa yapılmayacağını Öcalan da biliyor, aklı başında olan herkes de tahmin ediyor. Müzakerelerin başlaması seçim sonrasına bırakılamaz. Yasal dayanak dahil olmak üzere. Bu konuda mutlaka ilerlemenin olması lazım. İlerleme olmayan yerde de süreç her zaman enfeksiyona açık olur. Provokasyona açık olur.
Yasal dayanak oluşursa kurumsal bir müzakere sürecine dönüşür. Bir başbakanın iki dudağı arasında yürümez bu süreç, bu şekilde yaparsa süreç Erdoğan’la da Erdoğan’sız da yürür. Başbakan’ın bu kadar büyük fırsatlara rağmen bu fırsatları değerlendirme niyeti yok. Oyalama, zaman kazanma Başbakan’da iflah olmaz bir tutumdur.
Biz tek başına cemaat kumpas kurdu demiyoruz. Bu AKP'nin resmi politikasıydı. Birlikte yaptılar. Başbakan bu operasyonları açıkça destekledi. MİT, Emniyet ve Adalet Bakanlığı'nın imkanlarıyla destek verdi. Bunu yapan kişiler cemaate sempati mi duyuyordu onu biz bilemeyiz. Biz cemaat KCK operasyonu yaptı demiyoruz. AKP yaptı. Ama bunu cemaat eliyle mi yaptı başka bir şey midir, bu ayrıntıdır, şu aşamada bizi çok ilgilendirmiyor. Geçmişte bu işin siyasi sorumlusu AKP idi. Şimdi topu cemaate atmanın hiçbir anlamı yok. Bir tarafta siyasi muhatap dururken siyasi olmayan bir muhatabı, bir cemaati, bir sivil yapılanmayı önümüze muhatap olarak çıkarmalarını doğru bulmuyoruz.
Ergenekon, derin devlet olayı denilen şey Türkiye'de hayali bir düşünce değil. Bu gerçektir. Bunların hepsi kumpastı, hataydı demek de saçmalıktan başka bir şey değil. Arada kasten veya haksız tutuklanmış kişiler olabilir. Ama Türkiye'de Ergenekon diye derin bir yapı yoktu, darbe söylentileri de hikayeydi demek ilkesizliğin de başka bir şeklidir. AKP bu konuda çok ilkesiz davranıyor. Ergenekon geçmişte de vardı halen bitmiş değil. AKP şu anda Ergenekon'un ipine sarılmaya çalışıyor.
Paris suikastindeki iddialara ilişkin Başbakan’dan tatmin edici bir açıklama duymadık. Kamuoyuna dönük açıklama yapmasını istiyoruz. Fakat şunu net söyleyebilirim. O belge MİT'te hazırlanmıştır. O belgeyi MİT'te MİT’çiler hazırlamış bu kesindir. Sahte bir belge de değil. Belgeyi MİT'le teması olmayan hiç kimse hazırlayamaz. O belge MİT belgesidir. Ama içeriği doğru mudur, MİT yönetiminin, hükümetin ortak aldığı bir karar mıdır? Bu konuda netleşmiş değiliz. Şüpheleri gidermek yönünde hükümetin ve MİT'in sağlıklı açıklamalar yapması gerekiyor.
Demirtaş: "Orada ceza almış bazı sanıklar var Ergenekon'dan. Köy yakma ile ünlü şahıslar var. Faili meçhullerle ünlenmiş generaller var. Tek bir soru da sormadılar. Bu da mı kumpastı. Bunlarla ilgili de AKP hiçbirinin üstüne gitmedi. Ergenekon da Balyoz davası da çok laçkalaştırıldı, çok lakayt yaklaştılar. Ve Türkiye'nin de derin yapıyla yüzleşmesinin bu şekilde önüne geçmiş oldular. Sadece siyasi bir hesap görme işine dönüştürdüler. Neredeyse cezaevindeki Ergenekonculardan özür dileme noktasına geldiler. Kumpas kurulduğunu düşünülen isimler varsa hükümetin ellerindeki bilgi belgeyi o dosyayı Yargıtay'a sunsunlar. Genelkurmay başkanına mı kumpas kurulmuş kime kurulduysa çıksın. Ama davanın tamamı kumpastır demenin hiçbir manası yok. Bunlar sürece de karşıydı, çözüme de karşıydı, geçmiş dönemde kirli savaşı yürütenlerdi. Şimdi bunlara kumpas kuruldu diye aklarlarsa çözüm süreci adına iyi niyet göremeyiz."